Ye iç takma kafaya…

ABONE OL
24 Haziran 2019 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Ben hep şunu düşünürüm:

Çocukluğumuzda salpa, avurtları çökmüşlüğü bırakın; hafiften eti ele gelmeyenlere, ‘kötülenmişsin’ gözüyle bakılırdı!

İlle de bir yanlarından, biraz fazlalıkların olacak!

Tuttun mu ‘çimdiklenecek’ bir yerlerin bulunabilecek!

Elbette sarkık, çuvallamış, dağılmış bir vücut yapısı değil ama ne bileyim işte; biraz da kilo olacak!

Şimdi her şey yasaklar üzerine kurgulu…

Ben bunu ne anlıyorum, ne de her yiyeceğe ‘bir şeyler söyleme’ konusuna uymayı doğru buluyorum! Şunu yeme! Şunu içme! Şu kadar yaşa!

Yemek, içmek için yaşa; oldu ya!

Tuz yeme, şeker yeme, un yeme, sigara içme…

Yat kalk ot ye!

Yıllarca yumurtayı ‘her hastalığın’ anası saydılar, sonunda bizdeki siyasi ‘dönekler’ gibi dönüş yaparak ‘yanıldık’ diyenlerin arasına katıldılar!

Ben şunu derim: yaşamak için yemek zorundasın arkadaşım. Onu da yiyeceksin, bunu da içeceksin. Bir şeyleri kendine yasaklamak yerine, ‘tadında bırakmayı’ başarmalısın! Var olan tatları yaşamadıkça, yaşamışta sayılmazsın…

Günün temposuna uyum sağlamak için yakacak yağ, sindirecek yiyecek olmalı…

Bakın şimdi bir haber, aslında bir başka bir şey; haber de değil. Başlık şu: kadında erkek tipi göbeklenme tehlikesi…

Yağ biriktirecek besinleri acımasızca alıp, sonra da yan gelip yatılırsa, sonra da üç adımlık yollar bile motorlarla sağlanırsa; olacağı erkek için de, kadın için de budur!

Başka ne beklenir?

Önlemler sıralanmış yazının altına…

Akşamları şarap içilecek, o da buz ile soda eklenerek…

Akşam geç saatlere kadar, bir de öğle saatlerinde alkol alınmayacak!

Yemekler hafif olacak, yemek sonraları yürünecek.

Karpuz, üzüm, incir gibi tatlı meyveler az yenecek. Sıkça bol su içilecek.

Uykusuz kalınmayacak listede yemekten başka her şey var…

Çevrenize bakın bir; büyüklerimizin deyimiyle ‘kupkuru’ yüzlü insanları görünce ‘iyisin, kilolarını atmışsın, göbek de yok, oh ne güzel bir şey de yemiyorsun, bir dilim ekmekle akşam ediyorsun, yürümüyor-arabanla geziyorsun, ne mutlu sana’  kültürünün yaygınlaştırılmaya çalıştırıldığını görmüyor musunuz?

Üç günlük dünya/ durmasını bilerek ye arkadaşım.

Gez/ toz en önemlisi; topuksuz ayakkabılarla.

Yememeyi-içmemeyi/ takma kafaya…

 

YAPILAN SEYHANLIYA YAKIŞMALI…

Seyhan Belediye’nden çok şey mi bekliyorduk, ya da Seyhan’ı seçim öncesi gibi istemekle-beklemekle haksızlık mı yapıyorduk?

Sokaklar daha derli-topluydu!

Çöpler zamanında alınır-toplanırdı!

Yakın bir zamanda Tellidere’nin iç sokaklarını gördünüz mü bilmiyorum! Belediye hizmetleri yok denecek denli belirsiz!

Haziran sıcağı, yağmuru bir gün öteleyince bunaltıcı biçimde beliriyor!

Sokaklarda çer-çöp, variller koku yayıyor…

Bu denli yumaklanmamıştı sorunlar!

Tellidere’de, Pınar’da yüksek yapıların arasına sıkıştırılmış, avuç içi büyüklüğünde üç-beş ağaç, üç-bank, çimenleri yok olmuş, gülleri kurumuş, ‘boş alan’ özelliği taşıyan parklar iç acıtıyor.

Bir temizlik görevlisine denk geldim birkaç gün önce. Parkın bakımsızlığını, ilginin olmayışını sordum. Görevli, parkın içerisinde bir çukur gösterdi. Yarım metreden daha derin bir çukuru. Bir zamanlar üzeri kapalıymış buranın. Karanlıkta oynayan çocukların zarar görebileceği bir çukur! “Amirlerime iletmeme karşın şu ana dek bir şey yapılmadı” dedi.

Yine bir çöp varili vardı… Atıklar dışına taşmıştı! Yaz sıcağında yaydığı kokuyu, kokuyla birlikte çevreye verdiği zararı görmemek-anlamamak olmaz!

İç sokaklar, dedim ya… Buraların temizliğini kim yapacak? Yerel yönetim mi, yurttaş mı, buralardaki dargelirli esnaf mı, mahallenin sokak gönüllüleri mi? Geçtiğimiz bir kedi yavrusu ezilmişti. Biri de yol kıyısında duvar dibine çekmiş; bir hafta boyunca burada kaldı kedi yavrusunun ölüsü, gelip-geçenin burnunun direğini sızlatarak… Haziranın sıcağıyla, bugün betona serilmişti tüyleri, çürümüştü…

Kentin neresinde yaşanırsa-yaşansın bu görüntüleri hoş bulmuyorum. Yoksa ne gerek vardı ki yerel yönetimlere, yerel yönetimler için bunca çabaya…

Madem varlar onu-bunu değil, seçim öncesinde söyledikleri gibi yapmalılar…

Üç-beş ismi manşete taşımak için değil!

Yapılan Seyhanlıya yakışmalı…

230619

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP