Adana dışında yaşayanları aldatmayın…

ABONE OL
17 Haziran 2018 17:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Aylar önceydi…

Bir yazımda, Seyhan Belediyesi’nin ‘bir elin verdiğini, diğer el bilmemeli’ duyarlılığından söz etmiştim…

Diğer belediyeler gibi yoksul yurttaşın paketi alırken, görevlinin paketi uzatırken, o da yetmedi paketin içi açılıp ürün ele alınırken çekilmiş fotoğraflar yerine; bir belediyenin, bir de paketi ya da verileni alanın bildiği, fotoğrafların olmadığı yardımları anlatmıştım…

Sosyal demokrat belediyecilik anlayışının gereği de bu değil mi?

Kimi hem kendini ‘sosyal demokrat’ olarak tanımlayan hem de en küçük ‘yardımı’ bile fotoğraflayıp basına servisleyen belediyelere de yer vermiştim bu köşede.

İşin ‘tutarlı’ yanı da bu değil miydi?

Hem ‘destek’ oluyoruz, diyeceksiniz,

Hem ‘yardım’ ediyoruz diyeceksiniz,

Hem de bu eyleminizi ‘o’ yurttaşın gözüne sokarcasına fotoğraflarını servisleyeceksiniz!

Sosyali, demokratlığı bırakalım; adı ne olur ki bunun?

***

Geçtiğimiz günlerde Seyhan Belediyesi’nin aile sigortası projesi kapsamında yaşama geçirdiği Halk Kart uygulamasında bin aile daha belirlendi.

Daha önce verilenlerle birlikte Halk Kart sahipleri ikibinbeşyüz aileye çıkarıldı.

Birkaç gün önce verilenler, ‘projenin mimarı’ olarak duyurulan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da yer aldığı buluşmada sahiplerini bulacaktı.

İyi hoş…

Daha önceden verilen binbeşyüz Halk Kart’ın kimlere verildiğini bırakın, ne zaman verildiğini bile duymamıştık.

Birgün, bir konuşmada Belediye Başkanı Zeydan Karalar yoksul yurttaşlara ‘böyle bir’ yardımda bulunduklarını, ancak bunun medyada yer bulmasını pek hoş bulmadıklarından dolayı da sözünü etmediklerini belirtmişti.

Karalar’dan ‘o gün’ duyduğum sözler, gerçek ‘sosyal demokrat’ belediyeciliği uygulamaya koymaya çalışanlar da ‘var’ dedirtmişti bana!

Hemen, bitişik, komşu belediyenin ‘anlayışından’ uzak…

***

Evet, Genel Başkan Kılıçdaroğlu Adana’ya geldi.

Seyhan Belediyesi’nin bin kişiye Halk Kart dağıtımı için buluşma alanındaydı.

Önce Başkan Karalar konuştu. Seyhanlıyı anlattı. Yoksulluğu anlattı. Seyhanlının bir bölümünün de olsa, yaşama tutunabilmeleri için yapılabilecekleri sıraladı. Belediye olarak yaptıklarını anlattı. Halk Kartı, içeriğini anlattı. Kılıçdaroğlu’nun bu projedeki düşüncesini anlattı…

Ardından da Genel Başkan kürsüde yerini aldı.

Projenin öneminden, Seyhan Belediyesi’nin bu başarısından söz etti uzun uzun…

Halk Kart sahibi ikibinbeşyüz aileden, örnek sayılabilecek bir elin parmakları kadar aileyi kürsüye çağırarak kartları verildi…

Hepsi bu…

***

Muhalefetin, sosyal demokrat belediyelerin ‘yaşamsal’ sayılan hiçbir ‘icraatlarına’ yer vermeyen, elinden geldiğince üstünü perdeleyen, olayın içeriğini değil de ancak cımbızla çıkarılan birkaç ‘sözcükten’ yola çıkarak; buluşmayı karalayan yandaş ulusal medya haberlerine tanık olduk!

‘Bir elin verdiğini, diğer el bilmeyecek’ denilmiş; doğrudur!

İkibinbeşyüz aileden, bir kaçı kürsüye çıkarılmıştır, tamamı değil; bu da doğru!

Kamyonlarla dağıtılan kömür, erzak dağıtımında birbirini ezenlere tanık olduk biz!

Birbirini ezenlerin gözü dönmüşlüğü ile dağıtanların olayı fotoğraflamasına da tanık olduk!

O yoksulluğu,

O umarsızlığı,

O zorluluğu yaşadık!

Seyhan Belediyesi’nin yaptığı ‘bu’ değildi!

Adana dışında yaşayanları, birkaç seçmen kandırabilmek uğruna aldatmayın…

Yoksulluğuyla, umarsızlığıyla, zorluklarıyla bu yurttaş bizim.

 

BU SAYILI GÜNLER…

 

24 Haziran seçimlerine ne kaldı şunun şurasında.

Bugün onbir, yarın on gün…

Askerlikte ‘tezkere’ parmaklara düştü mü ‘zaman’ geçmek bilmez!

Ama ‘su’ gibi geçer-gider…

Şu an neyi merak ediyorum biliyor musunuz?

Adayların, yerel basına ayırdıkları zamanı…

İstiyorlar ki gittikleri her yer, konuştukları her söz, çektikleri her fotoğraf gazetelerde yer bulsun!

Bulmayınca da ‘gazeteciler görevlerini iyi yapmıyor’ şamarı yerel medyanın kulağında patlıyor!

Adayların birçoğu şunun hesabını yapmıyor;

Bürokrasi, yerelde olan-biteni yerel medyadan öğrenmekle birlikte, yerel basının sürekliliği için ‘ekonomik’ gücünün olması gerekir.

Bunun için; yereldeki işadamlarının, bürokrasinin, seçim zamanları adayların basına destek olması gerekir.

Sokaklara, caddelere bakıyorsunuz seçimden birgün önce sıyrılıp atılacak, çevre kirliliği yapan tonlarca afişe, bayrağa, giydirmelere ayıracak bütçe bulabiliyorsunuz; yerel medyanın seçimden sonraya bile çalışmalarınızı unutturmayacak, arayınca internet üzerinden her zaman bulabilmesini sağlayacak olanaklarını yok sayacaksınız!

Bugün onbir, yarın on gün…

Bu sayılı günler de geçecek!

Bir sonraki seçime ne kaldı ki şurada?

120618

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP