Çukurova ‘bir adım’ önde…

ABONE OL
17 Aralık 2018 19:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Asgari ücret komisyonunun düzenlediği ikinci toplantının ardından ‘çıkacak’ sonucu merakla bekleyen emekçileri, önümüzdeki günlerde bekleyen görüntüler aşağı-yukarı biliniyor!

Her nedenli ‘işçi temsilcisi’ de dinlenmiş olsa,

Her ne denli ‘işçi temsilcisi’ şu an aldığı asgari ücretin yetmediğini söylemiş olsa da,

Her ne denli ‘işçi temsilcisi’ borçlanarak yaşamını sürdürdüğünü belirtse de,

Her ne denli ‘işçi temsilcisi’ ancak bir çocuğunun eğitimini sağlamış olsa da…

Bu ya da buna benzer daha birçok ‘zorluklarını’ anlatmış olsa da, ‘komisyon üyeleri’ isteneni vermeyecekler, daha çok üstlerine gidilmesi durumunda da ‘çalışan sayısını’ düşürmeyi dile getireceklerdir!

Örgütleşmenin, üyelerin ‘inisiyatifine’ göre oluşmayan ülkelerde bu hep böyledir!

İşçi temsilcisi denilen sendikalar, her denli diretiyor gösterilse de, sonunda sistemin ‘ana sahipleri’ karşısında ‘uyum’ sağlamak zorunda…

Üretim araçlarını ‘üretir’ duruma getiren, piyasanın ‘akar damarını’ oluşturan asgari ücretle çalışan emekçilerin  ‘emeklerinin karşılığını ‘ belirlemek için oluşan komisyonun ‘gücü’ bu!

  • Ben beilirlerim seçtiririm,
  • Ben belirlerim çalıştırırım
  • Ben belirlerim uydururum…

İşte bu koşullarda Kılıçdaroğlu’nun ‘belediyelerimizde asgari ücret 2200 TL olacak’ demesiyle brikte, Çukurova belediye başkanı Soner Çetin’in ‘belediyemizde asgari ücreti 2200 TL yaptık’ açıklaması, yurdumuzun dört-bir yanında yankılandı.

Son üç-beş ayda, geçen yıl belirlenen 1600 TL asgari ücretin yarısının eridiğini düşündüğümüzde bile 2200 TL’nin ne anlama geldiğini bilmeyen olmamasına karşın ‘asgari ücret komisyonunun’ aldığı kararı hep birlikte izleyeceğiz…

Devletin kurumunun belirlediği ‘açlık sınırının ikibin liraya yaklaştığını anımsadığımızda, 2200 TL’nin bile birkaç ayda ‘açlık sınırı’ olma olasılığı çok büyük!

Şu an için Çukurova belediyesi  ‘asgari ücret komisyonundan’ bir adım önde…

 

SIFIR

Oturmuş söyleşiyoruz.  Söyleşmeyelim mi? Konu her ne olursa olsun…

Yok, efendim ‘o’ konuyu konuşmamalıymışık!

Üzülecek, kırılacak, gocunacaklar olurmuş, ‘nüfuzlarına’ gölge düşecek, bilmem neler olurmuş. O her ‘daim’ haklı çıkacak bir yol bulurmuş, bizi bitirir, Hint ‘fukarasına’ döndürüverirmiş…

Hep, ama hep ‘onun’ övülesi yanları bire bin katılarak konuşulmalı, söyleşilmeliymiş ancak! Yanlışları, eksikleri neler neler olmuş olursa olsun ‘kral çıplak’ denilmemeliymiş! Etrafını saran lekeler, lekelerin tanımsız ‘ekonomik’ büyümesi görülmezlikten gelinivermeliymiş!

Halk aç, halk susuz, halk işsiz, halk perişan, halk aval aval sokaklarda gezinirken de arkalar dönülüvermeliymiş!

Hem ‘bal tutan parmağını yalarmış’…

Her kim, ‘ballı parmağı’ yalamak istiyorsa, dokunacak ‘bal’ bulmalıymış! Başkasının ‘ballı’ parmağını yalamasını ‘çok’ görmemeliymiş!

Biz, birkaç kişi oturmuş söyleşiyoruz ya…

‘Zaten sizler hep laf üretirsiniz’ dedi. ‘Ya sonuç’ diye de sordu.

Yanıtını da kendisi verdi: sıfır!

 

POMPA HAVASI

Daha kısa bir süre önce ‘işler tıkırında’ dalgalarından geçilmezken, bozulan tozpembe tuvalin boz bulanık ‘tusunami’ enflasyonuna uğraması karşısında ne yapacağını şaşkın bakışlarla geçiştirmeye çalışılıyor görünse de; yaşananların gerçekliğini göz ardı edemiyorlardı besbelli…

Defter üzerinde her şey iyi hoş, piyasa denen canavara gelince her şey berbat!

Bu işte bir gariplik yok muydu?

Vardı elbette!

Üzerlerinde politik giysi bulunanların attığı sanal sevinçlere kapılıp, yalakalık olsun diye peşinden ayrılmayanlar dışında herkes bu gerçeği görüyordu! Hiçte ‘işler tıkırında’ değildi. Halk kan ağlıyordu. Esnaf, çiftçi, emekli, tek maaşlı, öğrenci…

Politik giysili olmak, bir de iktidar olmak böyle bir şey miydi ki?

Etrafını saran sevincin, varsıllığın yapay olduğunu anlamamak mıydı?

Siz tutun, adına küreselleşme denen yapılaşmanın daha ne anlama geldiğini, bir ülkeden neler alıp gideceğini, o ülkenin halkını nasıl etkileyeceğini düşünmeden yerli girişimcileri dışarı kovalayın, dışarının kim olduğu bilinmeyen girişimcilerine de bu ülke topraklarında bize tanınan olanaklardan daha geniş olanaklar tanıyın…

Ne oldu şimdi?

Yıllardır neden olduğu bilinmesine karşın, sanki ‘iyi gidişin’ bir nedeniymişçesine pompalanan havanın gerçek yüzü işte bu!

Yabancı girişimci kafası bozulduğu an varını yoğunu çeker götürür!

Çin üretimi mallardan, yerli üretim mallara rafta yer kalmaz!

İş alanları birer- ikişer çalışan sayısını azaltır!

Üretici ürününe istediği fiyatı almaz!

Şimdi de borsa düşer, dolar-avro ivme kazanır!

‘İşler tıkırında’ dalgalarının pompa havası olduğunu anladık mı?

161218

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP