Toplumsal barış için ‘kim’ seçilmeli?

ABONE OL
15 Mayıs 2018 20:14
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

24 Haziran seçimleri öncesi en çok konuşulan, konuşulurken de ‘şaşkınlıkla’ izlenen CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce…

Her yaptığı konuşmada ‘gündem’ oluşacak vurgular yapması, halkın arasına girmesi, oyuna katılması, duygusal anlar yaşaması, yarıştaki adayların eşit olanakla alanlara inmesini istemesi, kırıcılıktan uzak durması, dilin önemini öne çıkarması…

Daha adaylığının ilk günlerinde ‘tüm adaylardan randevu isteyeceğim’ diyerek adaylarla bir araya gelmesi, görüşmesi, söyleşmesi, karşılıklı kaygıları üleşmesi…

Yaşamını sürdüren ‘son kuşağın’, ‘gelecek’ olduğu söylenen gençliğin bilmediği, görmediği ilişkilerdi bunlar…

Biz tüm bunlara yaşamında tanık olanlar, özlemiştik aslında bunları…

Toplumsal barışın ‘bununla’ sağlanabileceğini unutmuştuk; unutturulmuştuk…

***

Bir ülkede onlarca gazete, onlarca televizyon, onların katlarınca yandaş yorumcusuyla yaşam alanlarımızın ‘vazgeçilmezi’ medya işbaşında olunca; ağrılar da, sancılar da, anlaşılmazlıklar da, akıl tutulması da, akılla oynama da yanı başımızda beliriyor!

Bildiklerimizi bildirmemekle,

Anladıklarımızı anlaştırmamakla,

Gördüklerimizi gördürmemekle ‘yer’ değiştirmek için çaba harcıyorlar!

Olmamışları, yalanları, söylenmemişleri ‘yaşanmışçasına’ önümüze çıkarıyor.

İşin  ‘en kötüsü de’, onaltı yıldır yapılan yanlışlardan dolayı, ülkenin gidişinde görülen gerilemenin sorumlusunun yurttaşça değerlendirilmemesi için çaba harcanması…

Bir gazete çıkacak yalan bir anket sonucu yayınlayacak, aynı gün anketör yalanlayacak…

Televizyon ekranına çıkan yorumcu ya da tartışmacı ekonomi konusunda ‘çatıdan yağmur sızmaya’ başladığının asılsız olduğunu, ülkenin böyle bir sıkıntısının olmadığını söyleyecek…

Bir şarkıcı özgürlükleri yere tükürmek, kırmızı ışıkta geçmek konusunda ‘hiçbir ülkede’ olmayan ‘özgürlük’ olarak değerlendirecek, bir de kendin ‘sanatçı’ duyarlılığı olduğunu savunacak…

Burada İnce’nin sergilediği hava görmezden gelinecek; yapmayın…

***

Şunu görmeye çalışalım mı önce:

İsimleri, siyasi partileri, aday sıralamasına girmek için Ankara’nın yollarında zaman harcayanları bir yana bırakalım.

Bu ülkeyi düşünelim…

Üç yanı denizle çevrili, her biri birbirinden eşsiz yedi bölgeyi, doğasını, toprağını, her bölgeden ‘farklı’ şivelerle yükselen can-ciğer insanlarını…

Bu insanlar Kurtuluş Savaşı’nda tek yürek değil miydi? Herkes birbirinden güç almıyor muydu? Yaşamları pahasına eylem içerisinde değil miydi? Ekmeği, kuru soğanı üleşmiyorlar mıydı?

Peki, ne oldu da…

Denizlerimiz kirlendi, gölgelerimiz talan edildi, topraklarımız yabancıya satıldı, açken doyurulan komşular ispiyonlandı?

Ne oldu da bu verimli topraklar, bu coşan sular, bu tertemiz hava bozuldu?

Ne oldu da her gelen ‘iktidar’ insanları biraz daha yoksullaştırdı, işsizliği biraz daha tırmandırdı, enflasyonu biraz daha şahlandırdı, sokaklar biraz daha gerildi?

Ne oldu da işleyen fabrikalar satıldı, fabrikalarda işlenen ürün ekimleri azaltıldı, azalan ekim üreticiyi topraktan uzaklaştırdı, toprak işlemsiz kaldı?

Bunları birlikte düşünmekte yarar olmalı?

***

24 Haziran seçimleri öncesinde anketlerin ortaya koyduğu sayıların, onaltı yıldan bu yana yapılmamasına karşın verilen ‘vaadin’ yerine ‘yaşananları’ düşünelim…

Her oluşun, her yaşananın bir ‘nedeni’ olduğunu anımsarsak,

‘Nedenin’ yanında kimlerin öbeklendiğini bilirsek,

Toplumsal barış için gelecek için, insan için, güzellikler için ‘kimin’ seçilmesi gerektiğini daha ‘iyi’ biliriz…

Yanlışı yaşatanın ‘yeniden’ görevlendirilmesinin, ‘yanlış’ olduğunu da…

 

KENDİMCE…

 

Büyük olasılıkla bu hafta sonunda siyasi partilerin ‘aday listeleri’ belirlenecek. Daha önce de belirttiğim gibi, her ne denli siyasi partilerin ‘estirdiği’ havanın etkisi olmakla birlikte ‘aday isimlerinin’ de etkisi olacak. Kent merkezinde o denli ‘isimler’ üzerinde durulmuyor bilinse de, kırsalda ‘önem’ taşıdığı yadsınmıyor. Nedeni de, tanımadığı ‘ismin’ kırsal sorunlarla ne denli ilgilenebileceği, ne denli konuyu bildiği… Anımsarsınız, geçmişte bir bakanın pamuk için ‘ikinci ağzı da ekmesinler’ tümcesi günümüze değin geldiği gibi, bir yandan da ‘ismin’ önemini de göstermekte. Özellikle, kırsalda beklenen oyu alamayan CHP bu olguyu önemsememesi durumunda hem oy yitimini, hem de yerel yönetimlerde başarısızlığını sürdürecektir.

140518

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP