22 Kasım 2024 Cuma
ADANALI PUDUHEPA YALANI
Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın Adanalı olduğu konusu bazı mühürler ve çivi yazısı metinler üzerindeki tanımlara dayandırılmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Puduhepa’ya ait mühür baskısında, “Kizzuwatna ülkesinin kızı, Hatti ülkesinin kraliçesi Puduhepa’nın mührü” yazısı..
KUB XV 16 1 1 nolu metinde, “DUMU.MUNUS UruKum-ma-an-ni ‘Kummani kentinin kızı’”
Başka metinlerde yer alan ,” Lawazantiya rahibi Bentipşarri’nin kızı”, “Rahibin kızı”, “Lawazantiya şehri İştar’ının hizmetkârı (=rahibesi)” yazıları.
Bugünkü Kayseri sınırları içindeki Develi ile Hanyeri arasında yer alan Fraktin Kaya Kabartması üzerinde bulunan “Puduhepa, büyük kraliçe, Kizzuwatna ülkesinin kızı, tanrılar tarafından sevilen” ifadesi.
Mısır kaynaklarında da, Kadeş Barış Antlaşmasını içeren gümüş tabletin arka yüzünde Puduhepa’yı gösteren kadın figürü yer almakta ve figür “Puduhepa Hatti’nin Prensesi, Kizzuwatna Ülkesi’nin kızı” sözleriyle çerçevelenmiştir.
İşte, Girginer, bu mühür baskıları ve kabartmalar üzerindeki yer alan “Kizzuwatna ülkesinin kızı”, “Lawazantiya rahibi Bentipşarri’nin kızı” ve “Lawazantiya şehri İştar’ın hizmetkârı (rahibesi) ifadelerine dayanarak, Puduhepa’yı Adanalı olarak ilan ediyor. Bazıları da tamamen uydurma bu tanımlamayı gerçek olarak kabulleniyor, Puduhepa adına ödüller veriyorlar. Bazı gazeteciler, bilimsel gerçeklere bakmadan uydurma açıklamalara dayanarak Adanalı Puduhepa’nın ayak izinin Tatarlı Höyüğünde arandığını haberleştirip kamuoyunu gazetecilik deyimiyle asparagas asılsız bilgiye muhatap ediyorlar.
Hititler konusunda yıllardır çalışan bilim insanlarının Lawazantiya kentinin Girginer’in iddia ettiği ve her fırsatta kazı raporları sonuç bölümlerine sıkıştırdığı “Lawazantiya kentinini burada olduğu görüşümüz devam ediyor” şeklindeki görüşünü çöpe atan çalışmalarına göre Lawazantiya kenti Girginer’in iddia ettiği gibi ne Tatarlı da, ne Sirkeli de, ne de Adana ovasındaki başka bir höyükte. Asur ve Hitit belgelerinin işaret ettiği gibi Elbistan ovasında veya İslahiye ovasındaki büyük höyüklerinini birinde.
Girginer’in savunduğu gibi Lawazantiya Tatarlı Höyük olsaydı, höyükte yüzlerce çöp çukuru bulan Girginer’in höyüğün Lawazantiya olduğunu kanıtlayan saray ve tapınakları, tapınakta yer alan tanrı ve tanrıça heykellerini, dinsel içerikli bayramlar ve ritüelleri ile ilgili yazıların yer aldığı tablet ve kabartmaları ve de kraliçe olduktan sonra bile Kizzuwatna ve Lawazantiya’ya ayrı bir önem veren Kraliçe Puduhepa’nın mührünü çoktan bulmuş olması gerekirdi. Ancak bunlar yerine, çok sayıda Hellenistik dönem kalıntıları ile onların yanında devede kulak kalacak sayıda Orta ve Geç Tunç Çağı yapıtları bulabildi. Halbuki, Ahmet Ünal’ın kesinlikle Lawazantiya olamaz dediği Sirkeli de bile Tatarlı’dan çok Hitit yapıtları gün yüzüne çıkarılmıştır.
Bliyoruz ki, Puduhepa, bir zamanlar rahibe olarak görev yaptığı Lawazantiya ve Kizzuwatna’da Hurri dini ve kültürüyle ilgili ne kadar tablet varsa, hepsini başkâtip Walwaziti aracılığıyla kopya ettirmiş ve Hattuşa’da özel bir “Kizzuwatna Arşivi/Kütüphanesi” kurmuştur. Bu gerçeği Girginer’in de bildiğini, Prof. Dr. Ahmet Ünal ile birlikte yazdıkları ve 2007 yılında yayımladıkları “Kilikya-Çukurova, İlk Çağlardan Osmanlılar Dönemine Kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji. Kizzuvatnalı Kraliçe Puduhepa ve Yerleşme Alanları Rehberi Ekleriyle Birlikte” adlı kitabın 332’inci sayfasından anlıyoruz. Girginer’e kendi kitabıyla birlikte KBo 15.52 Ay. IV 39-45 numaralı Hitit belgesini de hatırlatalım.
Sen, Puduhepa’nın Lawazantiya’daki dinsel belgeleri kopyalattığını bil ama 14 yıldır ne Puduhepa’nın kopyalattığı tabletlere ulaşabil, ne de Puduhepa’nın Lawazantiya’nın aşk tantıçası İştar’a hizmetkârlık yaptığı tapınağı bulabil! Sonra’da Adanalı Puduhepa diye ortalığı ayağa kaldır! İnanılacak gibi değil..
Girginer’in 14 yıldır Puduhepa’nın Adanalı olduğunu kanıtlayacak belgelere ulaşamaması, Prof. Dr. Ünal’ın haklı olduğunu, Girginer’in hiçbir bilgiye dayanmaksızın Tatarlı Höyüğünü Lawazantiya kentiyle eşitlemeye çalıştığını kanıtlıyor. Tatarlı höyüğündeki kazılar bilimsel olmaktan uzaklaşmış, bir egoyu tatmine yönelmiştir. Eğer öyle olmasaydı, Girginer, kazı sonuç raporlarına “Lawazantiya’nın Tatarlı Höyükte olduğu görüşümüz devam ediyor” demek yerine kanıtları ortaya koyar, sadece görüşümüz böyle diyerek, “çok sayıda hititolog ve arkeolog yanıldı. Burası Lawazantiya. İşte de kanıtları” derdi. Ama diyemiyor.. Girginer’in Müzeler Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği kazı sonuç toplantılarında sunduğu raporlarda bulgular yerine kişisel görüşünü dile getirmesi, 14 yıldır süren kazıda bir arpa boyu yol alınmadığını net biçimde gösteriyor.
Sözün özü, Adana ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, Elbistanlı ya da İslahiyeli Puduhepa, Adanalılara “Adanalı Puduhepa” diye yutturulmaya çalışılıyor. Tıpkı, yakın zamanlarda Atatürk’ün Adana Kız Lisesi’ni ziyaretinde ayakta ders dinlerken çekilen fotoğrafta yanındaki kız öğrencinin falanca kişi diye Adanalılara lanse edildiği gibi bir durumla karşı karşıyayız. O hanımefendiye o fotoğrafın tanıtımı için düzenlenen toplantıda, fotoğrafı sorduğumuzda, Atatürk’ün sınıfa geldiğini ve böyle bir fotoğraf çekildiğinin anımsamadığını itiraf etmişti. Toplantıyı düzenleyen tarih öğretmeninin fotoğraftaki kız sensin dediğinin ondan sonra kendisine benzettiğini söylemişti. Atatürk’ün yanındaki kız yalanı da hanımefendi ölene kadar devam etmiş, her ulusal günde medya tarafından ısıtılıp ısıtılıp Adanalıların önüne konmuştu.
Girginer’in 14 yıldır sürdürdüğü, bundan sonra da “artık dur Lawazantiya’yı Hitit ve Asur kaynaklarının işaret ettiği yerlere arayacağız” diyen bir otorite çıkmaz ise emekli olana kadar devam ettireceği anlaşılan Tatarlı Höyük kazıları, Adana’da son yıllarda medyanın da yardımıyla moda olan “Cezmi Tarihçiliği”nin maalesef arkeolojiye ve arkeolojik kazılara da sirayet ettiğini gösteriyor. Cezmi Tarihçiliğinin sanal tarihi olaylar ve sanal tarihsel kahramanlarından sonra anlaşılan şimdi de “Cezmi Arkeoloji” vasıtasıyla sanal Adanalı kraliçeler sanal Adana kentleriyle ilgili asparagas haberleri okumaya devam edeceğiz.
Nasıl, Atatürk’le birlikte ders dinleyen kızla “Cezmi Tarihçiliği” başlamışsa, 2007’den beri Adanaılı Puduhepa’nın ayak izinin ve yaşadığı Lawazantiya kentinini Tatarlı Höyük olduğunu hiçbir bilgiye dayanmadan yayan Tatarlı kazıları ile “Cezmi Arkeolojisi” başlamış bulunmaktadır.
Ne diyelim, Fırtına Tanrısı Teşup ve sevgili eşi Aşk Tanrıçası İştar’ın laneti ve öfkesi, kentlerinin yerini değiştirmeye çalışanların üzerine olsun. Teşup ve İştar kentlerine binlerce yıl sonra yeniden sahip çıkarlarken, kutsal kentin yerini değiştirmeye çalışanlar dertlerine derman aramak için Lawazantiya’nın gerçek yerini aramak için yollara düşerler..
Bir sözümüzde Adana Büyükşehir Belediyesi ile Ceyhan Belediyesi, Rotary Kulüp ve Ticaret Odası benzeri kurumlara. 14 yıldır aktardığınız milyonlarca liralık parasal kaynak, “Adanalı Puduhepa” yalanını gerçeğe dönüştürebilecek hiçbir buluntuya ulaşılamayan, bol bol çöp çukuru bulunan çalışmada heba olup gitti. Hiç olmazsa, bundan sonra, Tatarlı Höyüğe yapacağınız veya yapmayı planladığınız parasal yardımları bir kez daha gözden geçirin. Milyonlarca lirayı kişisel görüşleri uğruna harcamak yerine, Adana tarihine gerçekten katkı sağlayacak Anvarza, Tepebağ Höyüğü, yabancı bilim insanları liderliğinde sürdürülen ve çok ciddi buluntulara ulaşılan Sirkeli Höyüğü ve bundan sonra kazılması planlanan Adana ovasındaki diğer höyüklerin kazı programlarına aktarın. İnanın Adana ve tarihine çok daha büyük hizmet etmiş olursunuz.
Puduhepa ödüllerini alan ve bunu da medyaya gururla servis edenlere de tavsiyemiz, Puduhepa’nın kim ve nereli olduğunu iyice bir araştırın. Adanalı Puduhepa’nın mı yoksa Elbistanlı Puduhepa’nın mı ödülünü aldığınızı inceleyin. Sonra Adanalı Puduhepa’nın ödülüne layık görüldük diye sevinebilirseniz sevinin.
Bize gelince, 14 yıldır Adanalı Puduhepa iddiasını ve Lawazantiya’nın Tatarlı Höyükte olduğu iddialarının somutlaştıracak buluntuların ortaya çıkmasını acaba bilim insanlarının hepsi yanıldı bir tek Girginer mi gerçeği buldu diye bekledik. Bundan sonra da Tatarlı Höyük kazılarının dikkatli bir şekilde takip etmeye devam edeceğiz. Ancak bu kez 14 yıl beklemeyecek, medyaya servis edilen Adanalı Puduhepa gibi asparagas haberlerin gerçeğini Hitit uzmanlarının ve arkeologların çalışmalarıyla kamuoyuna aktaracağız.
Tabii, Tatarlı Höyük kazısı yanısıra, bu kazılara dayanılarak yapılan yayınları da mercek altına almak, kitap ve makaleler karşılaştırıp “intihale mı yoksa gerçekten alan araştırmasında elde edilen bilgileri mi yansıttığını araştırmak da bizi bekleyen acil yeni ödev olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.
Yalanlara hep birlikte dur diyeceğiz!
KAYNAKÇA:
Arş. Gör. Mehmet Cevher, “Hitit Ülke Savunmasında Tampon Bölgeler”, International Social Sciences Studies Journal, Cilt 5 Sayı 34, 2019
Derya Alemdar, “Kizzuwatna Memleketi ile Hitit Devleti Arasında Yapılan Antlaşmalar, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağları ve Kültürleri Bölümü (Hititoloji) Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006
Diana Vanes Diaz Martinez, Hitit Dini, Tapınakları ve Kadın Görevlileri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Mart 2017, Ankara
Doç. Dr. İlyas Gökhan, Başlangıçtan Kurtuluş Harbine Kadar Maraş Tarihi, Ukde Kitaplığu 99, Kasım 2011, Kahramanmaraş
Doç. Dr. K. Serdar Girginer, “Tatarlı Höyük’ten Geç Hitit Çağına Ait Bir ‘Sürme Kutusu’”, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisi Araitırma Merkezi Yayınları, OLBA XXIX Ayrıbasım, Mersin 2021, s. 109-136
Esma Reyhan, “Hitit Arşivlerinde Kizzuwatna Kökenli ‘Tanrıları Çağırma Ritüelleri’”, TAD Cilt 35 Sayı 60, 2016, s.1-38
Fevziye Eker, “Kahramanmaraş’ın Tarihi Coğrafyasına Bir Bakkıi”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 10 Sayı 2 Yıl 2013, s. 25-38
Murat Aydın, Hitit Devleti’nde Kizzuvatna’nın Yeri ve Önemi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2014,Savaş Özkan Savaş, “Kizzuuatnalı Büyük Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın Evlilk Anıtı ve Ölüm Anıtı”, Institut Français d’Etudes Anatoliennes- Georges Dumezil (Varia Anatolica 13) 2001, s. 95-114
Özlem Uysal, “Çivi Yazılı Belgeler Işığında Hitit Dualarına Bir Bakış”, gorgondergisi.com, e-dergi 11. Sayı, s.1-26
Prof. Dr. Ahmet Ünal, “Adana’da Kizzuwatna Krallığı/ Taş Devrinden Hitit Devleti’nin Yıkılışına Kadar Adana ve Çukurova Tarih”, Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprübaşı, Haz. Doç.Dr. Erman Artun- M.Sabri Koz, YKY Yayınları, İstanbul 2000
Prof. Dr. Ahmet Ünal, “Eski Çağlarda Çukurova’nın Tarihi Coğrafyası ve Kizzuwatna (Adana) Krallığı’nın Siyasi Tarihi”, ÇÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Arkeoloji Özel Sayısı, Cilt 15 Sayı 3, 2006, s. 15-44
Prof. Dr. Ahmet Ünal, Paylaşılamayan Kraliçe Puduhepa ve Memleketi Kayıp Kent Lawazantiya, Her Yönüyle Osmaniye Stratejik Kalkınmada Kent Değerleri Sempozyumu Bildiriler Kitabi. Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Yayını, Osmaniye 2016
Prof. Dr. Rukiye Akdoğan, “UruLa(hu)wazantiya ‘La(hu)wazantiya Şehri’”, IX. Uluslararası Hitit Kongresi Bildirileri, Haz. Aygül Süel, Cilt 1 Çorum 2019 s. 1-48
Sidney Smith, “Kizzuwatna ve Hiti Coğrafyası Sorunu. Albrecht Goetze’nin Fotoprafı (Yale Oriental Series, Researches, XXII) New Haven, 1940”, Cambridge Üniversitesi Kraliyet Asya Topluluğu Dergisi, Cilt 74 Sayı 1, s.61-66
Şeyma Yıldırım, Eskiçağ’da Anadolu’nun Savaş Kapıları, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Denizli, Haziran 2006
Tolga Pehlivanoğlu, M.Ö. İkinci Binyılda Kizzuwatna’nın Tarihi ve Tarihi Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bıiımler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017
Tolga Pehlivanoğlu, “La(hu(wazantiya: Ticari ve Dini Bir Merkezin Tarihçesi ve K,Lokaziasyonu”, Archivum Anatolicum (ArAn), Cilt 13 Sayı 2, 2019, s. 145-172
Turgut Yiğit, “Eski Anadolu Kentlerinden Luhuzatia/Lawazantiya’nın Tarihi ve Lokalizasyonu Üzerine”, Türk Tarih Kurumu Belleten Dergisi, Cilt LXI Sayı 230, Nisan 1997, Ankara
Tülin Cengiz, Hitit Çağında Anadolu’da Anaerkil İzler, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih (Eskiçağ Tarihi) Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2014, Ankara