Politikacıların yaşanan olaylara bakarak yaptıkları ‘siyaset’, nerede yaşanırsa yaşansın yurttaşı etkiliyor!
Parti sözcülerinin salı grup toplantılarında kullandıkları ‘dil’, nasıl yurttaşın da kullandığı ‘dil’ oluyorsa, nasıl kullanılan ‘dil’ il-ilçe örgütlerine değin ‘esen’ havayı kendine benzetiyorsa; yerelde de partilerin il örgütlerinin yaptığı kimi açıklamalar mahalledeki birbirine komşu olan yurttaşların arasında esen havayı da değiştiriyor!
Böyle bir hava şimdi Adana’da yaşanıyor…
Anımsarsınız, Başkan Sözlü, İçişleri Bakanlığı’nın ikiyüzkırk milyon lira ‘talebine’ yedi aydır onay vermediğini söylemesi üzerine, AKP İl Başkanı Fikret Yeni ‘bu dördüncü kredi talebi, Sözlü aldığı paraları boşa harcıyor’ demişti.
Geçtiğimiz günlerde Başkan Yeni yaptığı açıklamalar oldu. Açıklamalardan bazı tümceler şöyle:
‘Köprünün gerekli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ilk borçlanmaya AK Parti grubu olarak evet oyu verdik. (…) Adana’nın geleceğini ipotek altına alan borçlanmadan gelen paranın nereye harcandığını bilmiyoruz. 2’nci borçlanmadan gelen para ile temel atıldı ama sonra bu temeli kendileri de bulamadı. (…)115 milyon liraya ihale edilen iş 214 milyon liraya teklif ediliyor. Arada 100 milyon lira dolayında fark var. (…) Açık ihale ile değil, teklif usulü ile 100 milyon lira farkla ihale ediyorsunuz. Sayın Sözlü’nün bunu izah etmesi lazım. Bunu kamuoyuna açıklamalı, Belediye Meclis üyelerimize açıklamalı…’
Bu açıklamalardan birgün sonra MHP İl Başkanı Sertan Duran, suçlamalara yanıt veriyor. Şöyle:
‘Sayın Yeni’yi Devlet Bahçeli Köprüsü’nün şantiye sahasını gezmeye, gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyorum. Gelsin, şantiye sahasını gezsin, kaç ayak dikilmiş tek tek saysın, öğrensin, ondan sonra konuşsun. Kendisine önerim gelmeden önce bir göz doktoruna gitsin. (…) İptal edilen ilk ihale ile ikinci ihale arasındaki yaklaşık 100 milyon liralık fark döviz artışından dolayı demir, çimento ve akaryakıta yapılan zamlar nedeniyle oluşmuştur…’
Salı toplantılarının ardından yurttaşta oluşan ‘ayrışmaya’ bir kürek harçta sizler atmak yerine; Adana için yapılacak olan çalışmalarda bir araya gelmeniz, birlikte Adana’yı canlandırmanız olanaksız mı?
İktidar partisinin il başkanın ‘temel atıldı ama sonra bu temeli kendileri de bulamadı’ sözüne ‘şantiye sahasını gezsin, kaç ayak dikilmiş tek tek saysın, öğrensin, ondan sonra önerim gelmeden önce bir göz doktoruna gitsin’ yanıtı Büyükşehir belediye başkanının partisinin il başkanından…
Merak ediyorum; Adana politikanız bu mu?
Televizyonda tartışmalar…
Televizyonların tartışma izlenceleri karşısında zaman tüketmek istemiyorum artık!
Baştakiler bir araya gelmeyi beceremeyip, her toplantıda birbirini ‘topa tutarak’ başlayıp-bitirdikleri konuşmalarını; ‘sözde’ açıklamaya çalışan, açıklamaya çalışıldıkça ‘izleyiciyi’ çıkmaza sürükleyen izlencelerden söz ediyorum.
Bizdeki gibi alan dışına atanların fırsatını bulduklarında savundukları ‘milli irade’nin ne anlama geldiğini artık bilmiyoruz örneğin!
Günümüzün ‘tek adamlık’ olgusunu eleştirenlere; Atatürk’ün yaşadığı dönem, sorunlar, dünyanın içinde bulunduğu koşul değerlendirilmeden günümüz ‘tek adamlığı’nın savunulması örneğin!
Yapılaşması kırk-elli yıl öncesine dayandığı söylenen Fettullah yapılaşmasının ‘o’ yıllardaki yöneticilerini ‘bağnazca’ masaya yatıranların; daha üç-beş yıl öncesine değin ‘hoca efendi’, ‘yollarını gözlüyoruz’, ‘hoca efendi muhterem bir kişiliktir, böyle konuşamazsın’, ‘bu ülkenin yetiştirdiği ender bir muhterem’ diyenleri aklama, suçsuz kılma, kurtarma-savunma çabaları örneğin!
***
Ülkede işsizliğin, ‘adil’ olmayan bölüşümün, açlık sınırının altında kalan yurttaş sayısının her gün biraz daha büyüdüğü unutturulmak istenircesine; ‘akıl almaz’ konulara yoğunlaşan bu ülkenin düşünenleri, bilenleri, konuşanları…
Daha dün akşamdı…
Cumhuriyeti kurmak için, arkadaşlarıyla ‘o gün’ sabahlayan Atatürk’ün ‘bugün daha iyi tartışma ortamları var, bu önceleri böyle değildi’ diyebiliyor, yılların bir gazetecisi, üç-beş yıl öncesinin cemaat övücüsü…
Bugün Atatürk daha iyi tartışılıyor, konuşuluyormuş! Geçmişte kimin Atatürkçü olduğu bilinmiyormuş’ tüm darbeciler bildirilerinde Atatürk’ü öne sürüyormuş!
Ama ‘bugün’ artık, Atatürk’ün anlaşılmaya başlandığı bir gerçekmiş!
Bir başkası, din adamlarına yapılanlardan söz ediyor! Din adamlarına büyük kötülükler yapılmıştır, diyor!
İşin en acı yanı da; karşılarında oturanlar kem-küm benzeri savunmanın dışına çıkamıyor, aradan geçen yaklaşık yüzyıllık bir sürecin değerlendirmesi yapılırken daha dikkatli olunması gerektiği, yanlış-eksik sözlerle izleyicinin yanıltılacağını söylemiyor!
***
Televizyonların tartışma izlenceleri karşısında artık içim daralıyor!
011117
YAZARLAR
6 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önce