Rant; kapitalizm gibi vahşi

ABONE OL
11 Temmuz 2017 20:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

İnşaat sektöründeki gelişmeyi ‘yaşanırlık’ diye tanımlamaya başlayınca; ilk düğmesi ‘yanlış’ iliklenmiş gömlek gibi her şey birbirine karışıyor!

Özellikle bizdeki gibi;

Ağaçlı alanlar yok edilerek,

Dere yatakları imara açılarak,

Kentsel dönüşüm adı altında rantsal bölüşüm kapıları aralanarak,

Yaşam alanlarını ‘beton duvarlara’ hapsederek,

En önemlisi…

‘Deprem dikkate alınmayarak, alüvyonlu zeminde riskli çok katlı binalar’ yapılmasına izleyici kalıyoruz.

***

Tırnak içindeki tümce, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar’ın.

Ayrıca şunları söylüyor:

‘Bir doğa olayı olan deprem; düşük standartlarda sağlıksız yapılaşma, ranta dayalı niteliksiz kentleşme, uygun arazilerin bilimsel değil rantsal tercihlerle seçilmesi gibi nedenlerle doğal yıkıma dönüşmektedir.’

Dünyanın birçok yerinde ‘yaşam alanı’ denince, ‘iş’ dışında yaşanılan yer tanımlanıyor…

Çok katlı olmayan,

Bahçesinde ‘kendi’ ektiği çiçekleri, sebzeleri, ağaçları olan yerler ‘yaşanılır’ alanlar olarak tanımlanıyor.

Yağmurda, depremde ‘en az’ yitime uğranacak biçimde imarlanmış, düzenlenmiş, korunma olanakları zor olmayan alanlar…

Onbeşinci katta, ulaşımı asansörle yapılan, renkli beton duvar arasında ‘hapsolmaya’ yaşam denmiyor…

‘Yaşanılırlık’ hele hiç!

***

Adana’da şimdi en çok konuşulan yerleşim yeri olarak ‘yeni stadyum’ bölgesi konuşuluyor…

Daha birkaç yıl önce oraların çer-çöp yuvası olduğunu bilmeyen var mı bilmiyorum…

Yine o bölgede ‘dere yataklarının’ bolca olduğunu unutan…

JMO Başkanı Mehmet Tatar ‘deprem yönünden risk taşıyan’ alanlardan söz ederken büyük olasılıkla benzer yapılaşmalardan söz ediyor.

Başta yanlış iliklenmiş düğme söz konusu olunca;

Yapılan ‘baştan’ sorunlu…

Yağmur sularının aktığı dere yataklarının doldurulması, doldurulan alanlarda jeolojik araştırmaya önem verilmeden alınan ‘binalaşma’ izni, alt yapı çalışmalarına duyarsızlık…

Sonra da ‘bir köy kalabalığını’, beşyüz metre kare alan üzerine kurulu beton katlara sığıştırma…

Rant; kapitalizm gibi hem vahşi, hem de acımasız…

 

ASKİ’nin Horzum çalışması…

 

ASKİ’nin çalışmaları sürerken, üstelik Genel müdür Hüseyin Obrukçu’nun zaman zaman sitemize ulaşan bültenlerini gördüğümde sevinmiyorum değil…

Adana ile ilçelerinin su, kanalizasyon, yağmur suyu yönlendirme çalışmaları konusunda boş durmadığı bilgisini aldığımda da seviniyorum…

Sayın Obrukçu ‘Tufanbeyli’den Karataş’a, Pozantı’dan Karaisalı’ya dek sorumluluk alanımızda her gün içme suyu, kanalizasyon, yağmur suyu döşeme çalışması yapıyoruz’ diyor.

İşin aslı Adana’da gördüm, Kozan’da gördüm…

Ancak ben bir başka yerden söz edeceğim; Horzum’dan…

Horzum, Kozan’a onbeş dakkalık uzaklıkta.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte özellikle Kozanlılar başta olmak üzere, Adana’dan, başka yerlerden de yaylacı ağırlanır Horzum’da…

Horzum’un bir dere yatağı vardır.

Dere yatağı boydan boya tüm Horzum’u dolanır, dolandığı yerlerde de yaylacıları daha ilk günlerde sivrisinekler karşılar.

Dere yatağına verilen lavabo suları, atılan çöpler, özensizce iki yanı saran otlar, ağaçlar…

Yaylacı nüfusunun yaz aylarında yirmibinin üzerine çıktığı bir bölgede ASKİ’nin ‘yayla suyunu satmaktan’ başka yapabileceği ‘işler’ olduğu kanısındayım.

ASKİ, Horzum dere yatağını iyileştirerek, bu iyileştirmeden kanalizasyon oluşturarak belediyeye ‘ek bir gelir’ kazandırabilir…

En önemlisi de, Horzum’da yaylacılık yapabilir.

Ne dersiniz?

100717

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP