0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bu kısır döngüden kurtuluşun yolu neden bu denli zorlaştırılır?

Neden ‘olmadıklar’ üzerine kurulan düşlere başkaları da inandırılmaya çalışılır?

Bunca yitirmişlik yetmemiş gibi,

Bunca seçimler ardından ‘partililer’ acıya kapılmamışlar gibi,

Bunca yapılan yanlışlar ‘doğruymuş’ gibi…

İl-ilçe örgütlerinin yanı sıra, genel merkezin ‘yetkili’ sözcüleri de ellerine tutuşturulan metni ‘tüm yaşananlar’ yalanmış gibi yineleyerek demeçler vermezler mi?

Boş dururlar mı; verirler!

Hem öyle kendini sorgulama, sorunu masaya yatırma, yitirmenin nedenlerini tartışma gibi de değil; tamamen olanları ‘başarı’ sayar gibi…

CHP Genel Başkan yardımcı, bölgemizin milletvekili adaylarını belirleme komisyonu üyesi Seyit Torun ‘örgütlerimiz yerel seçime hazır’ demiş…

***

Yok arkadaş…

Bu işte bir ‘eksiklik’, bir ‘bilinmezlik’, bir ‘kabulleniş’, bir ‘oyalama’ ,bir ‘yanıltma’ var…

CHP’de ne seçmen hazır, ne örgüt hazır, ne parti hazır yerel seçime…

Kendini sanal evrenden kurtaramayanların,

Kendini sanal evrenin akışına kaptırmışların,

Kendini sanal evrenin savruntusuna tutsak etmişlerin ‘sözleri’ bunlar!

Sokak, mahalle, köy sorumlularına değin çözülmeyen, üstelik ‘sorun’ sayılmayan bir dizi yaşanmışlıkları yok sayarak ‘seçime hazırız’ söylemler içerisinde olmak doğru değil!

İki küçük örnek vereyim…

Kozan’ın iki köyü; Duraluşağı ile Kabaktepe…

Birinde doksan, diğerinde kırkyedi oy var…

Bu köylerin sandık başında görevlendirdiği partililer olmalı…

24 Haziran günü köylüler oylarını kullanıyor, akşam sandıklar açılıyor…

Sonuç: her iki köyde de CHP sıfır çekiyor!

Yineleyeyim: partinin ‘görevli’ saydığı köylüler de CHP’ye oy vermiyor!

Örgüt, bu biçim ‘çalışmayı’ başka nerelerde yapmışsa artık, yaptığı bu biçim ‘çalışmaya’ nasıl başarı adını veriyorsa artık, tüm bunlara karşın nasıl ‘eksiklikler’ hiç dile gelmiyorsa artık…

Bölgemizin milletvekili adaylarını belirleme komisyonu üyesi Seyit Torun ‘örgütlerimiz yerel seçime hazır’ demişti, değil mi; bu işte bir ‘bilinmezlik’ var!

***

Tüm yapılar ‘tabandan’ güç alırlar.

Siyasi yapılar da bunun dışında tutulamaz!

Yapının temel taşları da ‘tabanla’ örtüşmek zorundadır.

Tabanla örtüşmeyen ‘yapılar’ en küçük sarsıntıda kendilerini bırakırlar.

Tabandan alınan ‘güç’, yapının içerinde görev bölümü yapılırken atlanmaması, göz ardı edilmemesi gerekir!

Görev bölümünde, ‘tabanın’ sesine kulak vermeyecek biçimde gerçekleşen çalışmalar, bir gün mutlaka ‘sırtararak’ kendini gösterecektir.

CHP tabanının nelere dayandığı tanımlanmadan yapılan çalışmaların sonucu bu! İçinde ‘kendinden’ başka ‘her şey’ barındıran bir ‘yapı’…

Bazen düşünürüm. Tüm siyasi parti örgütleri içerisindeki sözcülerden acaba kaçı partilerinin tüzüğü ile programını okumuştur. Buna milletvekillerini ekleyin. Peki, partilerinin tüzüğünü, programını okumadan nasıl ‘söz’ alınabilir ki?

CHP hukuk diyor, örgüt koltuk,

CHP adalet diyor, örgüt ben bilirim,

CHP laiklik diyor, örgüt kararı ben veririm,

CHP insan diyor, örgüt burada tek benim…

Bu kısır döngüden kurtulmadan olmuyor!

***

Yerel seçimin ‘öne alınmaması’ için, üstelik cumhur ittifakının ‘benzer’ birliktelik içerisinde aday belirlemesi için hiçbir engel, hiçbir gerekçe yok şu an için.

Bugünden, belediyeleri örgüt işlerine karıştırmadan, mahalle, sokak, köy sorumlularını sağlıklı biçimde oluşturmadan yapılacak ‘yerel yönetim’ çalışmaları eldekilerin de yitirilmesine neden olacaktır.

Bugünden, diyorum…

Çünkü ‘örgüt’ çalışmalarında seçimler beklenmez; günlük, haftalık, aylık etkileşimler öncüldür. Yerel seçimlerde gösterilecek ‘adayın’ daha rahat tanıtılmasının da önünü açar.

İNSANA YATIRIM…

Çalışma-Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, partisinin Adana il örgütünde milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya gelmişti birkaç gün önce. Buluşmada Adana’da yapılmakta olan, ayrıca yapılması gereken yatırımlardan söz etmiş, ‘bugüne kadar ki yatırımları, bundan sonra yapılacak olan yatırımların planlamaları, bunların ne aşamada olduğu, bundan sonra nasıl bir takip sistemi oluşturmamız gerektiğiyle ilgili çalışmalarımızı gerçekletirdik’ demişti.

Sayın bakana şunları anımsatma gereği duyuyorum: Adana, ekonomisi en çok kan yitiren bir kent. İşsizlik başlı başına sorun. Bunda en önemli etken, bölgenin tarım ürünlerinin katma değer oluşturamayışı. Veriler, Adana’nın ülkemizin en yoksul iki kentinden biri olduğunu ortaya koydu. Üniversite mezunu, yüzlerce Ziraat Fakültesi mezunu yıllar geçmesini karşın iş bulamama kaygısıyla baş başayken, tarımda katma değer oluşturmamız olanaksız. Artık betona değil, yatırım ‘insana’ olmalı…

020718