Raylı sistem hattı için ‘tek yürek’

ABONE OL
8 Ekim 2018 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Adana’da metro tartışılıyor.

Yapılması bile yılan öyküsüne dönmüştü; başlayacak, başlamayacak, ertelendi, ilk çalışmaları yapılmaya başlandı derken, Adanalının ‘asıl’ gereksindiği yerler ‘daha sonraya’ denerek şu an bildiğimiz fuar alanı-Yüreğir garaj arası çalışması sağlandı.

Metronun istenmesinin ‘asıl’ amacı neydi?

Büyüyen, göç alan, ana yolları araçlara dar gelmeye başlayan, günün belli saatlerinde yoğunluktan dolayı trafiğin akışına katkı sağlamak…

Adana’daki metro, trafik akışına yeterince yarar sağlıyor mu?

Yolcular bugün, şehir hastanesine, otogara, üniversiteye, havaalanına gideceği zaman metrodan yararlanamıyor!

Bu da Adana trafiğinin ‘asıl’ sorununu çözmeye yetmiyor!

Geçtiğimiz yılın soğuk, yağışlı, kış günlerinde metro-mavi bulvar kavşağında, ‘sözde’ trafiği iyileştirmek amaçlı çalışma yapıldı. O süreçte kapanan yollar, araçlar için yapılan yönlendirmeler, yönlendirilen araçların bunalım yüklü anları, rezillikler…

O yollarda kaç aracın ‘arıza’ yaptığının, kaçının alt donanımını parçaladığının, çukura düştüğünün sayısını ben bilmiyorum…

Onca gün, hafta, ay geçtikten sonra sorun çözüldü mü dersiniz; hayır!

Yine belirli saatlerde ‘o denli’ olmasa da tıkanmalar oluyor. Üçüncü, dördüncü ışıkta ancak yolunuzu sürdürebiliyorsunuz…

Yoların yetmeyen genişliği, metronun gitmesi gereken yerlerde olmaması, araçların çoğalması trafiği ‘haklı’ olarak yoruyor, geriyor…

Arada bir de siyasilerimiz bu konuyu gündeme getirerek soruyorlar…

Diyorlar ki:

’1988 yılında yapımı için ilk adım atılan, 1996’da yapılmaya başlanan, 2010 Mayıs ayında kısmı açılışı gerçekleşen metronun; Ankara, İstanbul, Antalya örneklerin olduğu gibi Adana Büyükşehir Belediyesi’nden Ulaştırma-Altyapı Bakanlığı’na devralınması yönünde planlarınız var mı? Belediye bütçesinin her yıl yüzde kırkının metro borcuna gidiyor olması Adanalılara yapılan haksızlık değil mi?’

Soru CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut’tan, Ulaştırma-Altyapı Bakanlığı’na…

Bakanlıktan yanıt geliyor:

‘Bakanlığımızın her hangi bir raylı sistem hattını devralabilmesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mümkündür!’

2010 yılında ‘kısmi’ açılışı yapılmış Adana raylı sistem hattının. Aradan sekiz yıl geçmiş. Ankara, İstanbul, Antalya gibi kentlerde bakanlık ‘sistemi’ devir almış. Adana’da kimseden ses yok!

Muhalefet zaman buldukça dile getiriyor, iktidarın milletvekilleri ‘bir başka’ kentten söz ediliyormuş gibi ‘sessizliğini’ koruyor!

Asıl ‘acı’ da bu değil mi?

Asıl trafikte ‘yaşanan’ gerginliğin nedeni bu ‘duyumsuzluk’ değil mi?

Hadi bozun bunu artık, raylı sistem hattı için ‘tek yürek’ olma zamanı değil mi?

 

DOLAR BEŞ LİRANIN ALTINA ‘BÖYLE’ DÜŞER Mİ?

Ulusal basından Ertuğrul Özkök, birkaç gün önce doların yedi liradan altı liraya ‘neden’ düştüğünü ‘ekonomistlere’ bıraktığını söyleyerek cezaevinde bulunan bazı gazetecilerin ‘serbest’ kalması durumunda ‘dolar bile beş liranın altına inmez mi’ diye sormuş!

Önce yediden altı liraya inmesi konusu…

Merkez bankasının ‘faizleri’ yükselterek, hesapların liraya yönelmesini sağladıklarını unutmamak gerek, bir…

Yurttaşın ‘tüketim’ gücünün bozulması nedeniyle, birçok gereksinmesine kavuşamaması, iki…

Sözde de olsa ‘yerli üretim’ sözünün sıkça yinelenmesi, üç…

Yedi liradan sonra, sekiz, dokuz, on lira olmasının doğuracağı ‘toplumsal’ tepkiler, dört…

Dışarıya karşı sergilenen ‘saldırgan’ tutumdan uzaklaşılması, beş…

Öncelikle bu beş konu irdelenmeli.

Dışarıyla ‘didişmenin’ başında ‘adalet’ vurgusu, tutuklu gazeteciler var…

Özkök’ün verdiği isimlerden ilki Nazlı Ilıcak olunca düşünmek gerekmiyor mu?

Ilıcak’ın en son bir yazısı var, orada ‘özellikle Şubat 2012’den itibaren yoğunlaşarak yürütülen bir kara propaganda mevcut, cemaatin paralel bir devlet kurduğu, Erdoğan’ı hedef aldığı ileri sürülüyor. Bu iddiaları hep tuzak olarak gördüm’ diyor.

Bundan başka, Ergenekon-Balyoz davalarından dolayı, evlerinden ‘gecenin’ bilinmeyen bir saatinde alınıp-götürülen insanların aileleri ‘acı’ içerisindeyken, tevi ekranlarında ‘davayı’ destekleyen sözleri unutulmadı!

Özkök’ün, Ilıcak serbest kalınca ‘dolar beş liranın da altına inecek’ sözüne karşılık, yine Ilıcak’tan en son geçtiğimiz günlerde mahkemede şu sözleri duyuldu:

‘Bunlar sinsi bir örgüt. Güler yüz, güzel okullar, fakir fukaraya yardım eden dini yapı beni cezp etti. Bu sinsiliği bilmeme imkan yoktu. Aldandığımı bugün itiraf ediyorum!’

Onlarca insan ‘bunların’ ağzından çıkan sözlerle suçlandı, kimi içeride hasta oldu, kimi canına kıydı, kiminin yaşamı alt-üst oldu! ‘güzel’ olan şeyler bunları cezp etmiş de, ‘itiraf’ ediyormuş da, aldatılmış da…

Beş yaşındaki çocuğun bile sözleri değil bunlar!

Kaldı ki, ‘doları beş liranın’ altına düşürmek…

Sorun ‘ortak akıldır’, sorun ‘üretimdir’, sorun insanı ‘insan’ görmektir! Gerisi, ‘sahip’ değiştiren ulusal basının akıl yürütmesidir, nabız yoklamasıdır; ötesi boş…

011018

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP