CHP, “iktidar” olmadığı için hoşnut!

ABONE OL
26 Eylül 2020 12:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bir partinin genel başkanına soru yöneltilmişse, “yanıtlamamak” gibi bir lüksü olamaz!

En tutarlı, en yalın, en bilinir biçimde anlatması gerekir!

Küçük bir kaçamak, küçük bir “geri adım” atağı, küçük bir ikirciklik ya da sözü “kıvırma” çabası her şeyi alt-üst edebilir.

Akşam, Halktv’de Şirin Payzın sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi belirlediği yönetimin parti içinde oluşturduğu hiyerarşiyi ya unutmuş gibiydi, ya da unutturmak ister gibi…

“CHP oylarını arttıramıyor, neden” diye sordu Payzın…

Genel Başkan “CHP oylarını arttıramıyor, demek haksızlık olur; ama yeterli bir artış olmadığı konuşulabilir. CHP’nin toplumun bir kesiminde mesafeli olunması gerektiği düşünülen bir kanaat var. CHP’nin toplumdan kopuk olduğu gibi yanlış algılar var. Biz toplumla en yakın, en sıcak ilişkiyi kurmaya çalışıyoruz” diye yanıtladı!

İzleyicinin beklediği/ istediği yanıtın bu olup-olmadığını; sözler söylenirken yüzün şekli, mimikler, ses tonu, el-kol devinimleri ortaya koyuyor!

***

Yanıtı değerlendirelim:

CHP’nin oylarının arttığı söylenebilir mi? “Yeterli artış olmadığı” konuşulsun, diyor! Ancak “oyların artmadığını söylemek haksızlık olur” diyor!

O zaman “o haksızlığa” ortak olalım…

Şu ana dek onlarca seçim yaşadım! Milenyumdan bu yana olanları saymazsak, “hep” muhalefet” partilerine yaradığını görmüşüzdür!

O süreçte “hükümetin” yaptıkları değerlendirilir, doğruları ödüllendirilir, yanlışları da sandıkta gösterilirdi!

Kendini daha “iyi” anlatan, öykülerini benimseten, seçmenin yaşamında yer bulmayı bilenler üste taşınırdı; kendini anlatamayan da bir sonraki seçimlere dek “yitik” dururdu!

Doksandokuz seçimlerinde baraj altında kalmasını uzun uzun konuşmalı CHP kanımca…

Yoksa bu kısır döngü çevresinde dönülmeler daha çok uzayacak, bu da “en çok” seçmenine zarar verecek; parti içinde yer bulan isimler için hava hoş, her yer ilkyaz…

***

CHP’nin “oy almasını” değil de, muhalefetin durumunu değerlendirelim…

Milenyumdan bu yana ters giden/ olumsuz/ yurttaşı üzen hiçbir şey yok mu? Herkes yaşamından hoşnut- geleceğinden umutlu mu? Yarın için karabasanlar yaşayan, çocukları için gelecek kaygısı olan yok mu?

Kimin hangi partide, ya da hangi inançta olduğu önemli değil; ancak araştırmalar, büyük çoğunluğun güven konusunda kuşkuları olduğu belirtiliyor!

“İktidar” yandaşları, çocuklarının sözde kınadıkları ülkelerde eğitim almasını/ yaşamlarını orada sürdürmeleri konusunda da isteklileri dorukta!

Adalete güven duyulmayan, eğitimi yetersiz bulanan, işçisinin/ emekçisinin/ emeklisinin/ esnafının geçim sıkıntısı çektiği savunulan, yaşam alanlarının talan edildiğine inanılan, “biat” anlayışının egemen olduğu ileri dürülen, orta sınıfın yok olduğu/ aç-tok ayracının belirgin biçimde ortaya çıktığı bir ülke, yaşadığımız yer!

Bir başka gidecek, bundan sonrası için yaşamımızı sürdürebileceğimiz yer de yok!

***

Kılıçdaroğlu’nun, “oylarını arttıramıyor, demek haksızlık olur; ama yeterli bir artış olmadığı konuşulabilir” sözü, işin kaçamak/ oyalama yönü…

Yaşananların “iktidarı” değil, “muhalefeti” yukarı taşıması gerekirken, bizde ters-yüz…

Bunca sorunlar, kaygılar içerisinde eğer “iktidar” belli bir banttan aşağı inmiyorsa; “muhalefet” kendini sorgulamalı, özeleştirisini yapmalı/ parti içi demokrasisini çalıştırmalı…

Öyle çok uzağa gitmeye gerek yok! Covid 19 süreci bile, “iktidarın” bant/ mant gözetmeksizin aşağılara inmesini gerektirirdi; yurttaşın gereksinmelerini karşılamada, eğitimin sürekliliğini sağlamada, üretim yapılmasında, ekonomiyi insan için kullanmada, sağlıkta tutarsızlıkta “öyle çok şey” sıcağı/ sıcağına “inandırıcılığı yüksek” biçimde anlatılmalıydı…

Genel başkanı “CHP’nin toplumdan kopuk olduğu gibi yanlış algılar var” diyor!

Yanlış mı?

Her hangi bir il binasına gittiğinizde görürsünüz… Masada oturan görevlinin baştan-aşağı süzüşünü, sorularınıza da yuvarlanmış sözcüklerden tümce oluşturduğuna… Ayrıca kentin milletvekillerinin salt “talimat” alarak yurttaşların arasına katıldıklarını dile getirdiklerine tanık olursunuz…

Yüzyıllık CHP, daha “örgütçüğü” anlayabilmiş değil; oysa altmışsekiz kuşağından alacağı çok şeyler olmalıydı!

“Örgüt” içerisinde yer alanların, toplumsal ya da parti içi görevler konusunda “çiğ” oldukları kesin!

“Örgüt” yapılanması “ideolojisiz” olunca, buralardan çıkacak yerel yönetimler de “aynı” uygulamadan uzaklaşamıyorlar bir türlü!

Yurttaşlara içinde bulunulan koşulları/ sancıları anlatacak olan örgütlerin “toplum katmanlarına/ ezilenlerine/ emekçilerine/ dar gelirlilerine” ilgisizliklerinin göstergesi, seçim sonuçları…

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Payzın’a verdiği yanıtlar, bu ülkede “muhalefetin” daha çok dışlanacağının gösteriyor!

Kimsenin kendini kandırmasına, yurttaşı oyalamasına, bildiğini saklamasına da gerek yok;

CHP, “iktidar” olmadığı için hoşnut!

240920

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP