‘Vaatler’ umuda açık olmalı…

ABONE OL
10 Mayıs 2018 14:41
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Son yıllarda bir önceki seçimin ‘vaatleri’ soğumadan, yeni bir seçimin sıcak ‘vaatleri’ ile karşılaşıyoruz.

Ödenmeyen borçlar öteleniyor,

Piyasanın canlanması için kredi muslukları açılıyor,

Geçici de olsa ‘iş alanları’ açılıyor,

Çok katı alanlar esnekleşebiliyor,

Özgürlüklerden söz edilebiliyor,

Birlikten, kardeşlikten alıntılar yapılabiliyor,

Bazı uygulamalardan vazgeçilmese bile, geçici olarak durdurulabiliyor,

‘Yaşanılır’ bulunmayan alanlar ‘yaşamsallaştırılıyor’…

Ek olarak…

Bugüne değin yaşanan sorunların ‘nedeni’ iktidarların uygulaması sonucu değilmiş gibi; bunların düzeltilmesi, yurttaşın daha çağdaş bir Türkiye’de yaşaması, daha özgürlükçü bir yapılanmaya gidilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, vergilendirmenin düzenlenmesi, insan yaşamına önem verilmesi konusunda sıralanan ‘vaatler’ de ard arda geliyor…

Ne güzel…

***

Yurttaş her zaman daha ‘güzel’ günler görebileceğini umarak yaşamını sürdürmek ister.

Bunun ne kınanacak bir durumu vardır, ne de eleştirilecek…

Yaşamını sürdürebilmek için ‘iş’ arayan yurttaş yadırganabilir mi?

Ya da soğuktan korunmak için barınak arayan bir yurttaş,

Ya da aç karnını doyurmak için çaba harcayan yurttaş,

Ya da kendini geliştirmek için ‘bilim yuvası’ arayan bir öğrenci,

Ya da iş güvenliği sağlamak için uğraş veren bir işçi…

Bir yurttaş, bir öğrenci, bir işçi bunları yapıyor, karşılığını da buluyorsa yaşamında ‘umut’ var demektir. Bunları yapması engelleniyor, önüne dikenli yollar çıkarılıyor, beklentilerine yanıt bulamıyorsa eğer, orada da ‘umuttan’ söz edilemiyor. İçe kapatılıyor, kimsesizleştiriliyor, yaşam bağları koparılıyor denebilir…

Ancak her şey ‘güzeli’ görebilmek için…

***

Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşmesiyle bazı gereksinmeler, bazı ‘vaatler’ ortaya çıkınca, ‘cumhur ittifakının’ adayı da çeşitli ‘vaatlerini’ sıralamaya başladı…

İnce’nin ‘vaatlerini’ anlamak olası da, iktidarın ‘vaatlerini’ dinlerken ister istemez anlam bulmakta zorlananlardanım…

Örneğin İnce ‘bizim derdimiz bozuk düzeni değiştirmek’ derken, gençlere ‘ulusal bayram bursu vereceğini’ söylerken, ‘parlamenter sisteme geçiş, ardından da sorunlarını çözeceğini’ anlatırken, ‘soygunla, talanla, hırsızlıkla, haksızlıkla, işsizlikle, haksız bölüşümle, içi boşaltılmış eğitimle uğraşacağının’ sözünü verirken inandırıcılık aramak yerine, elbette deneyerek öğrenmek zorundayız.

Denemeden, iş başında görmeden ‘bunları yapamazsın’ denilmesi yerine ‘umut’ arayışını sürdürmemiz gerekir, diye düşünmek daha doğrusu kanımca…

Örneğin ‘cumhur ittifakının’ vaatlerini dinlerken, en çok ‘bu sorunlar neden yaşanıyor, onaltı yıldır iktidarsınız, bu adaletsizliği siz oluşturdunuz, bu karmaşada sizin iziniz var, sokaklarda gezinen bu soluk benizli yüzler sizin yaptıklarınızın sonucu’ demek gerekmiyor mu?

24 Haziran seçimlerinin, tüm yurttaşlarının özgür istençleriyle katkıda bulunacakları bir yarış olmasını beklerken ‘bizi bölmek isteyenlere şamarı vuracağız, bunun adı Osmanlı tokadı olacak’ biçimindeki bir yaklaşımın da; bundan önceki seçimlerde olduğu gibi muhalefete karşı kullanılan bu ‘suçlayıcı’ dilin de değerlendirilmesi gerekmiyor mu?

***

Her kim ne dersin, ‘seçim vaatleri’ kimi katmanı rahatsız etmiş olsa da, sevindirdiği yerler var…

İktidarın ‘vaat’ olmaktan çıkıp, uygulamaya koymuş olduğu aflar, yapılandırmalar, esnemeler, temel atmalar, yol açmalar, işe almalar da ‘işin’ yatırımları…

Muhalefetin bunları yapma şansı olmayınca, bırakın bunları yapmak TRT’de bile eşit biçimde yer alması olanaksızken ‘vaatlerinden’ başka yapacağı da yok!

Bunun değerlendirmesini soran-sorgulayan yurttaşın yapabileceği gibi, muhalefetin de hem çıkarılan ‘afları’, hem de ‘TRT’yi iyi anlatması gerekiyor.

Umut ‘hep’ vardı ya…

Umut ‘hep’ olması gerekti ya…

‘Vaatler’ umuda açık olmalı…

25 Haziranın umudu verilmeli…

 

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP