Ülkemizde tarımın kalkınması, katma değerler katılması, markalaşması, pazarlanması, konuşulmaya başlanması gelecek için “umut” verici.
Ekimi terk edilen toprakların yeniden üretime yönlenebilmesi için bir çıkış yolu…
Üreticinin karabasanlar abanan günlerinin aydınlığı için umut…
Onsekiz yıllık “iktidarın”;
İlk olarak tarıma elverişli alanları bozmakla başlayıp,
Ardından tarımla uğraşanı artan “girdilerle” boğma,
Bu ülke topraklarında yetişecek ürünleri dışalımla sağlama,
Belirlenecek “taban fiyatını”, üreticinin ürünü elinden çıkmasından sonraya bırakma…
Şu an için çiftçinin içinde bulunduğu zorluklar da göz önünde bulundurulduğunda, üzerinde düşünülmesi gerekiyor…
Yönetimdeki “pişkinliklere-kırılmalara” karşın, İzmir’de geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Üretimin desteklenmesi, planlanması, ürünlerin pazarlanması” çalıştayı, bir umut…
***
Tarımın kalkındırılması-desteklenmesi için, İzmir’de onbir Anakent Belediyesi’nin bir araya gelerek düzenledikleri çalıştaya, Sosyal Demokrat Belediyecilik anlayışını yaşama geçirmeyi amaçlayan CHP’li başkan katıldı.
“Her şey çok güzel olacak” sloganı çerçevesinde, tüm yurttaşlara “güzel” duygularla “yeni bir anlayışın” oluşabileceğinin sözünü vermişlerdi, daha birkaç ay önce…
Salt kentin sokakları, kaldırımları, yolları, suyu, köprüsü için “verilmiş” bir söz değildi.
“Yeni” bir anlayış yaygınlaştırılmalıydı, “iktidar” ne denli tutarlıklar yaşatmış olsa da…
Kentle birlikte “kırsal” yerleşim yerlerinde, köyde-kasabada yaşamını sürdürenler de bu “anlayıştan” yararlanmalıydı.
Toprağında üretebilen üretmeliydi,
Suyu kullanabilen kullanabilmeliydi,
Ürettiğini pazarlamalıydı,
Verdiği uğraş sonucu da yaşamına “nitelik” katılmalıydı…
Kentte, kırsalda yaşamını sürdürenler birbirinin “varlıklarını” kanıksamalıydı…
***
“Üretimin desteklenmesi, planlanması, ürünlerin pazarlanması” çalıştayının, açık anlamı bu…
Tarımı varsıllaştırmak için üretici desteklenecek, hangi ürünü ne zaman-hangi koşullarda ekecek, ürettiğini nereye-nasıl pazarlayacak…
İzmir’de düzenlenen çalıştayda, bu ya da buna konular hem tartışıldı, hem konuşuldu, hem de sonuç olarak neler yapılacağı konusunda söz birliğine varıldı…
Kimler mi katılmıştı buraya…
Kentim Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Eskişehir, Hatay, İstanbul, İzmir, Mersin, Muğla, Tekirdağ Anakent Belediye başkanları…
Küresel firmaların acımasızca ekim alanlarını “talan” etmesine göz yumulması, ekim alanlarını besleyen su kaynaklarının zehirlenmesi, “iktidarın” küreselcilerle işbirliği yaparak yurttaşa gözdağı vermesi çalıştayın konuştukları…
Üreticinin ürünü için belirlenen fiyatla, tüketiciye satılan fiyat arasındaki uçurumun, bu “uçurumdan” belirli bir katman büyük oranda kazanç sağlarken, tüketicinin daha çok harcama yapmasına neden olması…
Tüm bunların konuşuluyor olması “umut” verici…
***
Geçtiğimiz günlerde, bir haber kanalında tartışan konuşmacılardan biri “samanı bile dışarıdan alıyoruz” deyince, karşısındaki oldukça kendine güvenen, ne yaptığını-dediğini bilen türden yaptığı açıklama, aslında yukarıda yazdıklarımın tamamını alt-üst ediyor!
Diyordu ki:
“Bırakın şu saman lafını. Biz tarımdan sanayiye geçtik. Artık sanayi ülkesiyiz…”
“Saman” sözü, bir CHP’li kadın milletvekilinden gelmişti, yanıtta bir üniversite öğretim üyesinden…
İkisine de “tuh” dedim, inanın! Birinin “samanın” ne anlama geldiğini açıklayamaması, diğerinin de tarımla sanayiyi karşılaştırması…
“Sanayide” dışa bağımlı olmaktan, “tarımda” yerli üretim yapmaktan, gelecekte en büyük sorunun “beslenme” olabileceğinden söz eden olmadı!
İzmir çalıştayının içerisinde bunlar da var…
Doğal “tarım” ürünlerinin yerine konulmaya çalışılan “kimyasal katkılı” ürünler günümüzde hastalık, ya da mikrop katma boyutunu da aşıp, yaşamı sonlatmaya da götürüyor!
Geçtiğimiz günlerde nardan, ıspanaktan yaşamını yitirenler unutulmadı!
Bunlar, küresel firmaların daha çok, daha verimli, daha kazançlı diyerek üreticiye tüketiciyi zehirlemesinin görünen yanı…
İzmir Anakent Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu “tüm ülkeye örnek olduğumuz kırsal kalkınma stratejimizle, küresel sistemin ülkemizde oluşturduğu olumsuz sonuçlara karşı ‘başka bir tarım mümkün’ diyerek yola çıktık” diyor.
Sonra da ekliyor:
“Doğayı özüne döndüren, üreticiyi toprakla buluşturan, üretenin alın terinin karşılığını bulduğu bir tarım stratejisi geliştirdik, Anadolu ile yeniden buluşmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
***
Tarımsal kalkınma, tarımsal ürünlere katma değerler katma, markalaşma, üreticinin emeğinin karşılığını bulmasını sağlama, tüketiciyi “ara-komisyoncuların” haksız kazancından koruma…
Bunlar için yapılacak çalışmaların konuşuluyor olması “güzel”…
Onbir Anakent Belediyesi bunu başarabilirse; salt “o” bölge değil, tüm ülke kazanacak!
Onbir Anakent Belediyesi bunu başaramazsa; salt “o” bölge değil, tüm ülke yitirecek!
“Her şey çok güzel olacak” sloganı, “boşa” söylenmiş bir söz olarak kalmamalı;
Güzel “şeyler” olmalı…
181119
EĞİTİM
9 dakika önceYAZARLAR
22 dakika önceYAZARLAR
38 dakika öncePOLİTİKA
1 saat önceYAZARLAR
1 saat önceYEREL HABER
1 gün önceDÜNYA
2 gün önce