Güzel şeyler’ de olmalı!

ABONE OL
24 Kasım 2017 19:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Hani ‘sabah’, günün ilk ışıklarının pencereden sızmasıyla oluşan aydınlığın,  yüzlerde açacağı ‘pembe’ düşlerden kalma küçücük bir paça…

Hani ‘sabah’, yaşamda kalmanızın anlamı saydığınız bir sesin, adınızla başlayan seslenişteki ‘dünyaya değer’ dediğiniz; acının, sıkıntının, çabanın, zorluğun üzerine taşan gülümseyiş gibi…

Hani ‘sabah’, pencerede cam önüne dünemiş kumrunun, eşiyle arasında başlayan ‘sevimli’ olma çabası gibi…

Hani ‘sabah’, uzağınızdaki bir okuldan yükselen öğrencilerin anlaşılmaz, ancak çocuksu çığlıklarında saklı duran umut gibi…

Güzel şeyler de olmalı!

***

Yurttaşı bir başına bıraksalar, bir kendiyle yaşam arasında olanlardan etkilenmiş olsa, sabahı sabah gibi olsa, gecesi gece gibi, acısını da yaşasa, yaşamın sıkıntılarıyla da baş başa kalsa…

Yaşamın ‘yaşanası’ yanını alıp taşıyacak. Yaşamın ‘güzel’ yerine taşınacakların hamallığını yapacak!

Yaşamını sürdürebilmek için kendine verilen ‘ücret’ değil asıl olan, asıl olan yaşaması için gereksinimlerine yetecek mi o düşünmeli oysa.

Dünya ergileri birilerinin ‘tek’ kullanıp bir yana attığı değerler olmamalı, bir yana atılan değerlerin paylaşımıyla yaşamını sürdürebilecek olanın da yaşamını sürdürme hakkı olduğu bilinmeli…

Güzel şeyler de olmalı!

***

Düşünebiliyor musunuz?

Binlerce insan, yaşamda kalabilmek uğruna, yaşama katkı sunabilmek uğruna, sabahın ilk ışıklarını görmeden daha evlerinden ‘işlerine’ yetişmeye çalışırken, yaptıkları ‘umuda yolculuğu’n tanımını ‘o’ yaşamın içinde olamayan birinin yapması olası mı?

Evden çıkarken uyuyan çocuğunu koklayan, eşine sarılan, belki bir dürümü yolda yiyebilen birinin yaşamını…

Böyle yaşamlar çevremizde o denli çok ki…

Böyle bir yaşamın, yaşama kattığı çabanın bedeli, ‘her gücü kimse’ tarafınca ‘uygun’ bulunan ‘ücretle’ günlerle, zamanlarla yarıştırılanlar ‘ah’ bir kendilerine bırakılsa…

Güzel şeyler de olmalı!

***

Dün tüm gazetelerde vardı…

Kentimizde Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yelden’ın da girişimiyle yirmibeş hükümlünün ekilip-biçilmeye başladığı, Akkapı Mahallesi’nde bulunan yaklaşık yediyüz dönümlük ‘hazine arazisi, doksandört yılında ‘tarım cezaevi’ yapılmak üzere Adalet bakanlığı’na devredilmişti.

Alana önce yüzyirmi kişilik iki katlı prefabrik bina yapılıyor. Ardından arazi için sürme, ekme, çapalama, ilaçlama makineleri alınıyor. Ardından da Kürkçüler E Tipi Açık Cezaevinden ‘durumları’ uygun hükümlüler…

Sayın Yelden ‘hükümlülerimizin çalıştırılarak, hem topluma kazandırılmaları, hem de tarımsal anlamda meslek edinmeleri, buradan çıktıklarında iş bulabilecekleri alanda üretimler yapılmaya başlandı’ diyor…

Ülkemizde, ya da geri kalmış ülkelerdeki ‘cezaevi hükümlüsü’ anlayışının ne denli ‘çağcıl’ olmadığı vurgusudur. Hükümlüyle; parmaklıklar arkasında, hiçbir şey yapmadan, kimi olanaklardan uzak tutularak, salt gücünü-emeğini tüketim odaklı bir yaşam…

‘Hükümlüler eğitimler alıyor. Tarım uygulamalarıyla ilgili kendilerine sertifikalar veriliyor. Araziler yılda üç ürün almaya uygun. Hükümlüler vakit öldürmüyorlar, burada sigortalı olarak çalışıyorlar, ailelerine de yük olmuyorlar’ diyor, ayrıca…

Böyle güzel şeyler olmalı…

***

Şans oyunları için ‘ne’ düşünürsünüz?

Ancak işsizliğin büyüdüğü, vitrinleri her tür lüksün süslemesine karşın geçim sıkıntısının dorukta olduğu, ekonomik büyümenin çok az toplum katmanının elinde bulunduğu, büyük bir katmanın açlık sınırı altında gelir sahibi olan ülkelerde ‘şans oyunları’ gözde olmaktan uzak durmaz!

Bu yılbaşı ‘ikramiyesinin’ altmışbirmilyon lira olduğu açıklandıktan sonra da, her dönem olduğu gibi ‘neden bir kişiye, neden altmışbir kişiye bölünmez’ tartışmaları sürerken, kentimizde bir Milli Piyango satıcısı sloganını oluşturmuş.

‘Milli Piyango güldürür, sigara öldürür…’

Sigaradan da, şans oyunlarından da ne denli uzak olunması salık verilse de; bu üreticiliği seviyorum…

İşte…

Böyle güzel şeyler olmalı…

211117

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP