0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

‘Eğer biz eğitim sistemimizi yenilemezsek, çağa uydurmazsak; sorgulayan, analitik bir yapıya kavuşmazsak geleceğimiz pek de parlak değil. Aklın, bilginin üstünlüğünü toplumun her katmanının kabul etmesi gerek. Akıl dünyanın en stratejik ürünüdür. İnsanoğlunun doğasından gelen bir merak duygusu vardır; yaşamı sorgular. Hiç kimse unutmasın, Amerikalıların Mars’a gönderdiği aracın adı da ‘merak’…’

Bu sözler, ‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri Zirvesi’ toplantısında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu’dan…

Son zamanlarda ülkenin, insanlarının, eğitimin bu denli ‘kapsamlı’ biçimde anlatıldığı tümceye tanık olamadım…

Daha söze başlarken kırarak, dökerek, akıl almayacak demegojik suçlamalarla yurttaşı bulanık sulara gömen açıklamalara ‘hiç’ benzemiyordu.

Eğitimin içinde bulunduğu pranga, bu prangadan kurtulmak için izlenecek yol öyle güzel, öyle içten anlatılmıştı ki; aklın, bilginin üstünlüğünü toplumun her katmanının kabul etmesi gerek, denmişti.

***

Nobel Kimya Ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar, bir söyleşisinde şöyle diyor:

‘Ülkemizde, üstümüze aptal tozu serpilmiş gibi durmadan akla mantığa sığmayacak nedenler bulup, tüm enerjimizi bu yapay kavgalara harcıyor, bu ülkeye zarar veriyoruz…’

Hani mahallenin dedikoducuları gibi, ‘demiş, dememiş’ üzerine kurulup ‘bilgi’ edinmeden konuşan, konuştukça toplumu gerenlerden söz ediyordu.

Yeter ki ‘gerginlik’ artsın, yeter ki ‘anlaşmazlık’ artsın, yeter ki ‘birlik’ denen olgunun içi boşaltılsın…

Yaşanan işsizlik,

Yaşanan genç nüfusun yarın umutsuzluğu,

Yaşanan bilimden uzaklaşma,

Yaşanan üretimden daha çok tüketim albenili izlebceler,

Yaşanan yarın korkusu…

Bunlar yetmiyor gibi, bir de siyaset arenasının enerjisini ‘yapay kavgalara’ harcaması…

Bilim adamlarımızı kaygılandırması haksız mı?

Eğitim sistemimizin yaşadıklarından belli olmuyor mu?

***

Sokaktaki insanın, okuldaki öğretmenin, evdeki anne-babanın, televizyon ekranlarını parselleyenlerin; konuştukları ağız, yaydıkları ‘enerji’ neyse ‘hepsi’ eğitimin içinde…

Kılıçdaroğlu’nun dediklerine katılmamak olanaksız!

Böyle bir ‘metni’ kolayca da söylemiyorlar!

Eğitimi, eğitimin insan yaşamındaki önemini, insan yaşamının ülkeye yansımasını ‘öyle’ güzel tanımlamış, ‘öyle’ güzel anlatmış ki; her zaman duymak, her zaman dinlemek istediğim biçimde, diyerek yorumladım!

Ancak burada aklıma gelen soruyu sormak istiyorum:

‘Bu güzel, içi dopdolu, geleceği ışıklandıracak düşüncenizi yaşamınızın neresinde taşıyorsunuz? Partide, grup toplantısında, gündem değerlendirmenizde, sözünü ettiğiniz aklı kullanabildiniz mi?’

İktidar partisine, ya da diğerlerine değil sözüm; ‘ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen’, ‘yurtta barış, dünya da barış’, ‘toprak işleyenin, su kullananın’ diyen bir geleneğin parti başkanına sözüm…

Eğitim için söylenenleri ‘nerede’ uyguladınız?

***

CHP’ye Genel Başkan olduğu Mayıs 2010 yılından beri kaç seçim, kaç kurultay yaşandı? Bunların öncesinde kaç miting, kaç salon toplantısı, kaç televizyon izlencesi düzenlendi…

‘Alacağım, yapacağım, vereceğim’ anlatım yolunu seçtiği, ‘ego’ yüklü nice konuşmalarını dinledik!

Her seçim öncesinde koyduğu ‘çıtanın’ ne denli ‘gerçekleştiğini’ gördük!

İktidarın onlarca yaptığı yanlışları, onlarca uygulamalara getireceği ‘toplumsal bakış’ ile, daha baştan ‘enerji’ katacağı beklenirken; olmadı, etkili iletişim kuramadı, umudu koruyamadı…

Mahallenin ‘sana soruyorum, sana sesleniyorum, sen kimsin’ ağzıyla dedikodu-kabadayı duruşunu göstermek isterken de; iktidarın söyleminden-duruşundan esinlendiğini görmedi, ‘bakış’ farkının iğdişlenmesine izin verdi.

Yeri geldiğinde ‘iktidar’ partisi gibi ‘tıpış tıpış’ baskısı kurmaya bile yönelmeye eğilimli…

Tüm bunların ‘eğitim’ sistemindeki yeri yok sayılabilir mi?

***

Evet, ‘eğitim sistemimizi yenilemezsek, çağa uydurmazsak; sorgulayan, analitik bir yapıya kavuşmazsak geleceğimiz pek de parlak değil.’

Eğitim sistemini çağa uydurmak…

Sorgulamak, analitik yapıya kavuşmak…

Çok güzel sözler bunlar…

Olağan kurultay öncesinde ya yaşananları sorguladığımızda…

280118