İlhan Karaçay

İlhan Karaçay

13 Nisan 2024 Cumartesi

Sürekli eleştirdiğim araştırma sonuçlarındaki haklılığım kanıtlandı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ulusal Araştırma Dürüstlük Anketi Bürosu’nun açıklamasına göre,
12 araştırmacıdan biri kasıtlı sonuçla sahtekârlık yapıyor.

Aynı Büro, bilim adamlarının yarısının, uygunluk sınırını aştıklarını ikrar etiklerini belirtiyor.

Ben de, geçmişte yapılan pek çok araştırmanın ısmarlama olduğunu iddia etmiş ve ‘Zavallılar’ diye başlık atmıştım.


Tam yirmi yıl önce 28 Temmuz – 3 Ağustos tarihli haftalık DÜNYA Gazetesi’nde yayınladığım bir yorumun başlığı, ‘Zavallı Dagevos’ idi. Aynı yorumu ‘Arme Dagevos’ başlığı ile Hollandaca olarak da yazmıştım.
Zira o haftaki DÜNYA’nın manşeti, ‘Hollandalı araştırmacıya göre, Türkler entegre olamıyor’ du.
Bu araştırmacı, Hollanda’da çok tanınan J.Dagevos’tan başkası değildi.
Çok kızmıştım bu araştırmacıya ve şunları yazmıştım:

Bu haftaki DÜNYA‘nın sürmanşet haberinde yer alan, “Türkler entegre olamıyor” başlığının kahramanı araştırmacı
J. Dagevos, bizi çok şaşırttığı gibi, kızdırdı da…
Nasıl kızmayalım kî?

Biz, yıllardır entegrasyona ne kadar yatkın olduğumuzu vurgulaya­rak ve bunlardan örnekler göstererek övünüp durduk. Türklerin Hollanda yaşam biçimine çok çabuk adapte olabilmelerinin en büyük nedenlerinden biri, Türkiye devlet yapısının Avrupa devlet yapısıma ya­kın oluşudur. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’ye, Av­rupalılar gibi seculair (laik) yönetim tarzını getirmiştir. Arap ülkelerinin ve Vatikan’ın confessioneel (dine bağlı) yönetim tarzlarından uzaklaşan Türkiye’de yaşa­yan insanlar, dinlerine bağlı ama modem çağa ayak uy­duran yaşam biçimini sevmişlerdir.

Şimdi gelelim araştırmacı J. Dagevos’un ‘Alameti farika’ buluntularına…

Sayın Dagevos, beni affedin ama, tam anlamıyla yumurtlamışsınız. Hem de tek sarılı değil iki sarılı bir yu­murta bu.
Sizin ‘Alameti farika’ buluntularınızı bu sü­tunda sıralamaya gerek yok. Araştırmayı hangi ölçüler içinde yaptığınızı bilemiyorum ama, tam anlamıyla çuvalladığınızı yalnız ben değil, şimdi dünya alem bili­yor. Zaten aldığınız tepkilerden de bunu anlamışsınızdır.

Şimdi size sorularım var sayın Dagevos: Bizim Faslı kardeşlerimiz ile yarış etmeye niyetimiz yok ama, son aylarda Hollanda için büyük bir sorun olan Faslı gençle­rin yarattığı kriminal atmosferden kurtulabilmek için, Hollanda hükümetinin çaresizlik içinde nasıl çaba har­cadığını bilmiyor musunuz? Faslı gençlerin bazılarının, Hollandalı akranlan ile bağdaşarak Hollanda yaşam bi­çimini benimsemiş olmaları da doğaldır. Ama bunu ge­nellemenin doğru olmadığını bilmeniz lazımdı. Yani, üç beş Faslı gencin evlerinden koptuklan için Hollandalı arkadaş edinmiş olmalan, “Faslı gençler Hollan­da’ya daha çabuk entegre oluyor” şeklinde yo­rumlanmamalı. Hele bunu, “Faslılar, Türkler’den daha çabuk entegre oluyor” şeklinde yorumlamak, yanlışın dışında ayıptır da…

Ben şahsen bu ayıbın arka­sında bir de maksat arıyorum. Bu yaptığınız, amacını aşmış bir açıklama mı, yoksa kasıtlı bir açıklama mı?

İşte bu sorunun yanıtını aramak lazım.

Sayın Dagevos, siz “Türkler kendi işlerini kuru­yorlar, kendi dillerini konuşuyorlar ve böylece entegrasyondan uzak duruyorlar” derken, sözünü ettiğiniz iş kuran Türk sayısının 10 bini geçtiğini biliyor musunuz? (Şimdi 20 bini geçti)

10 bin Türk işyerinde sadece Türklerin de­ğil, binlerce Hollandalı’nm çalıştığın biliyor musunuz?

10 bini aşkın Türk işyerine onbinlerce Hollandalı müş­teri geldiğini düşünemediniz mi?

Bu onbinlerce Hollan­dalı ile Türkçe mi konuşuluyor sayın Dagevos..?

Bu ne biçim bir araştırma ve ne biçim bir buluştur?

Sayın Dagevos, sizin de tanımış olabileceğiniz Dirk van der Broek süpermarketler zincirinin sahibi olan baba Van der Broek, yıllar önce bir röportajında, “Hollan­dalı esnafın geleceğini nasıl görüyorsunuz” şek­lindeki bir soruya bakın ne cevap vermişti:”Siz hangi Hollandalı esnaftan söz ediyorsunuz, Hollan­da’da geleceğin esnafı Türkler’dir.”

Dirk van der Broek bu sözleri 10 yıl önce söylemişti. ( Yani 30 yıl önce) Bu ünlü iş ada­mının 10 yıl önce keşfettiği bu gerçeği, siz daha tekno­lojik bir çağda araştırma yaparak dahi bulamamışsınız. Bu nedenle sınıfta kaldınız sayın Dagevos. Çünkü, in­sanlar yaşadıkları topluma ayak uydurumazlarsa esnaf da olamazlar. Esnaf olmak için dilbaz olmak lâzım. Dilbaz olmak için dil bilmek lâzım. Demek ki, bugün sayıları on bini aşan Türk esnaf, (şimdi 20 bin) sizin ‘bilmiyorlar’ de­diğiniz Hollandaca dilini, hem de dilbaz gibi konuşabi­liyorlar. Siz bunun bilincine varamayacak kadar cahil misiniz, yoksa bir yalancı mısınız?

“Türk çocukları eğitimde de geri kalıyor­lar”mış. Bu gerçeği (!) nasıl buldunuz sayın Dagevos?

Siz, eğitimlerini tamamlayıp, çok önemli kurum ve fir­malarda en iyi koltuklara oturan Türkler’in sayısını bili­yor musunuz? Esnaflaşan ve iş adamı olan Türkler için­de, İT ve teknoloji dalında kaç kişinin cirit attığını biliyor musunuz?
Çocuklarırnıztn eğitimi için nasıl çaba harca­dığımızı biliyor musunuz?

Üç beş tane fundementalist ailenin koyduğu eğitim yasağını tüm Türk toplumuna nasıl malediyorsunuz?

Resmen zırvalamışsınız sayın Dagevos, Türk’ün aile yapısının ne kadar sağlıklı olduğunu bilmeyecek kadar cahil
kalmışsanız, böyle bir araştırmanın sorumluluğunu neden üstlendiniz?

Türk insanının 1923’lerden beri na­sıl giyindiğini bilmeyecek kadar cahil kalmış sizin gibile­rin, hem de bilimsel araştırma yapan bu kurum için ta­lihsizlik olduğunu bilmenizi isterim.

Sayın Dagevos, siz böylesi önemli bir araştırma ya­parken, eğitimini başarı ile tamamlamış olanlarımızı, büyük işadamı olanlarımızı, benim gibi gazetecileri ara­yıp sordunuz mu?

Nasıl yaptınız bu araştırmayı Allah aşkına?

Üç kişiyle konuşup, sonra da evinize çöreklenip yazdığınız saçmalıkları rapor olarak sunduktan sonra kaç para aldınız?

Taşa değil, kayaya çarptınız değil mi Sayın Dagevos?

Siz, Türkler’den böylesi bir eleştiri gelebileceğini bile düşünemernişsinizdir. Zira, araştırma notlarınıza bak­tığımız zaman, Türkler’in kara cahil bir toplumdan oluş­tuğunu anlatmaya çatıştığınız anlaşılmaktadır.
Şimdi benim size bir tavsiyem var sayın Dagevos.
Siz sadece özür dilemekle kalmayın, yapmakta olduğunuz işi de bırakın. Çünkü siz bu işe layık değilsiniz.
Ne iş yapacağınızı da hiç düşünmeyin. Bizim boza ve meyan kökü suyu satanlarımız vardır. Bunların yaptığı iş aslında düşük bir iş değildir, ama siz yine de bu işi yeni bir meslek olarak sahiplenebilirsiniz. Sizi Amsterdam’ın Dam Meydanı’nda veya Lahey’in Binnenhof Meydanı’nda boza veya meyan kökü suyu satarken görmek çok hoş ola­cak.

Boyunuzun ölçüsünü aldınız mı sayın Dagevos?

Türk, tembel değildir. Türk, hırsızlık yapmaz. Türk, Atatürk’ün çizdiği yolda medeni, çalışkan ve uyanık bir yapıya sahip olarak ilerler gider. Bu ilerleyişin hangi boyutlara ulaşacağını 15-20 yıl sonra göreceğiz.

Hoşçakalın saym Dagevos…!
(Yukarıdaki yazının Hollandacasını en altta bulacaksınız)

Değerli Okurlarım,

Yukarıda eleştirdiğim araştırma gibi, pek çok ısmarlama araştırma ile karşılaşmışızdır.
Bir zamanlar, Hollanda hükümetinden 75 bin Euro alan bir kuruluş, ‘Türkiye’den evlenmeyin’ başlıklı bir araştırma yayınlamıştı. Bu araştırmaya göre, Hollanda’daki Türkler’in, Türkiye’den gelin veya damat getirmeleri entegrasyonu imkânsız hale getirebileceği gibi, akraba evliliklerinin de sağlıksız bir nesil yaratacağı belirtiliyordu.
Ben o zaman bu araştırmaya da karşı çıkmış ve araştırmanın 75 bin euroya mal olduğunu ortaya çıkarmıştım.
Bir araştırmacı da, Hollanda’daki Türk gençlerinin çoğunun, İŞİD’e sempati duydukları sonucunu çıkarmıştı.

Geçenlerde de, ‘Hollanda Ulusal Terörle Mücadele ve Güvenlik Koordinatörlüğü’nün bir araştırmasının sonucu, basına güya yansımıştı. Bu araştırmaya göre de, Erdoğan ‘salafist’, Hollanda’daki Türkler de ‘selefiliği besleyenler’ olarak açıklanmıştı.


Üstteki kupürde, ‘Hollanda’daki islamlaştırmada, Türkiye’nin direkt etkisi yok’ başlığı var.

Başta şahsım, ‘Hollanda’nın kahpelikleri, Türk toplumunu çileden çıkardı’ başlıklı bir yorumla tepkimi koyduğum gibi, pek çok kuruluş bu saçmalığı protesto etmiştik.

Sonra ne oldu biliyor musunuz: Aynı kurum tükürdüğünü yaladı parlamentoya sunduğu araştırma sonucunu, ‘Türk müslümanlar aşırılıktan uzak duruyorlar ‘ ve ‘Erdoğan’ın dış Türkler’e etkisi yok’ olarak bildirdi.


Üstteki kupürde, ’12 Hollandalı araştırmacıdan biri, sahtekârlık yaptığını ikrar etti’ başlığı var.

Hollanda’da yapılan araştırmaların çoğunun, ısmarlama sonuçla yayınlandığı iddiam, güvenilir bir kuruluş olan, ‘Ulusal Araştırma Dürüstlük Anketi Bürosu’ tarafından doğrulandı.

Üstte kupürünü göreceğiniz haberde,

12 araştırmacıdan birinin sahtekârlık yaptığı belirtilirken, bilim adamlarının yarısının da, uygunluk sınırını aştıkları belirtiliyor.

Bilim adamlarına ve araştırmacılara gönderilen 62 bin mektuba, 6.800 kişiden yanıt geldiği ve gelen ikrarlara bakıldığı zaman da 12 araştırmacıdan birinin, yapılan araştırmalarda kasıtlı sonuç çıkardıkları anlaşılıyor.
Korona salgını sırasında yaptırılan pek çok araştırma ve anket sonuçlarının da kasıtlı olarak belirlendiği ifade edilen açıklamada, bu işlemlerin para kazanmak hırsıyla yapıldığı ileri sürülüyor.