Kent içerisinde yer alan billboardlara “yarışırcasına” asılan afişlerin can sıkıcılığı, birbirlerini hırslandırarak sürüyor.
Bugün yapılabilecek “bir şey” kalmamış gibi, göz önündeki “akıl almaz” olanaklar göz ardı edilerek, yurttaşların “duyarlı” oldukları isimler ya da olaylar üzerine kaşıntı oluşturacak söylemler yayılıyor!
Daha tartışılma sürecini bitirememiş, bir masa çevresinde oturan üç-beş kişinin bile konuşurken “bir birini” anlayabilmeleri olanaksız “kavramların” varlığı yadsınıyor.
Billboardlara asılan afişler, “kapitalist” oyunlarla yurttaşa benimsetilmeye çalışılıyor.
Yurttaşın, yaşama tutunabilmek için verdiği “alım gücü” çabası yok sayılarak…
***
Seyhan Belediyesinin bundan birkaç ay önce billboardlarda kısa süre yer alan “Adanalıya her gün bayram” afişini anımsarsınız sanırım!
Halk arasında sıkça yinelenen “deliye her gün bayram” sözünün nasıl unutulabildiğini düşünmüştüm o gün…
“Deli” sözcüğüyle yer değiştirilerek kurulan tümcede “Adanalı” olması, belli ki “çabuk” anlaşılmış bir yanlıştan dolayı olmalıydı!
Belediyenin sorumlu “danışmanlarının” bunu neden yapma gereği duyduklarını şu ana dek anlamış değilim!
Ne denli “yoğun” düşünmelerin sonucu olarak bu “deliliğe” karar verilmişti acaba?
***
Her 29 Ekim’de, her 10 Kasım’da “ayarı” kaçmış inanılması “güç” sözlere tanık oluruz!
Sürekli medyada adı “Atatürk”le geçen biri, ipe-sapa kalmaz paylaşımlarıyla gündemin konusu oluyor.
Atatürk’ü, yaşadığı olayları, süreci, uğraşı, yeri geldiğinde bir başınalığı anlama gereği duymayan “o biri”, şunları söylüyor:
“Bir Kemalist, sokakta başörtülüleri yumrukluyor! Kimse bunlara münferit demesin! “Atatürk” denilen sözde Ulu Önder özde İngiliz İşbirlikçisi ateist Diktatör övülmeye devam edildikçe, KETÖ Başbakan da asar vatandaş da döver!”
Bunlar “kim” demiyorum; bunlardan ülkemizde var!
Bazıları, bunları “düşünce özgürlüğü” diye bilinen, aslında hiç de “düşünce özgürlüğü” ile ilişkilendirilemeyecek “söylemle” dile getirirken,
Bazıları da, yaptıkları, söyledikleri, uygulamaya çalıştıkları “şeyi” Atatürk’le özdeşleştirmeye çalışmayı sürdürüyor!
Daha birkaç gün önce, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İstanbul’da bulunan bir ortaokulda, öğrencilere “takke” takarak derse girmeleri istendi!
Buna bir de “kız-erkek” öğrencilerin dersliklerinin ayrıldığı eklendi!
Hükümetin Milli Eğitim Bakanı belirlendiğinde ne denli umutlanılmış, ne denli “laik eğitimden” yana olduğu konuşulmuştu, anımsayalım…
Böyle, Atatürk devrimlerine baştan beri karşı olan, uzantıları günümüze değin gelen bir katmanın varlığı bilinmesine karşın, “takiyye” yapanların da olduğu bir gerçek…
***
Seyhan Belediyesi’nin billboardlarında bu günlerde yer bulan(!) bir afişin “varlığını” düşünürken, yukarıdaki anımsatmaları yapma gereği duydum…
Bu ülkenin bir takım katmanlarını “Atatürk’ü anlamaya çalışmamak” gibi bir olgu içerisinde…
Kinliler, nefretliler… İnsanı özünde bulunduran, sanatı-bilimi özümseyen, kendi öz-değerlerini öne çıkaran, bulunduğu yeri güçlendirmeyi amaçlayan bir sürecin varlığını içlerine sindiremiyorlar! Üstelik bunu yaparken etrafa yaydıkları kirlilik “yok” denecek gibi değil!
“Atatürk”ü anlattıklarını söyleyen kimi katmanların da, kendilerine düşen ödevi yerine getirmek, seçilerek oturdukları koltuğun hakkını vermek, yurttaşın sorunlarını “liyakata” uygun çalışanlarla çözmek, ellerindeki olanakları “haksızlığa” ödün vermeden kullanmak olmasına karşın;
Üzerinde birçok yerde tartışılan “Ne mutlu Türküm diyene” öz-sözünü, yaşamlarının, uygulamalarının, duruşlarının içerisinde “anlamlandıramadan”, “NE MUTLU ATATÜRK’ÜM DİYENE” yazılı pankartları billboardlara taşımalarını “anlamlandırmaya” çalışmaları “garip” bir olgu…
Toplumu aydınlatıcı “çabaları” yerine; karartıcı, karmaşıklaştırıcı, ilkelleştirici uğraşların varlığı öncelikle “Atatürk” gerçeğini rahatsız etmeli…
Bireyin “birey olması” yerine, bireyi değerleri “tabulaştırmaya” itelemek öncelikle “Atatürk” gerçeğini rahatsız etmeli…
***
Kentin dört bir yanını sarmallayan billboardlarda yerel yönetimler;
Bir yandan yaptıklarını kentlinin gözünün içine sokmaya çalışmaları,
Bir yandan birbiriyle kıran-kırana billboard savaşı vermeleri,
Bir yandan ulusal değerleri “anlamsızca” kullanmaları,
“Değerleri” kapitalizmin “kirliliğine” ödün vererek kirletmektedir!
161119
EĞİTİM
14 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce