Ömer Alpdogan

Ömer Alpdogan

22 Kasım 2024 Cuma

Taşı önce günahsızlar atsın…

Taşı önce günahsızlar atsın…
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Geçen hafta Cumhur İttifakı’nin iki il başkanı düzenledikleri ortak basın toplantısında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a seçim çalışmaları kapsamında bazı suçlamalar yönelttiler.

Karalar’ın halk kart dağıtımı, muhtarlara baskı, iş vaadi gibi eylemlerle 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Kemal Kılıçdaroğlu’na oy toplamak istediği savundular.

Para ve iş vaadiyle siyasi rüşvet vermekle suçladılar..

Suçlamalar bakınca, aslında, tüm partilerden belediye başkanlarının benzer tavır sergilediklerini görüyoruz.

Cumhur İttifakı’na mensup belediyelerde benzer vaatlerle Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’a oy istemiyorlar mı?

Belediyelerin olanakları seçim süresince sonuna kadar açılıyor…

Sadece belediyeler mi?

Bakanlıkların, devlet kurumlarının seçim döneminde tüm olanakları ile sahaya indiklerini hepimiz gördük…

Yani, Cumhur İttifakının bileşeni iki partinin il başkanının Karalar’a yönelttikleri çalışmaların benzerlerinin hem Cumhur İttifakı belediyelerinin, hem devlet kurumlarının gerçekleştirdiklerine tanık oluyoruz. Belediye başkanları ve bakanlar kamu olanaklarıyla gerçekleştirdikleri çalışmalarla toplumu etkileyerek bir cumhurbaşkanı adayına oy istiyorlar.

Tüm bu çalışmaları da, televizyon ekranlarından, sosyal medyadan, gazete sütunlarından 85 milyon izledi.

Kişisel olarak, etik bulmasam da, her seçim döneminde devlet ve belediye, kısacası kamu kaynaklarının oy devşirmek için kullanılmasını normal olarak değerlendiriyorum.

Karalar’a yapılan suçlama üzerinden bakınca, Karalar’ın ve hangi partiye mensup olursa olsun belediye başkanlarının, bakanların seçim dönemlerinde partileri ya da içinde yer aldıkları ittifaklar için oy istemeleri gayet normal hareketlerdir. Aksine davranması anormal bir davranış olurdu. Seçim döneminde belediye başkanlarının, bakanların, milletvekillerinin partilerine oy kazandıracak çalışmalardan uzak kalmaları siyasetin doğasına aykırı olurdu.

Doğrusu ben, seçim döneminde partisine oy devşirmek için çalışmayan belediye başkanını yadırgardım.

Eminim ki, Karalar’ı suçlayan il başkanları da örneğin Yüreğir veya Sarıçam belediye başkanlarının seçimde çalışmamalarını yadırgar, hatta suçlamalar yöneltirlerdi.

Seçim sürecinde tüm belediyelerde işe almalarının hızlandığını, kamu kurumlarının kadro açma yarışına girdiklerinin görmekteyiz.

O nedenle, birilerinin yapmayı kendinde hak gördükleri eylemleri bir başkası için suç olarak görmek mümkün değildir.

Eğer illa birileri yaptıkları çalışmalar nedeniyle suçlanacak, hedef tahtasına oturtulacaksa, suçlayanların önce iğneyi kendilerine batırmaları, sonra karşısındakilere çuvaldız batırmaya kalkmaları gerekir diye düşünüyorum.

İncil’de geçen bir kıssaya göre, Hıristiyanların Peygamberi İsa zamanında, zina ile suçlanan kadına taş atmak için can atan topluluğa İsa, “ilk taşı günahsız olan atsın” der. Kimse taş atamaz..

Bu kıssa günümüzde siyasetçiler için çok geçerli bir kıssadır.

Eğer siyasetçi, kendisi ve içinde bulunduğu parti günahsız ise, kamu kaynaklarını seçim için kullanmamışsa,  rakip partileri ve siyasetçilere ilk taşı atsın.

Yok eğer, “aynı suçları” kendileri de işliyorsa, taş atmak yerine sessiz kalsınlar!