Adana’nın tarihselliğine dokunmak…

ABONE OL
2 Ağustos 2019 13:33
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Adana’nın hem doğal yapısını, hem tarihsel özelliğini, hem iklimsel albenisini, hem akla gelmeyecek varsıllıklarını düşünüp de; kent insanının yoksulluktan kurtulması için atılacak adımlarının olmaması akademisyenleri, düşünürleri, bilim insanlarını, araştırmacıları bile şaşkına döndürüyordur kanımca.

Taşları yan yana, üst üste, birbirlerine zarar vermeyecek biçimde dizdikçe mutlaka anlamlı-verim sonuçlar alınacak da…

Bu verimsizliğin, bu anlamsızlığın bir nedeni olmalı…

Yurttaş mı? Çalışabilmek, yararlı olabilmek, zamanını doldurabilmek için çalmadık kapı bırakmıyor! Neden “yurttaş” değil!

Bu bölgenin “önünü açmak için”, yaşayanlarının “engellerini” kaldırmak için seçilenler mi? Alanlarda, kürsülerde, buluşmalarda verdikleri sözlerin, kentlinin sorunlarının kaçına merhem olabildiler ki? Bolca konuştular, bolca söz verdikleri alanlardan öte durdular, üç-beş yararlı oldukları yakınlarının omuzlarında olmaktan da hoşnutlar!

Şu sonuç çıkıyor: Seçim yanlış yapılıyor?

***

Dün, BARIŞ’ın ilk sayfasında “Başkan Karalar, Büyükşehir Belediyesi Bünyesinde Adana Turizm Platform’nu oluşturmalı” başlıklı bir haber vardı…

Haberi okurken, Adanalının koşarak Peri Bacalarına gidişlerini düşündüm. Pamukkale’nin, Antalya’nın, İzmir’in tarihsel dokusunu imgeleyen yerlerini…

Adana’yı düşündük mü? Ya da Adana’nın düşünülmesini gerektiren ortamlar oluşması sağlandı mı?

Örneğin, Adanalı olup da Anavarza’ya kaç kişi Dilekkaya köyünde olanları bilir?

Anavarza’nın, yıllardır aynı görünümde kalmasının önündeki çukurların kaldırılması için, her dönem meclise giden vekiller nasıl bir çalışma gösterdi; hangilerini gerçekleştirebildi, diye düşünür…

Geçtiğimiz yıllarda  “Ağlatılmış çocuk gözlü antik kent: Anavarza…” adlı bir yazı kaleme almıştım.

Yazıda, Anavarza’da bulunan “Kral kızı mozaik havuzu”nun başına gelenlerden söz ederken “Anavarza antik kenti bir çocuk gibi; elinden ekmeği çalınmış, yaşadığı yurdundan kovulmuş, defteri-kitabı koparılmış bir çocuk… Tarih, Dilekkaya köyüne bu varsıllığı vermişse, uzun soluklu değerler katmışsa bunu ‘kıskanırcasına’, despotça, bir de iktidar gücünü payanda yaparak, bir de burayla özdeşleşenleri hiçe sayarak; parçalara ayırarak, kırarak, dökerek gasp eder gibi söküp almak…” demiştim!

Öyle, havuzdaki mozaik bir türlü çıkarılmıştı, sözde mozaiğin özelliğini yitirdiği gerekçeyle… Yerine de “benzerinden” ayrılmayacak biçimde havuzun yenileneceğinden söz edilmişti!

Aradan üç yılı aşkın zaman geçmesine karşın; ne sökülenleri değerlendiren, ne sökülen yeri benzeriyle onaran, ne de bunun olması için çaba harcayan bölgemizden “iki vekil” sesi duymadık!

***

Salt Anavarza değil elbette…

Adana’nın her ilçesinde azımsanmayacak biçimde “atıl” değersizler arasında buluna daha çokları var…

Misis, Yumurtalık/Ayaş, Karataş Magarsus, Tufanbeyli Şar, Aladağ Akören örenyerleri…

Adana, Kozan, Ayas, Yılan, Toprak, Cem, Kurtlar, Sis kaleleri…

Camiler, Türbeler, Hanlar, Çarşılar, Hamamlar, Taş köprü, Büyük-Küçük saat…

Biliyor musunuz, Maraş’a ilk gittiğimde gezdirdikleri yer “Kapalı Çarşı” denilen, tarihsel dokusu korunmuş, merdiven basamaklarıyla inilen, sağlı-sollu işyerlerinin dizildiği, içerisinde Antep’e özgü kurutulmuş domates, kurutulmuş biber, süs biberi, kekik, şu an adını anımsayamadık daha birçok şey…

Adana’ya bir yabancı gelse, Büyük Saat’te ciğer yedirmekten başka ne yapabilir ki biz?

Adana’ya gelen yabancının, Adanalıya yapacağı katkı ne olabilir?

Kazım Özgan’ın, önceki görev sürecinde, Kozan’da tarihsel yapılara olan ilgisini yadsımam haksızlık olur!

Kozan Kalesi’nin, Konakların, Bedastan’ın ne-nasıl olduğunu o dönemde gördük!

Bedastan, denilince… Yukarı çarşı ile Aşağı Çarşıyı birleştiren, Büyük Cami’nin alt yanında bulunan, içerisinde yirmi dolayında işyeri bulunan bir tarihsel değer. Başkan Özgan, Bedastan’ı, kanımca Maraş’taki “kapalı çarşı” benzerliğinde bir konumda değerlendirmek istiyordu, ancak gerçekleştiremedi; sonarsında gelen başkanın da, bu tür konularla ilgisi yoktu!

***

Adana’nın hem doğal yapısını, hem tarihsel özelliğini, hem iklimsel albenisini, hem akla gelmeyecek varsıllıkları yazacak, konuşacak, kente, kent yaşayanlarına katkı sağlayacak, ürünlerine katma değer katacak o denli çok çalışmalar yapılabilir ki…

Ancak birileri “yok” diyor sanki!

Sanki biriler “hem silkindiklerinde güçlerinin olduğunu bilsin, hem de silkinecek güçleri gösterilmesin” diyor sanki!

Sanki birileri “adayını belirtme, belirlediğini seçtir” diyor sanki!

Sanki birileri “vitrinleri varsıllıkla doldur, sokağı yoksullaştır” diyor sanki…

Başkan Karalar “Turizm Platform’nu” yaşama geçirebilir mi, beklenen biçimde?

Medya, turizm sektörü, bir de bayram dinlencesinin uzatılmaması nedeniyle başka çıkış seçenekleri arayanlar arasına Adanalı turizmciler de girmek istiyor doğal olarak.

Ama öncesinde Adana’nın tarihselliğine dokunmak gerek!

Adana’nın tarihsel ölgünlüğünü diriltmek gerek!

Varsanız, neden duruyorsunuz?

010819

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP