Ah şu yerel yönetimler…

ABONE OL
24 Haziran 2017 14:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Daha düne değin, yurttaşın ‘bir’ oyunu alabilmek için ‘yokuşu yol’ eyleyenlerin oyunu aldığı seçmenine yaşattıkları; büründükleri ‘ego’, alt edemedikleri ‘kibir’ görülmeden geçilmiyor!

Son yıllarda ‘özellikle’ yerel yönetimlerde tanık olunuyor…

Yerel yönetimlerim bu denli ‘kendini sevici’ örneklerini son bir-iki dönemdir bolca görüyoruz.

Sanki yaptıkları ‘belediyeciliği’ aşan bir konuymuş, ya da çok bilinmeliymiş gibi yaptıkları ‘her şeyi’ bilboartlara taşımaktan hoşnutlar…

Parti, kent ayırmıyorum…

Büyükşehir Belediyesi’nden tutun, Seyhan, Çukurova, Yüreğir, Kozan, Ceyhan…

Yaptıkları kaldırımın, açtıkları yolun, diktikleri ağacın, yedirdiklerin yemeğin, verdikleri çiçeğin koca koca bilboartları kaplayan görüntülerinden söz ediyorum…

Bu yapılanların hiçbiri bana ‘ilginç’ gelmediği için, hiçbirinin koca görüntülerle kentin çeşitli yerlerini ‘örtülemesine’ sevinmiyorum…

Adresimize, internet sitemiz yenimuhalefet.com için gelen ‘belediye bültenleri’ de yerel yönetimlerin bir başka düşündürücü yanı…

Belediyelerin ‘basın danışmanları’ vardır. Basın danışmanları, ‘belediyelerini’ öven bültenler yazmaktan başka görevleri var mıdır bilmiyorum; şişirme, ego yükleme, tek bilme, onsuz olunamayacağını yineleme, herkesten ayrıştırma…

Basın danışmanının görevi bu mudur;  kusura bakmayın bu denlisini bilmiyorum. ‘Basın danışmanı’ denince, belediye başkanını tüm gelişmelerden olduğu gibi, gidilecek bir yer ya da gelecek bir konuk hakkında bilgilendirecek oluşum diye anlıyordum…

Başka…

Onbeş yıllık iktidarın ‘seçmen kitlesine’ özgü yapılan çeşitli toplantılar, buluşmalar ard arda kendini ‘sosyal demokrat’ olarak adlandıran katmanlarca da düzenleniyor…

Oruç ayında düzenlenen onlarca ‘iftar sofraları’, tören düzenlenerek dağıtılan yardımlar…

Sözümona; birine yemek yedirdiğini, ya da verdiğini bir başkasına da gösterme eylemi…

Düzenledikleri toplantılarda, salonu dolduran kalabalığa aldırmadan, boynunu bükmüş ağlayarak sorunun anlatanı dinlemek…

Kaç kez tanık oldum buna ‘halk günü’nde bilmiyorum. Gözyaşlarını silerek, burnunu çekerek içinde bulunduğu sorunlarını anlatırken herkes susmuş oluyor. Birçoğunun başları öne eğik. Belediye Başkanı’nın da gözleri doluyor!

Sorunun çözülüp-çözülmemesinden daha çok, benzeri ‘özel’ durumlar için ‘birebir’ görüşmenin önünü açmalı Sosyal Demokrat Belediye… Her toplantıda ‘yeni’ bir dramın yaşanmasından yarar bulmaya odaklanmamalı…

‘Ego’ ile, ‘kibir’ ile yurttaşı anlamamanın ‘bedelini’ ödemeye şurada ne kaldı ki?

Belki yarın…

O gün bil ki yarından da yakın…

 

 

Mezara çeşme yaptırmak da sorun…

 

Yeni öğrendim…

Bilirsiniz, mezarlarda belli aralıklarla yapılmış çeşmeler vardır; kimisi eskimiş, sağı-solu dökülmüş.

Yakınlarının mezarlarını ‘ziyaret’ için gelenler, bu çeşmelerden doldurdukları suyu, yakınlarının toprağı üzerindeki çiçeklere dökerler; suyun verdiği serinlikle serinlerler…

Kimi zaman suyu dışarıdan getirenler bile olur…

Geçenlerde, babam ile annemin mezarı yakınında çeşme olmadığından dolayı ‘uygun’ bir yere çeşme yaptırmayı düşündük.

Mezar yetkilisinin ASKİ’den öğrenebileceğimizi söylemesini bile garipsedim nedense; mezardan bir şey alıp götürmeyecektik, bir eksikliğini giderecektik… Orada çözüm üretilebilmeliydi..

Birkaç gün sonra bir ASKİ yetkili ile görüşmemizde; çeşmeye izin verebilmeleri için su abonesi olunması gerektiğini söyledi.

Evet, çeşmeyi yaptıracaksınız, ancak çeşmenin suyu için de abone olacaksınız!

Herkesin, her şeyi geride bırakarak gideceği ‘oranın’, belediyece çözülmeyen sorununu yurttaşın üstlenmesi de engelleniyor açıkçası…

Böyle bir durumdan Sayın Sözlü’nün bilgisi var mı bilmiyorum…

Varsa da ‘böyle’ bir uygulama neden gerekli görülebildi anlamak isterim!

Anlatan olursa elbette…

210617

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP