10 Kasım 2024 Pazar
Prof. Dr.
Hikmet Sami TÜRK
Kurban kesme, çoğu zaman kurbanlık hayvanların kesim yerine götürmek için yakalanmasından başlayıp acemi kasapların eline düşmesine kadar hayvanlara karşı vahşet boyutlarına varan bir şekilde yürütülüyor. Bu, 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir görünüm değildir. Kurban Bayramı, yurdumuzun her tarafında kesilen kurbanlarla kan gölüne dönüştüğü bir dönem oluyor. Buna meydan vermemek gerekir.
M.Ö. 20.-19. yüzyıllarda yaşamış olan Hz. İbrahim, 100 yaşında iken iki karısının arka arkaya doğurdukları iki oğlundan birini üst üste üç gece gördüğü bir rüyada Allah tarafından verilen emir gereğince kendisine söylenen dağda kurban etmek üzere iken Rabbin meleği göklerden seslenir: ‘İbrahim, elini çocuğa uzatma, ona bir şey yapma; çünkü şimdi bildim ki, Allahtan korkuyorsun ve biricik oğlunu benden esirgemedin’ İbrahim, gözlerini kaldırıp bakınca çalılıkta bir koçun boynuzlarından tutulduğunu görür; gidip koçu alır ve oğlu yerine onu kurban olarak sunar. Tevrat’ta yer alan ve Kur’an-ı Kerim’de de benimsenen bu açıklamaya göre Hz. İbrahim’in oğlu yerine koçu kurban etmesi, insanları kurban edilmekten kurtaran uygulamanın başlangıcı olmuştur.
Günümüzde ise kurban olarak hayvan kesme yerine aynı değerde sosyal yardımlar yapılması, güzel olmayan kurban kesimi manzaralarını değiştirecek, fakat Kur’an-ı Kerim’in kurban etinin yoksullara dağıtılmasını öngören ayetlerine uygun çağdaş bir uygulama olacaktır.”
(17.6.2024).