‘Alanda kaç kişi var’ polemiği…

ABONE OL
13 Temmuz 2017 00:30
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Adalet yürüyüşünün bitmesiyle birlikte, hiç konuşacak konu kalmamışçasına, her iki yanın polemik severleri ‘alanda kaç kişi vardı’ tartışmasını kazımaya başladılar!

Yürüyüş yapılmadı mı; yapıldı…

Belirlenen Maltepe alanı dolmadı mı; doldu…

Kılıçdaroğlu on maddelik manifestosunu okumadı mı; okudu…

Ama yok, konuşulması gerekenler, gündemde tartışılması gerekenler, sorgulanması gerekenler, bilinmesi gerekenler ‘balçıkla’ sıvanacak ya…

‘Alanda yüz bin kişi vardı!’

‘Yok, hayır üçyüzbin kişi vardı!’

‘Hayır, olur mu, ikimilyonu aşkındı!’

Olanları anlayabiliyor musunuz?

***

Bunca yıldır köşe yazarım, okurum, tartışırım, sorgularım; bu türden yaşananlara anlam bulmakta zorlanırım…

Bu denlisini, bu denli abartılısını, bu denli delicesini, bu denli tutarsızını anımsamıyorum dersem de yeridir.

Ekranları zapteden ‘aboneliler’ her tür sözü istedikleri yoğunlukta-pişkinlikte, istedikleri ses tonlarıyla anlatırken; karşılarında bulunanların ıkına-sıkıla, kimi zaman söylemek istediklerinin bir bölümünü yutarak karşımızda olmalarını görmezden gelip sustuk mu, sormadık mı ‘tamam’!

Ne konuşacağız öyleyse?

Maltepe mitingine kaç kişi katıldı!

Sorun bitti!

***

Kızılası, bilinesi sorularım var oysa…

Bir iktidar, onbeş yıllık kesintisiz ülkenin başındaysa eğer,

Bir iktidar, onbeş yıldır istediği yasayı gece dememiş, gündüz dememiş meclisten geçirmişse eğer…

Bu iktidarın sızlanmaya, bir başkasını suçlamaya, sağa-sola saldırmaya ‘hakkı’ var mıdır; ayrıca buna hakkı olduğunu söylemek, savunmak, ekranlardan güç gösterisi yapmak dürüstçe midir?

Mitingde kaç kişi olduğunu bırakalım; ‘adalet yürüyüşü’ neden, hangi gerekçeyle yapılmıştır, haklılık payları nedir, yürüyüş nasıl son buldu?

Bunları konuşalım!

Adaletin ‘yollarda’ sağlanamayacağını söyleyenler, ‘mecliste’ vurgusunu yaparken gülmeyen olmaması gerekir!

Mecliste ‘yasaların’ nasıl geçtiğini, önergelerin nasıl savsaklanıp-önemsendiği bilinmiyor mu?

Açık oturumda anayasa ptofesörü Burhan Kuzu, tüm bunları benimsemesine karşın, ülkede ‘adaletin’ konuşulması-uzlaşılması gerektiğinini söylmesine karşın,yıllanmış iktidarın içine yerleşmişleri belirtmasine karşın; iktidarın, kendine ‘ters’ olan her şeyi ‘terörizmle, hayınlıkla, bölücülükle’ suçlamasını da haklı buluyor ya…

İşte o zaman kopuyorum…

***

Adalet yürüyüşü, kim ne dersin ülkemizde yaşayan herkesin gündemine oturdu…

Kimi ‘ne olacak şimdi’ diye soruyor.

Kimi ‘bitti mi herşey’ diye…

Kimi ‘adalet yerine gelecek mi’ diye…

Kimi ‘aramaların,içeri atlamaların, haksız yere suçlamaların, konuşturmamanın süresi doldu mu’ diye…

Kimi ‘yasa gücünde kararnamelerle işinden, özgürlüğünden uzaklaştırılmak artık olmayacak mı’ diye…

Soruyor, konuşmak istiyor, bilmek istiyor da…

Siyasetin başında bulunanlar bunları konuşturmak yerine ‘alanda kaç kişi var’ polemiğine kapılmasalar bir…

 

ASKİ yalanlamalı…

Haber şöyle:

‘Lise mezunları teknisyen kadrosunda olmaları gerekirken müdür kadrosunda oturtuluyor…’

Doğru mu?

Liyakat; sözümona ‘yeterli olma’, ‘uygunluk’, ‘layık olma’…

Elbette bu ülke yurttaşı olmanın, burada yaşamanın, ülke yazgısının içerisinde yer almanın gereği ‘herkese iş, aş, gelecek’ sunulması gerekir.

Ancak bir de için bileni, okuyanı, öğreneni vardır…

Sözümona ortalısı, liselisi, üniversitelisi…

Az bileni çok bilenle eşdiğinizde yanlış başlar!

Bilmeyeni bilenle bir tuttuğunuzda da…

ASKİ bunu bilebilmeli…

11.0717

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP