Gündemdeki ‘konuların’ tartışıldığı gerek gazete köşelerinde, gerekse televizyonlarda yazanlar-konuşanlar ‘özellikle mi seçiliyor’, diye düşünmeye başladım.
İzleyicilerin gözünden kaçmamıştır kanımca…
Her ‘ne’ konu olursa olsun, ‘her şey’ cumhurbaşkanı Erdoğan’a dayandırılıyor!
Her ne konuşulursa;
Ekonomi,
Politika,
Dış ilişkiler,
Patlayan bomba,
Yeni anayasa,
Köprü, yol, kanal, tünel, Rusya, ABD, Suriye, Irak, İran, dolar, lira, Atatürk, tecavüz, din, iman…
Korkunç değil mi bu?
***
‘Olay’ ne olursa- olsun, ‘bir kişi’ üzerine odaklanmanın ‘o kişiye’ de haksızlık olabileceğini düşünmemek…
Toplumun ‘ruh sağlığı’ bozulmak için uğraş veriliyor sanki!
İşsizlik konuşuluyor,
Açlık konuşuluyor,
Rusya konuşuluyor,
Eğitim konuşuluyor,
Sığınmacılar konuşuluyor,
‘Özellikle seçilmiş’ olanlar konuyu cumhurbaşkanı Erdoğan’a dayandırılıyor!
Yapmayın; hükümet, konuyla ilgili bakanlık ne iş yapıyor?
***
Mecliste tartışmalar arasında ‘yeni anayasa’ oturumları yapılıyor…
Komisyondaki üyelerin büyük çoğunluğu cumhurbaşkanı Erdoğan’ı anmadan yapamıyor!
Anayasanın ‘yeni maddelerini’ oluştururken; cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘hoş gelebilecek’ biçimde olması, ona fırsatlar tanıması, suçlanamaması, korunması, dediğinin olması, istemediğinin olmaması, tek güç olması, yasa yapıcı olması…
Her şey olması!
Bu da korkunç bir durum!
Sevelim- sevmeyelim cumhurbaşkanı Erdoğan’a da haksızlık!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da zor günlere götürecek bir olgu!
***
Gazetelerin köşelerinde, üniversitelerin kürsülerinde nasıl var oldukları bile tartışılması gerekenlerin; salt iktidar ‘ağzı ile’ konuşmaları nedeniyle tartışma izlencelerinde ağırlanmaları, gündemdeki konuları değerlendirmeleri, ‘iktidardan’ aldıkları güçle çok sesli olduklarını görmeyen var mı?
Konu ne olursa olsun!
Anımsar mısınız, bu yazarlar, bu akademisyenler ‘hoca efendiye hürmetlerimizi sunuyoruz, yollarını bekliyoruz’ denildiği günlerde Fettullah Gülen’i eleştirenlerin üzerine yürüyorlardı!
Kamer Genç’in ‘bir gün sizin de başınıza bela olacak’ dediği için meclise girememekle cezalandırılmasının ne denli doğru olduğunu söylemişlerdi!
Daha yakına gelelim;
Geçen yıl Rusya uçağının düşürülmesinin ardından ‘kararı ben verdim’, ‘yine gelse yine vururdum’ benzeri açıklamaları değerlendiren köşe yazılarını açıp okumalı… Akademisyenlerin, Rusların sınırı nasıl ‘ihlal’ ettiklerini, ‘ihlalin’ sonucunun böyle olmasının doğruluğunu savunanları…
Bir başka;
Geçen günlerde ‘zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için bir oraya girdik’ tümcesinin söylendiği gün yapılan konuşmalarla, Rusya’dan gelen ‘Erdoğan’ın açıklaması ciddi bir bölgesel kriz başlatabilir, Ankara ile Moskova’nın ilişkilerini zorlaştırabilir’ açıklamasından sonra yapılanları yan yana koyun isterseniz…
Düşünmek, algılamak, yorumlamak için gelecek ‘iletiyi’ beklemek…
***
Bunlar ‘hoş’ gelişmeler değil!
Kralın ‘çıplaklığının’, krala söylenmesini ‘doğru’ bulmayanlar, ‘kralın’ en büyük düşmanlarıdır!
Kral her şeyi bilmek zorunda değil; olanaklı da değil.
Bunu yeri geldikçe ‘uyaracak’ olanlar en yakınlarıdır; her söylediğini ‘kayıtsız’ benimseyenler, yineleyenler değil!
Gündemi değerlendirenler ‘özellikle’ değil, ‘özenle’ seçilmeli ki hem yönetenler, hem de yurttaş ‘olanların’ ne anlama geldiğini anlayabilsin.
Ülkemizin bugün geldiği ‘noktanın’ sorumluları arasında, ‘özellikle seçilen’ gazeteciler ile akademisyenleri de saymak yanlış olmaz kanımca!
Bunu anlamak için bugünden gerisine bakmak yetecektir; bakılması başarılırsa…
251216
YAZARLAR
5 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önce