Bitse de işimize-gücümüze baksak…

ABONE OL
8 Aralık 2018 12:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

‘Ne diyorsun, bundan sonrası nasıl olur?’

Bulunduğum siyasi ortamda bu soru soruluyor!

Sorunun içeriği yerel seçimler…

Ortada ‘ideoloji’ denen öğreti yok, aday yok, aday olması güçlü olan isim yok, siyasi parti yok, duruş yok, teorik bilinç yok…

Ortada kaygılar var, sıkıntılar var, Ankara yolunu yok eyleyen var, seçmeni umursamayan var, yurttaşı dinlemeyen var, demokrasiyi özümsemeyen var, esintiye kendini kaptıran var, söylenen çirkin pazarlıklar var…

Ne diyebilirim ki?

***

Hiçbir şey demiyorum!

Böyle sürerse sonrasını da ‘iyi’ görmüyorum!

Bu yerel seçim…

Burada seçilenler, burada yaşayanlarla birlikte soluyacaklar bu havayı…

Buranın yolları çamur olacaksa, kaldırımları kırılacaksa, yazın sıcağını-kışın yağmurunu birlikte yaşayacak!

Buraları bilmeyen, buralardan üç-beş isimle işbirliği yaparak aday belirleyecek olanlara ne?

A, b, c diye ayırmıyorum partileri…

Hepiniz aynı değil misiniz?

Hanginiz burada yaşayan, burada sandığa giden, buranın sorunlarını-sevinçlerini bilenden daha iyi bilirsiniz ‘burada’ yaşamayı?

Hanginiz burada kaynayan ocağın, burada yürünen yolun, burada dökülen gözyaşının-umudun içindesiniz?

Hanginiz burada oluşan her şeye yaşamını verenle yan yanasınız?

***

Burada yurttaşın ‘umurunda’ olan seçim değil, kazanan değil…

‘Bitse de işimize-gücümüze baksak’ diyerek, yaşamını sürdürmek için öyle çokları var ki…

Her akşam televizyon karşısına geçtiğimizde, ‘ittifak’ adlı ‘git-gelli siyasetçilerin’ bir gün öncesi dediklerini yadsıyan sözler bıkkınlık vermeye başladı!

Bu neyin pazarlığı?

Kimin gücüyle neyin?

O güç nerede?

Ülkeyi yaşanılır, bölgeyi en üst yere çıkarmak için uğraş verecek olanlar ‘o gücü’ ne denli önemsiyor, ne denli varlıklarından bilgileri var, ne denli onların yaşamını biliyorlar?

‘Bitse de işimize-gücümüze baksak’ diyeni duyan var mı?

***

Yok!

Kendini ‘kuruluş felsefesinin’ içine oturtan da,

Kendini ‘insanı’ temel alan olarak tanıtan da,

Kendini ‘tek kurtarıcı’ sanan da,

Kendini ‘seçeneksiz’ kılan da…

‘İnsanı’ nereye koydukları yer ya da katman o denli karanlık, o denli belirsiz, o denli ucu açık ki…

‘İşte şurada insan var’ denemiyor!

‘İşte şurada insan anılıyor’ denemiyor!

Gören var mı?

***

Bu akşam üşünmeden izlediğiniz televizyonun haber saatini kaçırmayın!

Yarın da kaçırmayın, bir gün sonra da…

Dün izlemişseniz eğer, bugün dedikleri arasındaki belirgin çelişkiler çivi gibi beliriyor!

Bunlar neden yapılır, neden bu denli duruşsuzluk gösterilir anlamak öyle zor ki!

Zor dediğim ‘duruşsuzluğun’ nedeni…

Oysa her şey açık…

Her şey ortada…

Yurttaşa oyun oynanıyor!

Yurttaşın yaşamıyla, bilgisiyle, deneyimiyle, acısıyla, sıkıntısıyla, umuduyla, bakışıyla oyun…

Yurttaşın ‘bir oyu’ için yapılmadık dönüş yok!

Yurttaşın ‘bir oyu’ için söylenmedik söz yok!

Ancak ‘sözün’ içinde yurttaş yok!

***

Aday seçimi merkezden mi yapılacak, seçmene mi bırakılacak…

Daha bu bile belirsiz…

Bu durumda yurttaşın ‘bitse de işimize-gücümüze baksak’ demesi yanlış mı?

‘Bitse de işimize-gücümüze baksak’ yanlış mı?

051218

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP