Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

02 Temmuz 2023 Pazar

İstanbul dolu yağışı beklerken…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Başka bir ülkede olsa, utanç içerisinde ülkeyi terk eder ve belki yıllar sonra, halktan özür dilemek için, o hatalı kararı nasıl verdiğini nedamet duyguları içerisinde anlatırdı…

Meteoroloji genel müdüründen söz ediyorum.

O, yani genel müdür anılarını halkla paylaşma cesareti bulacağı yılları beklerken, “o gün” temalı pekçok komedi, dram, melodram, korku filmi çekilir, çoksatan romanlar yazılır, hatta belki de heykeltıraşlar kentin en kalabalık meydanına, toplumsal hafıza adına, “o gün” temalı performans çalışması dikerlerdi.

O lanet gün! Genel müdürün büyük bir sorumsuzlukla, afet alarmı verip, bütün halkı gereksiz yere teyakkuza geçirdiği gün!

Artık, bütün dünyada bilinir ki, o genel müdür örneğin Japon olsaydı, çoktan intihar ederdi. İntiharın Avrupaî yöntemi de yıllar sonra anılarını yazmak, ya da “o gün” temalı bir belgesel filmde nedamet getirmektir.

Fakat, bizde işler böyle yürümez. Bunu biliyoruz. Bizde kimse intihar etmez. Nedamet getirip halktan özür de dilemez!

Mesela, müdürün üstü hemen efelenir: benden kelle istiyorlar, ama başaramayacaklar, anlamına gelecek kükremelerle, ikibuçuk muhalefeti geri püskürtür.

Benim, “ağzımızın tadı bozulmasın” modunda yaşam felsefesini sabitlemiş yurdum insanı ise, o anda çoktan boşluğa ıslık çalıyordur.

Bense, bu durumlarda hep, Nasreddin Hoca’nın Timur karşısındaki “performansını” hayal ederim. Nasıl mı?

Mesela, her köye bir meteoroloji istasyonu kurulsun! Çiftçiler onların vereceği bilgilere göre ekin eksin, harman kaldırsın, fidanları sulasın!

Nasıl fikir, ama!

Başka türlü, bizim bu meteoroloji zulmünden kurtulmamız mümkün değil.