Sokaklar geçen haftaki gibi değil!
Toplu taşıma araçlarının koltukları her zaman dolmuyor!
Büyük mağazalar çalışanlarına ard-arda izin veriyor!
Elden geldiğince “aralı” konuşuluyor!
Herkes birbirinden kuşkulu…
Herkese göre de “karşısındaki” potansiyel taşıyıcı!
***
Karşılaştıklarım şakayla karışık da olsa “korkusunu” yansıtıyor!
Kirli/ temiz edindiği bilgiye dayanarak gün içerisinde çokça duyduğumuz, ancak her gün “birbirini” yalanlayan söylemleri yineliyor!
Daha düne değin “yaza dek dayanın, otuz derecenin üstünde yaşama şansı yok” deniyordu; sağlık bakanı bile “bu tümceyi” kuranlardan biri olmuştu!
Bugün, dışarıdan konuk ağırlayan bir televizyona konuşan bilim insanı “yazla-kışla ilişkilendirmeyin, bir-iki yıl corona ile yaşayacağız” dedi.
Elbette savunma yöntemlerine “yenileri” eklenerek…
***
Çocukluğumuzdan beri sağlık çalışanlarından duyarız…
Okullara konferans için gelen sağlıkçılar, “hastalıklara karşı dirençli olmak için, bağışıklık sistemini güçlendirici besinler tüketilmeli, bağışıklı sistemi vücudun savaşçılarıdır” derlerdi.
Bugün de aynısı söyleniyor!
Canan Karatay “kelle paçayla bağışıklık sisteminizi artırın” dediğinde düne değin kızanlar, bugün de kızmayı sürdürüyor!
Karatay, kelle paçanın “ilaç” olduğunu söylemiyor, vücudu zayıf düşürecek virüslere karşı “koruyucu savaşçı” olduğundan söz ediyor!
“Koruyucu savaşçı” denilen de “bağışıklık” sistemi değil mi?
***
Deniyor ki:
“Bağışıklık sistemini güçlendirmek için çiğ sebze/ meyve tüketin, yeşil yapraklı bitkiler, karoten içeren besinler, taze meyve/ sebze suları, uyku düzeni, egzersiz, bol gün ışığı gerekmektedir…”
Bunun yanı sıra el/ yüz temizliği, temizlik, ağız- göz- burana dokunmaktan kaçınma…
Karoten içeren besinleri sıralayalım:
Havuç, tatlı patates, kayısı, papaya, mango, şeftali, sarı kabak, brokoli, domates, kırmızıbiber…
Pazarda, karoten ürünleri gördüğünde eli “cısss”dan yanmış gibi uzaklaşanları görürsünüz!
***
Son bir haftada yaşananlar, yurttaşları yurdun her yerinde sokaktan uzaklaştırdı!
Halk, sağlıklı yaşamak istiyor!
Ne karşısındakine bulaştırmak, ne de karşısında bulunandan bulaşmasını istemiyor!
Şimdi “asıl” konuşulması gereken; yurttaş, yurttaşın günlük gereksinmelerinin sağlanması, sokağa çıkamadığı günler için yurttaşın geçimi, yurttaşın doğalgazı, yurttaşın elektriği, yurttaşın suyu, yurttaşın borcu…
Tamam, “herkes” karşısındakine göre potansiyel taşıyıcı…
Onun için de yalnız emekçi/ dar gelirli değil, “herkes” taşın altına elini koymalı!
ÖNCELİK YURTTAŞ…
Corona virüs için açıklanan “ekonomik istikrar kalkanı”nı nasıl buldunuz?
İçinde yurttaş, içinde emekçi, içinde üreten, içinde emekli/ esnaf ne denli yer almış?
İnen kepenklerin, kapanan mağazaların, çalışmayan fabrikaların dışarıda bıraktığı işçi ne denli anılmış?
Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan, açlık sınırının altında maaşla “yaşama koşullarına” tutunmaya çalışan, “ek iş” yaparak gereksinmelerini sağlayan yurttaşlar ne denli yer bulmuştu?
Daha önceki “ekonomik istikrar” paketlerini anımsayın…
Adana’da odaların “hükümetimizin ortaya koyduğu ekonomik istikrar paketi ile krizden çıkacağız” diye anlamlandırdıkları paketlerden ayıramadım!
O dönem ortaya koyulan paketlerde “daha çok” tüketilmesi için bazı ürünlerde kdv’ler düşürülmüş, taksitler artırılmış, böylelikle de patronların sıkıntıları giderilmişti!
Yurttaşın “alım gücünün” artırılması için, çiftçinin “üretime” yönelmesi için, emekçinin gereksinmelerini karşılayacak “bedeli” alması için atılımda bulunulmamıştı!
Sokağa çıkmamaları, iyi beslenmeleri, korunmaları için onlarca/ yüzlerce salık verilen kurallar sıralanırken; bunları “nasıl” yapabileceği konusunda açıklayıcı bilgi verilmediği gibi, böyle bir katmanın da olduğu anılmamıştır!
Çoklarını tanıyorum/ biliyorum!
Sokağa çıkmadıkları, ya da işyerlerini açmadıkları her gün için “acı fatura” ile karşılaşacaklar var! Günü yaklaşan kirası, ödemesi, bir de buna günlük gereksinmelerini ekleyin…
Bilim insanları “sağlık” konusunda düşüncelerini anlatırken vergiden, krediden, bankadan, faizden, petrolden söz etmiyor; “sağlık” için “iyi beslenmeden” söz ediyor, unutmayalım!
İyi beslenemeyen, gereksinmelerini sağlayamayan, gereken besini tüketemeyen canlının “aptal/ salpa/ cılız/ cansız” kalacağından söz etmişti yıllar önce Aziz Nesin…
Alınan kararın da “önceliği” ekonomiyle eşgüdümlü olarak “sağlıklı beslenme” olmalıydı!
Öncelik yurttaş olmalıydı!
190320
YAZARLAR
46 dakika önceVİDEO GALERİ
1 saat önceYAZARLAR
1 saat önceYAZARLAR
1 saat önceYAZARLAR
2 saat önceYAZARLAR
22 saat önceYAZARLAR
22 saat önce