22 Kasım 2024 Cuma
Oktay EROL
Yerel yönetimlerin, kentte yaşayanların önerilerini/ isteklerini/ projelerini dinleyerek görevlerini sürdürmesi, “yönetime katılım” olarak da adlandırılabilir. Böyle bir tutuma “genelde” tanık olmak zordur! Yerel yöneticiler “halkın istemlerini” gerçekleştirmekten daha çok, yolları/ kaldırımları/ parklardaki peyzajı “sök/ yap” yöntemiyle yenilemeyi yeğlerler! Patlamış/ bozulmuş yolların, kırılmış kaldırım taşlarının “yenilenme” zorunluluğundan söz etmiyorum!
Yolu biraz daraltmak/ kaldırımı genişletmek, ya da tam tersi yolu genişletip kaldırımı daraltmak neden gerekir, neden zamanında yapılırken bunun “çalışması” yapılmaz, neden “bir sonraki” gelenler “önce” yapılanın altını üstüne çevirir, neden “yapılmaması” gereken harcamalar yapılır? Bunların tamamı “halkın yönetime katılım” sağlamasıyla büsbütün ortadan kalkmayacak olsa da “azalmasını” sağlayacak, kentin daha yaşanılır olmasına katkı yapacaktır.
***
Önce Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar başlattı böyle bir katılım olgunu, “kentin yarınını kendin belirle” derken, amacı “Adana’nın geleceğini birlikte şekillendiriyoruz. Daha varsıl, daha erinçli, daha yaşanılır bir Adana için önerilerinizi bekliyoruz. Haydi, sen de katıl, düşüncelerinle yarının Adanasına yön ver” sözleriyle belirledi.
Başkan Karalar’a, Çukurova Belediye Başkanı Emrah Kozay’da katıldı. Çukurovalılara “Nasıl bir Çukurova hayal ediyorsunuz” diye sordu. Kozay, Çukurovalılara nasıl bir kentte yaşamalarını sorarken “Katılımcı ve demokratik bir Çukurova için kurumumuza ve kentimize yönelik sizlerin görüş, beklenti ve önerilerinizi bekliyoruz Değerlendirmeleriniz ve önerileriniz, hazırlanma aşamasındaki Çukurova Belediyesi 2025-2029 Stratejik Planına önemli katkılar sağlayacaktır. Çukurova’mızı daha aydınlık bir geleceğe hep birlikte taşıyacağız. Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederiz” dedi.
***
Açık, yalın olmaktan yanayım! CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “iktidarla” görüşmesine birçokları “tepkiler” göstermiş olsa da, yaşları yirmibeş/ otuz olanların “tanık olmadıkları” uzlaşı ortamını, “iktidar/ muhalefet” buluşmasını “yerinde/ zorunluluk” bilenlerdenim! Seçilen iktidar” vekilleri de, “muhalefet” vekilleri de “dedi-kodu” açıklamaları yapmaları yerine, yan yana gelerek içlerinden geldiği gibi konuşmalarını istiyorum! Konuşacaklar ki, sorunlar için “ne” yapmak istediklerini bilelim!
Şu ana dek onlarca “yaşamsal” soru/ araştırma önergesi hazırlayan “muhalefetin”, hiçbir önerisine “iktidara” yakın vekillerin “onay” vermemesini öğrenmek istiyorum örneğin… 15 Temmuz için, asgari ücret için, ürün taban fiyatları için, bazı toplumsal olayların “araştırılması” için verilen önerilerin, “neden” ret edildiğini bilmek istiyorum… Bu da yalnız, ama yalnız siyasetçilerin bir araya gelmeleriyle olur! Birbirlerine “küs” gibi davranan, bir araya gelmekten kaçınan siyasetçilerle değil!
***
Gerek Anakent belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın, gerekse Çukurova belediye Başkanı Emrah Kozay’ın başlattıkları “katılımcılık” anlayışı da, açıklık/ saydamlıktır! Adanalı Karalar’a, Çukurovalı Kozay’a “nasıl bir kentte” yaşamak istediklerini belirtecek, içlerinden “biri” bile gerçekleşmiş olsa bu “yurttaşın yerel yönetime katılımı” olarak bilinecek. Yurttaş yerel yöneticilerden “daha çok şey” isteyecek, yerel yönetimler “daha çok” içinden gerçekleştirdikleriyle güçlenecekler.
Karalar’ın ilk toplantıdaki “Adana’nın beş yıl sonra hem toplumsal hem yönetimsel olarak yokluğu, yoksulluğu azalmış, varsıllaşmış bir kent olması amacımız” sözlerini önemsiyorum. 210724