Restorasyon ya da yenileme…

ABONE OL
27 Haziran 2018 15:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Güzel ‘şeyler de oluyor’ demeyi ne çok istiyorum.

Eskimiş, dört bir yanı dökülmüş, görenleri ürperten görüntülerin gözden geçirilmesini, sanatsal açıdan da ‘restorasyonunu’, yeni sözcük anlamıyla ‘yenileme’ çalışmasını…

Kentin orta yerinde, her an gözümüzün orta yerine ‘oturturcasına’, bir de üstelik ‘bunu çekeceksin’ dercesine sayısız görüntü yerleri saymak olanaklı.

İnsan yaşamında her denli ‘ekonomik güç’ belirleyici etmen olmuş olsa da, daha sabahın ilk saatlerinde, işi ya da bir başka konu için kendini sokağa atan yurttaş yıkık, dökük, pörsümüş yapıların arasıdan geçerken ‘ bir kez daha’ gömülmüyor mu karabasanların içine?

Salt yapılar mı?

Yapılma süresi dolmuş, daha da ne zaman biteceği belirsiz kaç belediye çalışması saymamı istersiniz ki?

Koca caddelerin bir yerlerinden kesilerek, belirsiz-karmaşık ara yollara yönelen araçların içine düştüğü ne çukurların, ne de her çukura düşüşte söylenmenin sayısı yok ki!

Bir yandan sürücünün, bir yandan yolcunun, bir yandan yayanın söylenmesinin ucu-sözü açık!

Yurttaşın kafasını yoracak öyle çok konu var ki; geçimi, çocuğunun eğitimi, pazar masrafı, yetmeyen maaşı, ulaşamadığı gereksinmesi…

Bunca karmaşıklığa, bunca insanların sürüklendiği boğuntuya karşın ‘ güzel şeyler’ olduğunu görmek bir başka…

Atatürk Caddesi’nin bilirsiniz. Belediye’yi de bilirsiniz. Köşede Türk Hava Kurumu’nun on katlık binası, Adana’ya yeni bir kent alanı sağlamak amacıyla yıkıldı. Sonra da Büyükşehir belediyence yeniden düzenlendi. Düzenlenme sırasında geçiş yolu, çiçekler, çeşitli görsel varlığı olan çalışmalar yapıldı.

Buranın köşe olması nedeniyle her iki yana bakan duvarları, oluşan alanın ‘yenileme’ çalışmalarının yanında sırtarıyordu. Albeniden uzaklığı, kentin merkezinde oluşu nedeniyle de hoş bulunmuyordu…

Dün geçerken gördüm…

Üç-dört kişilik grup vardı. Asıl duvar üzerine çalışma yapan biriydi. Sordum. Antalyalı, olduğunu söyledi. Yanında olan biri, ‘her ne denli Antalyalı da olsa, artık Adanalı’ dedi. Adı, Emine yorulmaz. Çalışmaya verilen isim ‘Üç boyutlu Duvar Sanatı’…

‘Üç Boyutlu Duvar Sanatı…’

Duvarda bir resim, resimde bir kadın, ‘toprağın kızı’ geçti içimden. Yok, dedi sanatçı Emine Yokulmaz’ın yanında bulunanlardan biri. ‘Bunun adı Pakize Abla…’

‘Pakize Abla’, elinde su kovası, alanın duvar kıyısı boyunca uzanan çiçeklerini suluyor gibiydi. Kanımca ‘gibiydi’si yok mu ne; suluyordu…

Yaptıkları başka çalışmalardan söz ettiler…

Galeria yanındaki Tedaş duvarında yapmışlar benzer bir çalışmayı…

Real Otoban çıkışı üzerinde bir de…

İki gün önce bir seçim yaşadık…

Daha güzel, daha mutlandırıcı, daha umutlu, daha güvenli bir gelecek için değil mi hepsi?

Hiçbir düşüncenin, hiçbir gücün, ‘vaadin’ adamı ya da körü-körüne savunucu olmak değil beklentim; asıl güzellikleri görebilmek.

Bu güzelliğin içerisinde yıkık yapılardan tutun, kurumuş ağaçlara, çirkin duvarlara, pazardaki fiyatlara, açlık sınırı altındaki maaşlara, eğitimini sürdürebilmek için kapı kapı dolaştırılan öğrenciye, kentlerin betona boğulmasına, sınıflar arasındaki ekonomik uçurumun büyümesine değin…

Tüm bunların restorasyona gereksinimi olduğunu düşünüyorum…

Sanatçının duvarı güzelleştirme çalışması, siyasetçilerin bu ülkede yaşayan yurttaşlar için aynı tutumu göstermelerinin gerektiğini düşünüyorum.

Güzel ‘şeyler de oluyor’ demeyi istiyorum…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP