Deneyimin yaşamımızdaki önemi tanımsız  

ABONE OL
27 Mart 2020 11:37
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bu toplumun içerisindeyseniz, üzerinizde kara bulutlar geziyorsa, her anınızı etkilemişse, uykunuzda bile sarsıyorsa, eşten/ çocuktan/ dosttan/ yakından kaygılanır olmuşsanız…

Altmışbeş yaş üstü/ altmışbeş yaş altı, diye başlayan tümceler/ yaptırımlar duymak yormaya başlamışsa…

“Evden çıkmayın” demesi işin kolay yanı, “gereksinmeler” üzerine yoğunlaşmakta geç kalınıyorsa…

Düşünürün “insan, kabına göre insandır” dediği gibi…

Gecelerin buz gibiliği, günlerin sessizliği, dinginliği nasıl etkilemez insanı?

İşte öyle…

***

Bugün yaşananlarla içselleştirdiğim, bir dostun gönderdiği bir öyküyü buraya taşıyacağım…

Şöyle ki:

Padişah dört bir yana haber gönderir.  Ülkede ne kadar elli yaş üzeri varsa alanda toplanmasını, ardından da idam edilmesini ister.

Gençlerden biri, babasını alana götürmek yerine, samanların bulunduğu ahırda özel bir yer yaptırarak saklar.

Bu arada ülkedeki tüm elli yaş üzerindekiler idam edilir…

Gençlerin babalarını soğukkanlılıkla, kendi elleriyle teslim etmesi, üstelik idama götürmeleri padişahın hoşuna bile gitmiş, halkın bu denli kendini dinlemesine de sevinmiş!

Aradan bir süre geçtikten sonra,   padişah bu kez “kırk ile elli yaş arasında olanları denizin kenarında toplayın” der. İstediği gibi, ülkede ne kadar kırk-elli yaş aralığında olan varsa deniz kıyısında toplanır. Toplanan kalabalığa “size üç gün süre, üç gün içerisinde bana kumdan tespih yapacaksınız, eğer beceremezseniz hepinizin kafasını keseceğim” der.

Aradan birkaç gün geçer, kumdan tespih yapamazlar. Bir gün, iki gün, üçüncü gün…

Babasını samanlığa saklayan genç babasını anımsar, üç gündür aç kaldığını düşünerek, babasına koşar! Ülkede neler olduğunu, padişahın son isteklerini babasına birer birer anlatır. Deniz kıyısına döner…

Padişahın verdiği üç günlük süre dolmuştur!

Kırk-elli yaş aralığında olanlar deniz kıyısında toplanırlar. Padişahın istediği tespihi yapan olmamış! Kafa kesmek için gelen cellatlar hazırlıklara başlamışlar! Herkes kaygı içerisinde beklerken, padişahtan emir gelir!

“Verilen süre doldu, tespihi gerçekleştiren olmadı, onun için de hepinizin kafası kesilecek” der.

Cellatlar hazırlıklarını yapmaya hazırlanırken, babasını saklayan genç adam yitirecek bir şey kalmadığını anlayınca herkesin duyabileceği gür ses tonuyla “padişahım, biz verdiğiniz görevi yerine getirdik, ancak bir sorunumuz var” der.

Padişah, olmayacak bir şeyin yanıtı olmayacağını düşünerek, biraz da alay ederek “söyle bakalım, sorun neymiş” der.

Genç adam şu yanıtı verir:

“Hünkarım, biz çok düşündük, kumdan tespih tanelerini zor değil, ancak bunun imamesi nasıl olacak, ya padişahımız beğenmezse… Siz bu diyarın en iyisisiniz, imameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize, siz imameyi yaparken biz de taşları dizelim…””

Padişah ne yapacağını şaşırır. İmameyi nasıl yapabileceğini düşünür. Çaresiz, kırk-elli yaz arağındaki topluluğa “sizleri afettim, dağılın” deyip, kurmayını yanına çağırır:

“Ulan, hani elli yaş üzerindekilerin hepsini öldürmüştünüz. Nerden çıktı öyleyse bu deneyim, birini kaçırmışsınız” diye azarlar…

***

Corona virüsünün daha “ne/ nasıl” olduğu konusunda düşünce birliği oluşmadı!

Virüsün üretildiğini de söyleyenler var, doğal ortamdan oluştuğunu ileri sürenler de…

Bundan onyıl önce çekilen “Salgın” filmini izledikten, Almanya’da bu gün açıklanan sekiz yıl önce hazırlanan bir dosyada sözü edilen “corona virüs salgını” konusu ne anlama gelmeli başka?

Acaba yapılan “hesap” başka mıydı, özellikle belli bir katmanın mı etkilenileceği düşünülmüştü?

Şu an yaşanılanlar, yaşanılanın “seçme” özgürlüğü tanımadan herkesi etkilemesi miydi asıl sorun?

Dün duymuşsunuzdur, yetmişbir yaşındaki Galler Prensi Charles’in de corona virüs testi sonucu pozitif çıkması bazı “güçleri” tedirgin etmiş olsa da; gerçek bu!

Padişahın kırk-elli yaştan hiç de beklemediği, deniz kumundan tespih yapma konusundaki “deneyimli” yaklaşımı gibi…

Toplum, üzerine abanan kara bulutun bilincinde…

Her an aklının bir yerinde izi bulunan, uykularını bölen, eşten/ çocuktan/ dosttan/ yakından kaynaklanan kaygıları taşıyor.

Altmışbeş yaş üstü/ altmışbeş yaş altı, diye başlayan tümceler/ yaptırımlar bile can sıkıcılığını sürdürüyor!

Deneyimin yaşamımızdaki önemi öylesine tanımsız ki…

260320

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP