15 Eylül 2024 Pazar
Bugünlerimizi acaba kimlere borçluyuz?…
Elbette ki dünün 68 kuşağına; sağcı ya da solcu ayrımı yapmaksızın, her iki oluşumdan olanlara…
Daha açık bir anlatımla o günlerin Leninciler’ine, Maocular’ına ve daha sonrasında Che Gueveracı ve de Fidelci solcularına…
Elbette ki bir de Ülkücü, Milliyetçi, Turancı olarak tanımlanan sağcılarına ki daha sonraları Milliyetçi Muhafazakarlar da katıldı aralarına…
Ki o solcular; yüksek sesle “go home Amerika” dediler, ellerinde Marx’ın “Das Kapital” varken, ama bir kez olsun ellerine NUTUK alıp da asla “Ne Mutlu Türküm Diyene” söylemini dudaklarından dökmediler. Üstelik 1 Eylül’de Açık Hava Tiyatrosu’nda Barış Günleri düzenlerken “Yurtta Barış, Dünyada Barış” da demediler, düzenledikleri hiç bir etkinlikte ATATÜRK’ü anmadılar.
Ki o sağcılar da onlardan pek başka değillerdi. Onlar Ülkücüydüler, Milliyetçiydiler, Türkçüydüler, Ergenekoncuydular, Turancıydılar ama 12 Eylül 1980 sonrasında, ölümünden az öncesinde Alpaslan Türkeş “En Büyük Başbuğ ATATÜRK” diyene kadar da ATATÜRKÇÜYÜZ demediler. Atatürk İlke ve Devrimleri’den, Misak-ı Milli Sınırları’ndan ve O’nun “Bağımszlık benim karakterimdir” içerikli düşüncelerinden de hiç söz etmediler.
Ve 12 Eylül 1980 sonrasında, Turgut Özal “genel vali olarak atanıp” toplumun karşısında iki elini havada birleştirince koşa, koşa yanına gittiler. Liberal oldular, İkinci Cumhuriyetçi Aydın oldular, Hoca Efendileri’ni kendilerine yakın bildiler ama yine asla ATATÜRKÇÜ olmadılar.
Anımsanacağı gibi 12 Eylül 1980 öncesinde, solcular yollara düştükçe; Babamız Demirel “yollar yürümekle aşınmaz” derken, 103 yaşında aramızdan ayrılıncaya dek Celal Bayar da “Bu kış ülkeye komünizm gelecek” dedi, “büyüklerimiz bizden daha iyi bilir” diyerek düşünce tembeli olmuş halkımızı “komünizm öcüsü” ile korkutmayı kendine görev bildi.
Kuşkusuz bu ülkeye hiç bir zaman komünizm gelmedi, üstelik o “öcü” Moskova’da bile kalmadı. Bununla birlikte Amerika asla “go home” eylemini gerçekleştirmedi.
Son aşamada, bugünlere baktığımızda ülke; Rus Ayısı ile Amerikan Bozayısı arasında pinpon topuna döndü/dönüştürüldü.
Yaşanan güncel olaylar bağlamında bir o tarafa, bir bu tarafa düştü/düşürüldü.
Ve…
Dün Atamız’ı anmayan, O’nun kurduğu ülkeyi beğenmeyip, “ithal değerlerle” başka düşler kuran solcularla, yine O’nun kurduğu Devlet’e saygı göstermeyip, kafalarındaki Turan ülkesine otağ kuran sağcılar…
Bugün sanki onlara bir sihirli değnek dokunmuş gibi ansızın ATATÜRKÇÜ oldular.
Ama çok geç kaldılar!
Çünkü sizler aranızda 180 derecelik bir ters açı olduğu varsayımıyla birbirinizi kırarken… Birileri de hiç boş durmadı; o hep görmezden geldiğiniz Kemal ATATÜRK’ün kurduğu DEVLET’i ele geçirdi. Ekonomideki “gizli el” gibi, toplumsal yapıda da görünmeyen bir “gizli el” savunduğunuz dünya görüşleriniz nedeniyle sizler birbirinizi yok ederken, hiç boş durmadı kendine göre düzenlemelerini yaptı.
Sizin çatışmalarınıza izin verdi, bu çatışmalar toplumu gerdi, toplum gerilince “beşibiryerdeler” geldi. Beşibiryerdeler de iktidarı “Sam Amca’nın atadığı genel vali tadındaki” Özal’a teslim etti. Özal döneminde başlayan petro-dolar akışıyla, halkımız; yalnızca Amerikan değil, Arap bakışıyla da tanışmaya başladı.
Kuşkusuz maymun gözünü açtı ama çok geç açtı. Dünün sağcıları da, solcuları da ATATÜRK’ü yeniden tanımağa, “emperyalistlere başkaldıran ilk önder” olduğunu anlamaya başladı. Ama anlamakta çok geç kaldı. Çünkü “atı alanlar Üsküdar”ı geçtiklerini” açıklamışlardı bile…
Ne yazık ki sağcılar ve solcular; Atatürk İlke Ve Devrimleri’nden uzak, evde bulgur varken, tarlada pirinç arayanlar gibi, gezerken başka öncülerin, önderlerin peşinde… Birileri ulusa da, ülkeye de kurdu tuzak…
Ve sizler ATATÜRKÇÜ olmak için geç, hem de çok geç kaldınız.
Ve de bilmelisiniz ki…
Bugün içinde bulunduğumuz; demokrasi, hak, hukuk, adalet, ulusal güvenlik ve uluslararası saygınlık yoksunluğu içerikli koşulları sizlere borçluyuz, evet sizlere… Ki sizler; ATATÜRKÇÜLÜK ülküsüne, ilkesine ulaşmaya geç kalmış 12 Eylül 1980 öncesinin değerli sağcıları ve solcuları… Bugünleri sizlere borçluyuz!…
Şöyle bir dünü anımsayınız, bölüşemediğimiz neydi diye sorgulayınız. Biliyorum boşa geçen yıllarınız için sizler de yanacaksınız.
Didim, 15 Ocak 2019