“Türkiye’de oluşan büyümenin nitelikli büyüme olmadığı kesin…”
Bu tümceyi ilk geçtiğimiz günlerde duydum.
Kısa adı MIT olan bir yapının iktisat profesörü Daron Acemoğlu’dan..
Tümcesini şöyle sürdürüyordu:
“Eğitimde, sağlıkta 2006 yılına dek atılan adımlar geri gidiyor. Salt inşaat sektörü büyüyor. Peki, bu nereden geliyor. Bir tek kredi var! Kredi veriyoruz! Tüketimi artırıyoruz! Sanayide yatırım yok! Sanayiye yatırım olmayınca faktör verimliliği artmıyor. Türkiye’nin nitelikli istihdam getiren, tüm işgücü ücretlerinde artış oluşturabilecek, yüksek nitelikli, verimli büyümeye odaklanması gerek…”
***
Benzer bir açıklama da Platform Adana Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Saygılı’dan geldi.
Saygılı, 31 Mart Yerel Seçimlerine değerlendirirken yaptığı açıklamasında şu tümceye yer verdi:
“Şimdi icraat zamanı… Adana’nın ev ödevi, nitelikli dönüşüm, nitelikli büyüme olmalı…”
Tümcenin öncesi de şöyle:
“İç barış yerelde başlar. Bizler aile içinde uyumu yakalayan bir kent olmalıyız. O zaman Adana’ya yatırım yapılır. Adana’ya turizm de gelir, Adana kalkınır.”
***
“İktidarın”, gerekse sözcülerinin, yaşananları görmüyormuş gibi;
“Yok saydıkları” kriz,
Krizin yol açtığı sıkıntılar,
Sıkıntıların neden olduğu daralma,
Daralmanın oluşturduğu toplumsal bunalım,
Olanakları tüketime yönlendirme,
Üretim kaynaklarından yatırımı uzaklaştırma,
Alım gücünü eritme,
İnşaat sektörünü canlandırma çabası,
Kredilerin ‘durağan’ yatırım için kullanılması…
Acemoğlu’nun sözünü ettikleri olmalı.
“Nitelikli büyüme” konusunun zorunluluğu da burada…
***
Saygılı’nın, Adana için sözünü ettiği ‘nitelikli büyüme’ içinde bunları görmek zor!
Onyedi yıldır kesintisiz ‘iktidar’ olmuş bir partiyi aklayarak, ya da bunca yıldır yapılanları, özellikle de son yerel seçim öncesinde kullanılan ‘ağır’ dili yok sayarak değil de;
Bir özeleştiri yapılmalı kanımca…
“Artık seçim bitti, şimdi hizmet zamanıdır” değil de,
“Enerjimizi seferberlik anlayışı içinde kalkınmaya odaklanmalıyız” değil de,
“4 buçuk yıllık kesintisiz icraat dönemi” değil de,
“Katma değerli üretimin önünün açılması gerek” değil de…
O gün doğan çocuklar bugün oy kullanıyor. Bu denli bir zaman dilimi geçmiş aradan! Bu süreç, ‘iktidar’ sorgulanmadan, ya da ‘iktidarın’ kendine özeleştiri yapmadan ‘nitelikli büyüme’ kavramının içi dolmamalı…
***
Tartışmaları sürerken ‘bir seçimi daha geride bıraktık’ demek olmuyor!
Yine baştan beri ‘iktidarın’ çizdiği düzeyde gelişen bir seçim, daha önce çoğu kez ‘muhalefetin’ dile getirdiği, ‘muhalefetin’ bir türlü dinletemediği gerekçelerden dolayı, yurdun birçok bölgesinden ‘itirazlar’ geliyor!
Sanki ‘yeni bir’ gelişmeymiş gibi,
Sanki onyedi yıldır bunlar anlatılmıyormuş gibi,
Sanki ‘iktidar’ kazandığı sandıklarda ‘itirazlara’ güç kullanmamış gibi…
“Önümüzdeki dörtbuçuk yıl boyunca seçim yok, işimize-gücümüze bakalım” deniyor!
Demek ki, bunca ‘iktidar’ iş-güç dışına odaklanmış!
***
Şuna geliyorum…
Acemoğlu’nun dediklerine katılıyorum…
Nitelikli ‘istihdam’, nitelikli büyüme ‘işgücü ücretlerinde artış’ sağlayacak.
“İcraatın”, üretim kanallarına yüklediği ağır yük, başta birçok tarım ürünlerinin dışalımla sağlanır duruma gelinmesi, yerli üreticinin üretim girdilerinin albeniden uzaklaştırılması, üreticinin ekim ya da üretim alanlarını kullanamaması…
Üretilen ürünlerin de katma değersiz oluşu nedeniyle ‘nitelikli büyüme’ yaşanamadı!
Şimdi…
“İktidar”, “muhalefet”…
Bu ülkenin insanları için,
Kentlerin daha yaşanılır yapıya kavuşması için nitelikli büyümeyi istiyor mu?
Haydi, geçmişin yanlışlarını onarmaya…
030419
EĞİTİM
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün öncePOLİTİKA
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYEREL HABER
4 gün önceDÜNYA
5 gün önce