Üretmeden dışalım ürünleri tüketmek faizi yükseltir!

ABONE OL
22 Mart 2021 15:41
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, görevden alınmasının ardından şunları söyledi:

“Sayın Cumhurbaşkanımıza Merkez Bankası Başkanlığı dahil bugüne kadar uygun görerek atadığı tüm görevlerden dolayı teşekkür ederim. Bugün itibariyle görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum. Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin”

İki gün önce, Merkez Bankası yüzde onyedi olan faiz oranını ikiyüz baz puan artırarak yüzde ondokuza yükseltmişti.

“Faizlerin yüksek olmasının nedeni enflasyon değil, enflasyonun yüksek olmasının nedeni faizlerin yüksek olmasıdır” uyarısına uymadığı, “faizler düşünce enflasyon da düşer, Merkez Bankası faizi düşürmeli” saptamasına aykırı karar vermesi, “faiz oranını” yükseltmesi Ağbal’ın görevinin sona ermesine neden oldu.

Yaklaşık dörtbuçuk ay önce Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilmişti!

***

Enflasyon, “fiyatlar genel düzeyinin sürekli, somut biçimde artışını belirten bir olgudur.”

Enflasyon, bir ekonomide üretilen malın ya da hizmetlerin toplam istemi karşılayamadığı durumlarda oluşur. “İstemlerdeki artışın, toplam beklenti artışından fazla olması mal ya da hizmet fiyatlarında artışa neden olur.”

Ekonomilerde, “üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda toplam arzın azalması, bunun sonucu olarak da fiyatların yükselmesi” kaçınılmazlaşır!

Üreticinin yaşadığı olumsuzlukları bilmeyen yok!

Yıllardır, aşırı girdi “maliyetinden” dolayı, üretim yapamayacak durumla karşı karşıyalar! Oturup konuşulsun! Petrol, doğalgaz dışalımının yanında tarımsal ürünlerin de yer alması, üstelik ülkemizin topraklarında kolayca yetişmesi için hiçbir engelin olmadığı ürünlerin dışarıdan alınması neyin sonucuydu?

Enflasyon, deflasyon- endeks, swap faizi gibi açıklamayla anlaşılabilecek sözcükler kullanmayı istemiyorum! Her şeyin anlaşılır biçimde olmasını düşünerek “üreteceğimiz ürünü dışarıdan alırsak, buna döviz ödersek, ülkemizdeki ekim alanlarını değerlendirmezsek, kırsalda işsizliğin artmasını kamçılamış olunacağı gibi, fiyat artışının da önü açılmış olur” demenin daha doğru olduğuna inanıyorum!

***

Buğdayı, nohudu, fasulyeyi, ayçiçeğini, mısırı, pirinci, camlı hayvanı, et, samanı üreticisine ektirerek dışalımı azaltmak yerine, üreticiyi daha da büyük kısır döngüye iteleyerek dışalımın kapısı aralanırken “fiyatta” oluşacak atışı engellemek olası mı?

Üretimdeki girdilerinin döviz kuruna bağlı olarak değişme göstermesi, üretici sektörünün “fiyat artışı” anlamına gelir!

Bununla birlikte, girdilerin yükselmesiyle nedeniyle üretimi gerçekleştiremeyen üreticiyi de unutmamak gerekir! Tarımla uğraşanlar, ya da uğraşanları tanıyanlar bilir;

Üreticinin kazanımı, her yıl bir yıl öncesine göre düşüş göstermektedir! Kullanmakta olduğu gübresi, tohumu, tarımsal ilacı, mazotu döviz kuruna bağlı olarak gelişme gösterir. Son bir yıl içerisinde bu “girdilere” gelen zamla, ürün fiyatında oluşan değişimi düşündüğümüzde, bir de bunu birkaç yıl öncesinden ele aldığımızda “üreticinin” ne durumda olduğunu daha net anlayabiliriz!

Şunu da eklemek gerek:

Öyle bir “düzenek” kurulmuş ki; kurda oluşan yükselme anında uygulamaya konurken, kurdaki inişler çoğu zaman dikkate alınmak yerine savsaklanmıştır!

Buraya değin anlattıklarım için “hayır, şurada yanılıyorsun, girdilerdeki kur artışı o denli üreticinin yaşamsal sorunu değil, üretici kazanıyor” diyenin olmadığına inanıyorum!

***

Biz böyle bir ülkeyiz!

“Ne ekersen onu biçersin” özdeyişimiz, içinde bulunduğumuz durumu en açık/ en net biçimde ortaya koyuyor!

Üreticinin “girdi maliyetini” düşürmeden, üretimi artmanın sağlanamayacağı görülüyor!

Seksen milyon insan bir şeyler tüketiyor; ama üretmeden tüketiyor! Üretmeden tüketim demek, başkalarının ürettiğini/ dışalımla geleni tüketmek…

“İstemlerdeki artışın, toplam beklenti artışından fazla olması mal ya da hizmet fiyatlarında artışa neden” olunacağı da biliniyor!

Konuya geliyorum…

***

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın, görevden alınmasındaki etkenin “faiz oranını” yükseltmesi olarak tanımlanıyor!

Anımsayalım Ağbal;

TL’nin değerinin dibe vurduğu, Merkez Bankası’nın rezervlerinin tükendiği bir süreçte göreve gelmişti. Sıkı para politikası ve enflasyonla mücadele vurgusu yapmıştı. Enflasyonla mücadelede kararlılık vurgusu yapmasına karşın,  muhalefetin eriyen rezervlerle ilgili sorularını yanıtsız bırakmıştı. Risklerin altını çizerek uzun süre faiz indirimi olmayacağını belirtmişti.

Bunları söylemek, gereğini de yapmak zorundaydı!

Üretmeden, dışalım ürünleri tüketerek sürdürülen bir ekonomi fiyat artışlarını birlikteliğinde getirebileceği gibi, koşut olarak da “faizlerin” yükselmesine neden olacaktır! Buna başka tanım yüklenmeye çalışılması “yaşanılanları” karartır!

210321

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP