İlhan Karaçay

İlhan Karaçay

13 Nisan 2024 Cumartesi

Gazetecilik yıllarından ilginç anılar…

Gazetecilik yıllarından ilginç anılar…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlhan KARAÇAY

Gazeteciliğe başladığım gençlik yıllarımdan sonra, 25 yaşında iken gelmiş olduğum Hollanda’da, profesyonel gazeteciliğe başlamıştım. Önce Tercüman, sonra da Hürriyet gazetesinde sürdürdüğüm gazeteciliğime, 1975 yılında TRT muhabirliğini de ekledim. Hollanda’nın NOS Televizyonu’nda da sürdürdüğüm görsel gazeteciliğimi, daha sonraki yıllarda çeşitli yayın kuruluşlarında devam ettirdim. Gazetecilikte ‘patron’ olduğum zamanlar da oldu. 1995 yılında GÜNAYDIN Gazetesi’nin Avrupa baskıları patronu olmuştum. Daha sonra DÜNYA Gazetesi’nin Avrupa baskıları patronluğunu üstlendim. SABAH, NTV, SHOW TV gibi yayınlarda da hizmetimi sürdürdüm.

Şimdilerde ÇAYPRES/AJANS olarak servis ettiğim haber ve yorumlarım, yüzlerce medya organında yayınlanıyor.

Gazetecilik yaşamım boyunca ilginç konulara imza attım. Aslında bu ilginç konuların sayısı yüzlercedir ama, ben sizler için sadece onlarcasını seçtim.

Bu gönderimi dosyalayınız ve vakit buldukça okuyunuz.

İlginiz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.

Afbeelding met kleding, buitenshuis, persoon, hemel Automatisch gegenereerde beschrijving

AJAX VE JOHAN CRUYFF: Hollanda’ya geldiğim ilk yıllarda, Johan Cruyff’ı Türk okurlara ‘Sarı Fare’ lakabıyla tanıtan gazeteci oldum. Rinus Michelsli yıllardan sonra Stefan Kovacs’lı yıllarda, Cruyff’ iie Ünal temel (solda) ve Altay antrenörü Doğan Akı ile buluşmuştuk.

Afbeelding met kleding, person, persoon, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving

BREZİLYALI DİDİ: Dünya futbolunun en büyüklerinden Brezilyalı Didi, Fenerbahçe’de antrenörlük yaptıktan sonra, Suudi Arabistan’a transfer olmuştu. 1978 yılında gittiğim Mekke’de Didi’yi bulmuş ve Hürriyet için Röportaj yapmıştım.

Afbeelding met kleding, persoon, deur, person Automatisch gegenereerde beschrijving
ÜNLÜ ANTRENÖRLER: Dünya futbolunda başrol oynamış antrenörler arasında yer alan İtalyan Trappattoni ve Hollandalı Hiddink gibi pek çok ünlü antrenör ile röportaj yaptım.

Afbeelding met persoon, kleding, Menselijk gezicht, person Automatisch gegenereerde beschrijving

Fenerbehçe’ye transfer oluşu sırasında, yapılan konuşmalarda tercümanlığını yaptığım Hiddink ile, Türkiye’de de sık sık buluştum.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, person Automatisch gegenereerde beschrijving
GERD MÜLLER: Almanya futbolunun unutulmayan golcü yıldızlarından Gerd Müller ile, ilk yıllarda olduğu gibi, futbolu bırraktıktan sonra da birlikteliğim olmuştu (sağda).

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving

DÜNYA FUTBOLUNDA BİR EFSANE: Dünya futbolunu yakından takip edenler, Real Madrid’in efsane başkanı Santiago Bernabéu’nun önemini çok iyi bilirler. Real Madrid stadına ismi verilen Bernabéu’nun önemini bilenler arasında Mersin’deki yeğenlerimden biri de vardı. Bir gün Google’da dolaşırken yukarıdaki fotoğrafı gören yeğenim bana, ‘Vaaay be amca, Bernabéu ha, bu kimseye nasip olmaz’ diyerek, benim hiç düşünmediğim duygularımı uyandırdı.

Afbeelding met persoon, gras, buitenshuis, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving

AJAX’IN ONUR ÜYELİĞİ: Ajax’ı yakından takip ettiğim yıllarda, zamanın ünlü başkanı Jaap van Praag, göstermiş olduğum yakın ilgiden dolayı beni ‘Onur Üyesi’ yapmıştı.

Her maçta tribündeki özel yerimde otururdum.

Afbeelding met persoon, gras, sport, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving

Tabii ki bununla da kalmadı. Ajax’ın antremanlarına katılma ayrıcalığım da vardı. Fotoğraflarda, 14 numaralı formam ile ve ünlü Piet Keizer ile görülüyorum.

Afbeelding met persoon, gras, atletiekwedstrijd, sport Automatisch gegenereerde beschrijving
İMAMLAR DA FUTBOL OYNARMIŞ: Sadece Hollanda’da değil, belki de dünyada bir ilki gerçekleştirdiğimiz bir olay yaşandı.

Hollanda’daki Türk gazeteciler olarak, Hollanda’daki Türk imamlar ile bir futbol maçı yapmıştık. Fotoğrafta, tanıyacağınız simalardan oluşan Gazeteciler Takımı, biri benim ayağımdan atılan gol ile 3-0 galip ayrılmıştı.

Afbeelding met kleding, pak, person, tekst Automatisch gegenereerde beschrijving
FUTBOLA HİZMET ÖDÜLÜ: Futbol hatıralarımı, yukarıdaki fotoğraf ile sonlandırayım. Futbol ile çok iyi yoğrulmuş olduğumu fark eden, Uluslararası Futbol Tenisi Federasyonu, bu nedenle bana da bir ödül vermeyi kararlaştırmıştı. İstanbul’da yapılan törende, ödülümü ünli teknik direktör Abdullah Avcı vermişti.

Afbeelding met kleding, persoon, person, vrouw Automatisch gegenereerde beschrijving
ORGANİZATÖRLÜK VE SEYAHATÇILIK: Gazetecilik yaşamımda, konser organizatörlüğü ve seyahat işleri ile de meşgul olmuştum. Tabii ki bu bir boşluk doldurmadan kaynaklanmıştı. Yurttaşlarımız, uçak bileti almak için zorlanıyorlardı.

Afbeelding met persoon, kleding, pak, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

BİR ZAMANLARIN ÜNLÜ SESİ AHMET SEZGİN İLE BİR TURNE SIRASINDA…

Radyoların kısa dalga üzerinden parazitli dinlendiği ve TV yayınlarının olmadığı yıllarda, yurttaşlarımız için konserler organize etmek de bana düşmüştü. Bunun için özel olarak İstanbul’a gider ve dostlar kanalıyla sanatçılarla görüşürdüm. Yaptığımız organizasyonlarda salonlar tıklım tıklım doluyordu.

Afbeelding met kleding, person, persoon, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving

MÜSLÜM GÜRSES VE FAHRİ IŞIK İLE AMSTERDAM’DA BİR LOKANTADA…

Kimler ile anlaşmadım ki? Ahmet Sezgin, Zeki Müren, Abdullah Yüce, Beyaz Kelebekler, Berkant, Erol Büyükburç (yukarıda), Bülent Ersoy, Müslüm Gürses, Barış Manço (yukarıda), Saniye Can, Karaoğlan türküsüyle Rıza Konyalı, Hakkı Bulut, Hulusi Kentmenn, Azer Bülbül ve daha onlarca isim ile Hollanda’yı karış karış dolaştık.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, muur Automatisch gegenereerde beschrijving

HULUSİ KENTMEN İLE BİR TURNE SIRASINDA DERİN SOHBET…

Afbeelding met muziek, kleding, accordeon, muziekinstrument Automatisch gegenereerde beschrijving
EROL BÜYÜKBURÇ İLE VOLENDAM’DA OTANTİK GİYSİLER İLE…

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, person Automatisch gegenereerde beschrijving
BARIŞ MANÇO İLE, ROTTERDAM’DA BAŞKONSOLOSLUK REZİDANSINDA…

Afbeelding met kleding, person, persoon, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving
ZEKİ MÜREN: Türkiye’de doğmuş, büyümüş en büyük ses sanatçısı ve bestekâr olarak ün yapmış olan rahmetli Zeki Müren, tanışma şerefine nail olduğum bir başka sanatçıdır. Kilo fazlalığından rahatsız olduğu günlerde, ABD’ye giderken, Amsterdam’da bir gece geçiren Müren’i ben karşılamış ve ağırlamıştım. Sabit Gürses’in program yaptığı restoranda yemeğimizi yedikten sonra, çok merak edilen ‘Kırmızı lambalı sokakları’ gezdik ve şov seyrettik. Rahmetli olmadan önce Türkiye’de karşılaştığı her Hollandalı Türk’e, ‘İlhan Karaçay’a selamlarımı iletin’ ricasında bulunuyordu. Allah rahmet eylesin.

Afbeelding met kleding, persoon, jurk, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving
BEYAZ KELEBEKLER, SEN GİDİNCE VE LALE: Yurt dışında şöhrete ulaşmış olan en büyük müzik grubumuz, şüphesiz ki Beyaz Kelebekler olmuştur. O grubu 1976 yılında ilk defa ben Hollanda’ya getirmiştim. Hollanda’nın dört bir yanında tam 22 konser organize etmiştim. Medyanın dikkatini çeken Beyaz Kelebekler, Tineke Vos isimli TV programcısından davet almıştı. Tineke Vos, organizatör olarak benim de sahnede bulunmamı istemişti. Program öncesi kendisine, ‘Yayın sırasında sana çiçek vermek istiyorum’ dediğim zaman, ‘Memnun olurum’ demişti. Bunun üzerine ikinci ricamı söyledim. ‘Sana lale buketi vereceğim. Bana teşekkür ederken, ‘Bu Hollanda çiçekleri için teşekkür ederim’ der misin?’ diye sordum. ‘Tabii ki, seni öpeceğim de…’ diyen Tineke’ye, bütün yaşananlardan sonra, ‘Hayır hayır bu bir Hollanda çiçeği değildir, bu bir Türk çiçeğidir’ dedikten sonra, lalenin Türkiye’den Hollanda’ya geliş hikâyesini anlattım. Tineke’nin, ‘Hangi yıl oldu bu’ sorusuna ‘400 yıl kadar önce’ demiştim. İnanır mısınız, ansiklopediye bakan ve TV Kurumuna telefon eden yüzlerce Hollandalı oldu ve lalenin Hollandaya geliş tarihi belirtildi. İşte o günden sonra Hollandalılar’ın büyük bir kısmı, lalenin Türkiye’den gelmiş olduğunu öğrendi.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, groep Automatisch gegenereerde beschrijving

Beyaz Kelebekler’in programı yayınlanırken, stüdyoda plak yapımcıları vardı. Plakçılar kendi sorunlarını tartışacaklardı. Beyaz Kelebekle’in okuyacağı şarkılar arasında favorimiz, ‘Karanfilli yar’ şarkısıydı. Ama bir plakçı ‘Sen Gidince bak neler oldu’ şarkısını beğenmiş ve ‘Yarın gelin plak anlaşması yapalım’ demişti.

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving

İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Sen gidince plağı piyasaya çıktıktan sonra radyolarda gün boyu bu şarkı yayınlandı. Liste başı olan Sen Gidince şarkısı daha sonra tüm dünyaya yayıldı.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, pak Automatisch gegenereerde beschrijving
SAKIP SABANCI: Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük işadamlarından biri olan Sakıp Sabancı ile, gazetecilik yaşamımda iki kez karşılaştım. Birincisi, 1994 yılında Fransa’nın Cannes takımına karşı oynayan Fenerbahçe maçı sırasında oldu. Sabah otelimizin önüne Rolls Royce otomobili ile gelen sabancı, kısa bir sohbetten sonra bana ‘Atla’ dedi ve otomobiline davet etti. Atladığım otomobil ile tu ratarken, Cannes sokaklarındaki insanların tümü bizi süzüyordu.

Afbeelding met voertuig, Landvoertuig, kleding, Antieke auto Automatisch gegenereerde beschrijving

Akşam maç için gittiğimiz stadyumda ben sahaya inmiştim. O sırada Sakıp sabancı da sahaya girdi. ‘Beni takip et’ dedikten sonra tribünlerin önüne geldi. Fenerbahçeliler o sırada başkanlarından memnun değildi. Başkanlığa önerilen en ünlü isim Sakıp Sabancı’ydı. Geldiğimiz tribünlerden ‘Başkan Sabancı’ sesleri yükseliyordu. Sabancı da seyircilerin ellerini tek tek sıkıyordu. Ben de o tarihi anları fotoğraflıyordum.

Afbeelding met krant, tekst, Nieuws, roddelblad Automatisch gegenereerde beschrijving

Sabancı ile ikinci karşılaşmamız Amsterdam’da oldu. Sabancı’nın engelli kızı, Parolimpik oyunlarına katılmak için Amsterdam’a gelmişti. Kızı için Amsterdam’a gelen Sabancı’yı akşam ağırlarken, ‘Kırmızı lambalı sokakları’ dolaştırmayı da ihmal etmedik.

Rahmetli bize, ‘İstanbul’a gelirseniz beklerim ha’ demişti ama, onu ziyaret etme imkânımız doğmamıştı.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, muziek Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluşunda büyük rol oynayan ünlü siyasetçi İsmet İnönü’nün oğlu olan Erdal İnönü, büyük baskı ve ricalar sonrasında girdiği siyaset sahnesinde Başbakanlığa kadar yükselmiştir. Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanı olarak da hizmet veren İnönü ile iki kez buluşmuştum. Birinci buluşmamız Kopenhag’a yaptığı resmi ziyaret sırasında gerçekleşmişti. 1990 yılında, İtalya’da Dünya Futbol Şampiyonası’nı izlerken İstanbul’dan gelen bir telefonda, derhal Kopenhag’a geçmem gerektiği belirtildi. Şampiyonayı yarıda bırakarak gittiği Kopenhag’da, Büyükelçilik rezidansındaki bahçede aynı salıncağı paylaştığım Erdal İnönü ile çok uzun bir görüşme yapmıştım.

Afbeelding met kleding, person, persoon, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving
Erdal İnönü ile ikinci buluşmamız Lahey’de gerçekleşmişti. Benim yönettiğim, Avrupa’da yayınlanan DÜNYA gazetesini dikkatle inceledikten sonra, uzun uzun konuştuğum İnönü, sadece siyasetçiliği ile değil, nezaketi ile de takdir edilen bir liderdi. Allah rahmet eylesin.

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving
Türk siyasi tarihinde, parmakla gösterilecek diğer bir siyasi lider, kesinlikle Bülent Ecevit’tir.

Aslında, kendileri ile çocukluk yaşlarımda tanışmış olduğum Bülent Ecevit, Mersin’e her gelişi sırasında, mutlaka ailemizin konuğu olurdu. O zamanlar ailemizin bireyleri CHP’de çeşitli görevler üstlenmişlerdi. Ben de İl Gençlik Kolu Başkanlığı yapmıştım.

Hiç unutamam, işletmekte olduğumuz turistik tesislerin plajında onunla denize girdiğim zaman, Akdeniz’in suyunun çok tuzlu olduğunu söyleyen Ecevit, ‘Karadeniz bu kadar tuzlu değil’ diyerek yüzünü ekşitmişti.

Ecevit’in bir ziyareti sırasında, ULUS Gazetesi’ne gönderdiğim bir yazı yayınlanmıştı. Yazıyı okuduktan sonra beni kucaklayan Ecevit, ‘Yazmaya devam et’ tavsiyesinde bulunarak benim gazeteci yazar olmamda kamçılayıcı olmuştu.

O, Başbakan, ben ise gazeteci olduktan sonra ilk görüşmemiz, Kıbrıs çıkarmasından sonra olmuştu. ‘Karaoğlan’ diye ünlendiği Başbakanlığı sırasında, Hollanda’nın NOS Televizyonu Kurumu’nda yayınladığımız Pasaport programı için mülakat yaptığım Ecevit ile, eski günleri de yad etmiştik.

İkinci buluşmamız Hollanda’da oldu. 2002 yılında Başbakanlığı bıraktıktan birkaç yıl sonra Hollanda’da bir konferansa davet edilmişti. Toplantı salonunda bir grup ayrılıkçı vardı.

Ecevit, konuşmasını engellemeye çalışan bu gruba karşı sesini yükselterek şöyle seslenmişti:

‘Ne bağırıp duruyorsunuz? Önce vatandaş olmayı hak edin. Bakın, ABD yüzlerce devletten giden göçmenlerden oluşmuştur. Ama hepsi ‘Ben Amerikalıyım’ diyor. Siz ‘Ben Türk’üm diyebiliyor musunuz?’

Ecevit, bu konuşmayı yaparken üzerinde eski bir ceket vardı. Hatta çok dikkat edildiği zaman ceketin sağ kolunda bir de küçük delik vardı. Avrupa’daki konferans gezileri devam edecekti Bundan sonraki uğrak yeri Danimarka olacaktı. Arkadaşlar ile aramızda anlaşarak Ecevit’e bir takım elbise hediye etmeyi planladık. O’nun boyutundaki bir arkadaşı satış mağazasına götürdük ve O’na uygun bir takım elbise aldık. Sonra bunu belli olmayacak bir şekilde paketledik. Yolcu etmek için gittiğimiz Ecevit’e, ‘Efendim, lütfen bu küçük hediyemizi kabul ediniz. Paketi Danimarka’da açın lütfen’ demiştik.

Düşünebiliyor musunuz? Başbakanlık yaptıktan sonra işsiz kalan ve bazı yayın organlarına yazarak para kazanmaya çalışan bir insanı tahayyül edebiliyor musunuz?

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Türkiye’ye gelmiş geçmiş siyasetçiler içinde, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yapmış olanlardan İnönü ailesi ve Ecevit en temiz sayfalara sahip olanlarıdır.

Allah rahmet eylesin.

Afbeelding met kleding, persoon, gebouw, person Automatisch gegenereerde beschrijving
HÜRRİYET’İN DEV HOLLANDA KADROSU: Hürriyet Gazetesi’nin Benelüks (Belçika-Hollanda ve Lüksemburg) temsilciliğini yaparken, Hollanda’da kurmuş olduğum muhabir kadrosu, gazetemizi habere boğuyordu. İşte o zamanki dev kadrodaki isimler:

Öndeki sıra soldan sağa:Telat Sağıroğlu (Haarlem), Turan Gül (Rahmetli oldu-Zaandam), Ünal Öztürk Yasemin Öztürk (Büro menajeri), İlhan Karaçay, ( ??? ), Adil Aracı (Den Haag), Mustafa Koyuncu (Gorinchem), Ergür Dinçkal (Deventer), Muhlis Ayboğan (Venlo),

Orta sıra soldan sağa:Ahmet Denk (Rotterdam-Rahmetli oldu), Kemal Özen, Hüseyin Torunlar (Zwolle),
(Leiden ???), Nizam Sunguroğlu, Ramazan Ardıç, (Heerlen ???)

Arka sıra soldan sağa:Yahya Yiğittop, Necati Çavuşoğlu (Utrecht), Şenol Ocaklı (Hoorn), ( ???),
Ali Esmer,

Afbeelding met tekst, kaart Automatisch gegenereerde beschrijving
HÜRRİYET MUHABİRLERİNİN HOLLANDA HARİTASINDAKİ DAĞILIŞ ŞEKLİ

Afbeelding met krant, tekst, Nieuws, Krantenpapier Automatisch gegenereerde beschrijving
GÜNAYDIN GAZETESİ AVRUPA BASKILARI: 1995 yılında Bekir Kutmangil’in sahip olduğu GÜNAYDIN gazetesinin Avrupa yayın haklarını satın alıp ‘gazete patronu’ olmuştum. Gazetenin tirajını artırmak için çeşitli etkinlikler düzenledim. Avrupa’nın en güzel Türk kızını seçmek için yaptığımız elemelerden sonra, finale kalanlar ile Antalya’ya gittik ve güzelleri seçtik.

Sırada Avrupa’nın en güzel Türk çocuğunu seçmek vardı. Bu yarışmanın elemelerinden sonra Frankfurt’ta finalleri yaptık ve güzel çocuklarımızı seçtik. TRT’ye ve Hürriyet’e verdiğimiz ilanlarda, yaptığımız yeni hizmetleri tanıtıyorduk. Kısa bir zaman içinde tirajımız üç misline katlandı.

23 Mayıs 1995 günü çok garip bir gün yaşadık. O gün eşim Jeanne ile Mersin’de evliliğimizin 25’inci yılını kutlayacaktık. Sabah saat 10.00’da çiçekçi güzel bir buket getirmişti. Karta baktığımız zaman bu buketin Bekir Kutmangil’den geldiğini öğrenince çok sevinmiştik. Ne var ki, o neşemizi yaşarken ardyolardan acı bir haber yayınlandı. GÜNAYDIN’ın sahibi Bekir Kutmangil o sabah öldürülmüştü. O an neler hissettiğimiz artık siz tahmin edin. Kutmangil, bir gün önceden bize çiçek gönderilmesi için talimat veriyor, çiçek ertesi gün saat 10.00’da Mersin’de servis ediliyor ve ardından da Kutmangil’in ölüm haberi geliyor. Hepimiz şoke olmuştuk. Kutlama törenini iptal etmeyi düşündük ama, davet edilen 500 kişi arasında Türkiye’nin dört bir yanından ve de Avrupa’dan gelenler de vardı. Akşamki tören sırasında acı haberi konuklara duyururken göz yaşlarımıza sahip olamadık.

Kutmangil’in öldürülmesinden sonra boşlukta kalan gazeteyi, Amsterdam’dan tanıdığım, ‘Altın tabancalı Mehmet’ diye tanınan Mehmet Saruhan satın aldı. Bunu öğrendikten sonra İstanbul’a gittim ve Mehmet Saruhan’a Frankfurt büromuzun anahtarlarını teslim ettim.

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, fles Automatisch gegenereerde beschrijving
Fotoğrafta, beraberimde götürdüğüm Tahsin (solda), Mehmet (sağımda) ve Yunanlı İstavro ile bir Çin lokantasında görülüyoruz.

MAO’NUN ÇİN KÜLTÜR İHTİLALİ: Gurbete açılışımın, daha doğrusu prpofesyonel gazeteciliğe başlayışımın öyküsü çok ilginçti. Mersin’de işlettiğimiz turistik tesislerdeki müzikli retoranımıza eşi ve kızı ile gelen Yunanlı bir kaptana, müesseseden bir meyve tabağı göndermiştim. Kaptan bana teşekkür etmek istemişti. Masalarına gittim ve tanıştım. Çin’e gideceklerini söyleyince, ‘Beni de götürür müsün?’ diye sordum. Bana, ‘Buranın patronu olarak ne yapacaksın gemide’ deyince, ‘Çalışırım. Çok gencim. Önümde yıllar var. Mao’nun Çin’ine gitmek de çok güzel’ deyince, ‘Yanına iki arkadaş daha al ve yarın gemiye gel’ diyen kaptana teşekkür ettim. Ertesi gün gemici cüzdanlarını çıkardıktan sonra gemiye gittik ve Çin yolculuğuna başladık.

Çin’de çektiğim fotoğraflar ve yazıları Akşam gazetesine gönderdim.

Bu yolculuk çok maceralı geçti. Çin’de sarılık hastalığına yakalandım. Hastaneye yatırıldım ama kaçtım hastaneden. Yolculuk Kanada’ya idi. Kaptan’a rica ettim ve ‘sorumluluk imzası’ attırarak gemiye girdim. Uzun bir yolculuktan sonra Kanada’nın Vancouver kentine vardık. Orada hastaneye yatırıldım ve tam 2,5 ay hastanede tedavi gördüm. Türkiye’ye dönerken, Londra’ya uğradım ve gemi şirketinin merkezinden maaşlarımı aldım. Daha önce 3 ay ziyaret etmiş olduğum Hollanda’dan 10 Kasım 1966’da ayrılmıştım. Tam bir yıl sonra 10 Kasım 1967’de Hollanda’ya yeniden giriş yaptım. Buradaki neşeli hayat hoşuma gitmişti. Bu nedenle burada kalmaya karar verdim ve Tercüman gazetesindeki tanıdığım Kemal Özbayraç’a mektup yazarak muhabirlik yapmak istediğimi belirttim. Teklifim kabul edilmişti. İşte o tarihten itibaren profesyonel gazeteciliğim başlamıştı.

Afbeelding met transport, vlak, vliegtuig, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving

THY UÇAĞININ DÜŞÜŞÜNE ŞAHİT OLDUM:

Gazetecilikte bazı rastlantılar, acı da olsa şans olarak kabul edilir. Ben de böyle bir acı şansı yaşadım. 25 Şubat 2009 günü, sbah saat 10.00’da, beraberimde eşim olmak üzere otomobil ile Haarlem’e doğru yola çıktık. Biraz sonra rastlayacağımız tesadüfü yaşamak için olacak, yolumuzu uzatıyordum. Önce oto yoldan çıktım ve deniz kenarından gitmeye başladım. Daha sonra bir benzin istasyonunda durdum. Tekrar oto yoluna çıktığımız zaman Haarlem’e yaklaşırken, 5-6 km. Ötemizde havadaki bir uçağın hızla yere indiğini gördüm. Sonra eşime ‘Bir uçak indi ama, o kadar hızlı bir iniş yaptı ki, sanki inmedi de düştü gibi’ dedim. İndi mi, düştü mü diye düşünürken, havalimanının yolumuzun sol tarafında kaldığını biliyordum. Kaldı ki uçak, yolun sağ tarafına inmiş veya düşmüştü. Bir anda uyandım ve ‘Olmaz, uçak yolun sağ tarafına mutlaka düşmüştür, zira inmek için otobanı geçmesi ve sol kesime girmesi gerekirdi’ diye bağırdım. Bunları tartışırken az sonra vardığımız o yerde sağ tarafta bir uçağın yerde olduğunu gördük. Az sonra uçağın üzerinde TURKİSH yazısını görünce ürperdim. Yolun sağında durdum. Manzara acıydı ama telaşlanmadım ve önce THY müdürünü aradım ve durumu anlattım. Daha sonra tüm gazeteci arkadaşlarımı aradım.

Yol, olayı seyretmek isteyen otombil sürücüleri tarafından dolmuştu. Uçağa baktığımız zaman, uçaktan inen yolcuların, çok sakin ve yavaş bir şekilde uçağın etrafında dolaştıklarını gördüm. Birer zombi gibiydiler. Az sonra telefonum çaldı. Arayan NTV televizyonuydu. Daha önce muhabirliklerini yapmış olduğum NTV’deki arkadaş bana, ‘İlhan bey, Amsterdam’da THY uçağı düşmüş, bilginiz var mı?’ diye sorunca, ‘Hem de nasıl bilgi var’ cevabını verince şaşıran arkadaş ‘nedir’ diye sordu. ‘Şu an uçağın önündeyim, düşüe şahit oldum’ deyince hemen canlı yayına bağlandım ve yarım saat kadar uçak etrafında yaşanmakta olanları anlattım.

Nasıl oldu bilmiyorum ama, az sonra Hollanda ve Türkiye’den başka, dünyanın dört bir yanındaki medya tarafından arandım.
Afbeelding met kleding, persoon, buitenshuis, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving
Uçak düşüşünün yankıları günlerce sürmüştü. Türk kuruluşları uçağın düştüğü yeri çiçek bahçesine çevirmişlerdi. Daha sonra, uçağın düştüğü bölgenin belediyesi Haarlemmermeer, uçağın düştüğü yere bir anıt yaptırdı. Anıtın açılış törenine Hollandalı Bakanlar ve Lahey Büyükelçimiz de katılmıştı. Tabii ki biz basın mensupşarı da…
Fotoğrafta, Hollanda Türkevi Derneği Başkanı Veyis Güngör ile birlikte anıtın önünde görülüyoruz.

Afbeelding met voertuig, Landvoertuig, buitenshuis, wiel Automatisch gegenereerde beschrijving
MERSİN BELEDİYE BAŞKAN ADAYLIĞI: Yaşamımdaki anıları anlatırken, Mersin’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğumdan da söz etmem gerekir.

1983 Yılı sonunda, çocuklarımın Türkçe eğitimleri için Hollanda’yı terk etme kararı almıştım. Hollanda’daki Hürriyet temsilciliğini dvredip Mersin’e taşınmıştık. 1984 yılında yapılan yrel seçimler sırasında, Doğru Yol Partisi’nin ısrarı üzerine, bu partinin Belediye Başkanlığı adaylığını kabul etmiştim.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, poster Automatisch gegenereerde beschrijving
Turgut Özal’ın partisi Anavatan çok güçlüydü ama Mersin’de hep CHP kazanırdı. CHP yasaklıydı ve sol görüşlülerin oyları Halkçı Parti ile Sodep arasında bölünmüştü. Ben de sol kesimin bir bölümünden oy alınca Anavatan’ın adayı kazanmıştı.

Seçim kampanyası boyunca tüm Türkiye’ye çok iyi belediyecilik mesajları vermiştim. Ayrıca, kampanyalar sırasında Amerikanvari seçim turnelerini kopya etmiştim. Eşim ve çocuklarım ile açık otomobilde tur atan ilk aday olmuştum. Ondan sonra benim taktiğimi tekrarlayanlar oldu.

Afbeelding met persoon, kleding, Menselijk gezicht, person Automatisch gegenereerde beschrijving
Seçim sonunda kazanmış olan Okan Merzeci’yi tebrik etmek için bir öğle yemeğine davet ettim. Bu davet Gazeteciler Cemiyeti lokantasında gerçekleşti.