Dün, ekonomide ‘iyi gitmeyen’ gelişmeler sezilmiş olmalı ki Ziraat Bankası ‘yeni bir’ karar aldı!
İnşaat sektörüne ‘sözde’ ivme kazandırılacak,
Sözde ‘piyasa’ canlandırılacak,
Sözde ‘üç ay sonra’ enflasyon rakamları tek basamağa indirilecek…
Banka konut satışlarındaki durgunluğu çözmek için ‘enflasyona endeksli konut kredisi’ çalışmalarını sonlandırmış, üstelik konutun yüzde seksen bedelini verebilecekmiş!
Kurtuldu bizim ekonomi!
***
Üretim olmadan tüm bu yapılanmaların ‘boşa’ olduğunu anlamak bu denli zor mu?
Düşünsenize…
Üretimi en kolay ürünleri dışarıdan alacaksınız,
Yetmedi zorunlu tüketim ürünlerinden ette, buğdayda dışa bağımlı olacaksınız,
Dahası da var; samanı, yemi üretemeyeceksiniz,
Bir başkası, üretip sattığınızın geri dönüşünü göreceksiniz,
En önemlisi, bakanın ‘paramız var alıyoruz’ demesini duyacaksınız…
Tüm bunlara karşın ‘daha çok’ tüketmenin önünü açmak için uğraş vereceksiniz!
Ziraat Bankası ‘enflasyona endeksli konut kredisi’ vermeye başlayacak…
Enflasyona endeksli…
***
Bir değer karşılığı bankalardan alınan kredilerin ‘geri ödenebilmesi’ için tek koşul, ‘borçlunun’ alım-ödeme gücünün yerinde olmasıdır.
Alım-ödeme gücünün yerinde olması için de ‘sürekli kazanım’ elde etmelidir.
‘Sürekli kazanımın’ varlığı; işe, ‘istihdama’ bağlıdır.
‘İstihdam’ alanları olacak, işsizlik sorun sayılmayacak, üretilecek ki…
Alım-ödeme gücü sağlanabilmiş olsun…
Elverişli ekonomilerde tüm bunların çalışmaları yapılır…
Yapılacak inşaatın, açılacak yolun, kesilecek ağacın, yaşacak canlının, doğacak çocuğun öngörüleri yapılır…
Bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde ‘çevre katliamı’ sayıldığından dolayı beton yapılara izin verilmiyor, harcama yapılmıyor, ‘olanı kullan’ deniliyor!
Onun için de başkaldırışlarında bizdeki gibi sarsıntılar yaşamıyor!
***
Verileri inceleyen olmuştur kanımca…
2017 yılında yaklaşık onaltı milyon kişi ‘icralık’ olmuş!
Bu günlük ‘ondokuzbin icra dosyası’ anlamına geldiği belirtiliyor!
Geçtiğimiz yıllarda yurttaşların gerek kredi, gerekse kredi kartı edinmesi için bankalara ‘dur’ diyen olmadığı gibi; bu lüksün, bu hak edilmemiş kazancın, bu yaşanacak günlerin bugünden harcatılması çabasına ‘önlem’ alınmaması, ya da alınmak istenmemesi nedeniyle yaşamın bir parçası oldu ‘icra dosyası’, sarı zarflar, varlık şirketleri…
Sokakta gezenlerden sıkça duyulan, ‘ülkemizde yoksul yok, baksana bindiği araca, yaşadığı eve’ diyen, ‘iktidar’ kabuğuna sarmalanmış yaşadığı sokağı görmeyen ‘hastalar’ görmüşsünüzdür!
‘Hasta’ diyorum, çünkü içerisinde bulunduğu kısır döngüyü bilmek istememenin anlamıdır bu!
Trafikteki araçların, çevrenin kazanımlarını yok sayarak yükselen beton yapıların nasıl tüketildiğini ‘bilmek’ istememek ‘hastalık’ olmalı; bir başka ad koymayı düşünemem…
Bugünkü Ziraat Bankası’nın uygulaya koyacağı durum da o değil mi?
Yurttaşı yeniden borçlandırmak, lüksle buluşturmak, kendinin olmayanı ‘kendinin’ saydırmak…
Ne zaman dek?
***
Konu ‘inşaat sektörü’ olunca…
Geçtiğimiz ay yapılan bir araştırmada, ülkemizde bir önceki yılın aynı ayına göre, konut satışları yüzde otuzbir düşmüş…
Aynı biçimde Adana’da, geçtiğimiz mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde kırkdört dolayında daralma görülüyor.
Bu durum komşumuz Mersin’de yüzde otuzyedi…
Bu düşüş, bu daralma ‘enflasyona endeksli konut kredisi’ ile çözülecek öyle mi?
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch uyarıyor bizi…
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s uyarıyor…
Duymuyoruz bile…
***
Üretim kıskaca alındığı sürece, katma değer oluşturmaktan uzak ‘krediler’ yeni sorunları birlikteliğin getirecektir!
Yeni ‘icra’ dosyalarını,
Yeni ‘mülksüzleştirme’ eylerini,
Yeni ‘gülmeyen’ yüzleri,
Yeni ‘mutsuzlukları’…
Şu sözü yinelemek ‘yeniden’ olsa da zorunluluk:
Bu su, bu toprak, bu iklim çok şey demek…
Üretim demek, gelecek demek, mutluluk demek…
İnsan demek, bilelim artık…
180619
YAZARLAR
6 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önce