Mehmet Halil Arık

Mehmet Halil Arık

07 Nisan 2024 Pazar

Korkuyorum…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ten korkusu; can korkusu değil benimkisi!…
Ülkenin topyekün, bilinmezliklere sürükleniyor olma korkusu…
Yarınlar meçhulse, korkudan başka ne olur gündemde !?…
Oldum olası hep aymazdır ihtiras…doymazdır!.., Hepten aymaz, duymaz, doymaz oldu. Salt kulaklar değil, vicdanlar da kapalı feryatlara.
Aleni “Kin” ve “bölünme” söylemi de eklenir oldu, duymazlığa!… Bu korkutuyor beni…
Sıradan kimseler değil söylemin sahipleri.. Tepesindeler kurulu sistemin.
İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkelerin konferansında “kinim artıyor, hırsım artıyor” sesleri yükseliyor kürsüden. Sözün ardına eklenen “dürüst değiller çünkü” ibaresinin bir kıymeti harbiyesi yok artık, söz duyan kulaklara ulaştıktan sonra..
Bir liderden beklenecek söylem değil bu!… Korkutucu.
Zira büyüyen kin ve ihtirasın duracağı noktayı hangi izan tayin edebilecek ki!?..
Muhatap değil, “artan” kin ve hırs vurgusunu öne çıkaran söylem korkutuyor beni!…
Artan kin… büyüyen hırs hangi bilinmezliklere sürüklemez ki ülkeyi!…
Hele ki, söylem sahibi, Dünya liderliğine soyunmuş ise!…
Ne aklı vardır kinin, ne de vicdanı vardır hırsın!…
Tarih, 40’lı yıllardan tanık kin ve hırsın işbirliğine…Onca acı, sürgün, açlık, gözyaşı, kan, parçalanmış ülkeler, değişen haritalar, 75 milyon ölü, 200 milyon yaralı.
*
Korkuyorum!…
“Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür!” diyerek oy isteyenlerden korkuyorum!…
Ve Soruyorum… ama içim titreyerek soruyorum!… Bu belalı söylem;
Tehdit mi!.?..
Tespit mi!?…
Uyarı mı!?…
Bilgilendirme mi!?… Sezgi mi?
93 yıldır bölünmemiş ülke, bölünme noktasına kadar getirilmiş mi? Kim getirmiş!?
Nasıl getirmiş… Nasıl getirilmiş!?… Soru çok… Cevapsız mı kalsın sorular!.?..
Bölünme noktasına gelmişse ülke; “başkanlıkla” bölünmenin önüne hangi formül ile geçileceği de bir söylense de rahatlasak !…
Bal gibi tehdit’di bu söz!… Oy isteme adına çok ağır bir tehdit!.
“400 vekili verin, bu iş tatlılıkla bitsin!” sözü kadar belalı bir tehdit!…
Olmazsa göreceklerimiz mi var yoksa!?, Hiç soran olmadı… hiç!…
İŞTE SORU: Sonuç “evet” olmasaydı ülkeyi bölecek –böldürecek “güç” sahibi kimdi!?…
Ve aklımıza geliyor: “Verin 400 vekil bu iş bitsin!” ifadesine verilen olumsuz cevabının bedeli midir her gün üçer-beşer-onar gelen şehitler!?…
*
Tehditler, tespit gibi gösterilerek yaratılan fiili duruma kılıf uydurma kurnazlığı çoğunluğun aymazlığından beslenmeye devam ediyor.ne tazık ki.
*
Savcııı!… Cumhuriyetin savcısı… hey!…
Tehdidi de… çiğnenen yasaları da… çiğneyeni de görmek durumundasın!.. Sıfatındaki “Cumhuriyet” sana o onursal sıfatı verirken, bu zorlu görevi de yüklemiştir!…
“Ya bilmeseydim, ya bilince gücüm yetseydi” diyemezsin!..
Huzurda “boynu buruk” duran hukukun, açılışında “konuşturulmayan ve biad beklenen hukukun, tek erkin el işaretini bekleyen hukukun toplumda güven kaybetmesinden daha doğal ne olabilir ki!?…
Hukukun gücü birtek kişiyi göz ardı edip atlarsa, yerlebir olur hukukun güvenirliği!…
Korku adalete de sirayet ederse, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni birilerine yem ederiz!…
Yasaların gücü, devletin gücüdür..
Cumhuriyet kolay kurulmadı!…
Ha gayret!…
Ha gayret!… İhanet içindekiler kadar cesaret!.