Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

Besin zehirlenmesindeki duyarsızlık…

 

Bir oruç ayında, tanıdığım bir eczacının yanına vardığımda “işlerden” yakınmıştı.

Demişti ki;

“Oruç başladığından bu yana pek hasta da gelmiyor, böyle sürerse ay sonundaki ödemelerde zorlanacağım…”

Dün “beslenen zehirleniyor” diye yazdıktan sonra anımsadım!

Şarkısında Cem Karaca’nın “verem olana bal ye diyorlar” diye açlığa-doyumsuzluğa başkaldırmasından başka bir şey bu!

Sokakta sergiden,

Pazarda tezgahtan,

Markette raftan alınan “hangi ürüne” güvenileceği bilinmiyor!

Bırakın besin ürünlerini…

Temizlikte kullanılan deterjanın, çocukların kullandığı kalemin-silginin, kış aylarında giyilen ayakkabının-paltonun-kazağın, günümüz insanının vazgeçilmezi cep telefonun zaman zaman yazılıp-çizilen “yan etkilerini” de besinlerin yanına eklediğimizde…

Sistemin “açlık sınırında” çalıştırdığı yetmiyor gibi, verdiğini de “hasta yapmak” için harcattığı akla gelmiyor mu?

***

Soner Yalçın’ın, “Saklı Seçilmişler” adlı yapıtında, ortaya koyulan sonuçlar hiç de iç açısı olmadığı gibi, gelecek için karamsar bir beklentiye sürüklüyordu.

Yalçın’ın, tanıtım için kaleme aldığı satırlarda bile “işin” ne denli ürpertici olduğunu gösteriyordu!

“Beslendikçe zehirleniyorduk!”

Soframızdan eksik olmayan ürünlerin şekli-biçimi neden değişiyordu?

Anamur muzu küçük olmasına karşın pahalı, çikita neden ucuzdu?

Pazarda şekli karmaşık domates, neden yusyuvarlak olandan pahalıydı?

Son zamanlarda satılan tohumlar, neden öncekilerden çok veriyordu?

Salatalık buzdolabında neden sesli biçimde büyüdüğünü duyuruyordu?

Neden yurdumuzda yetişen meyveleri yemeyip, boyadan sularını içiyorduk?

Neden aspirinle iyileşecek hasta emarlardan, filmlerden geçirilip, bolca ilaç tüketmelerine karşın iyileşemiyor, ayağa kalksa bile bir “kalıt” bırakıyor?

“Saklı Seçilmişler” adlı yapıtta bunlara yakın birçok sorunun yanıtını bulduğunuz gibi; yemekte kullanılan yağın-tuzun, çocukların severek yediği fast food’un (çabuk yemek), halkımızın “ne çok yediği ekmeğin neler içerdiği konusunda da bilinmeyenleri ortaya koyuyor ya;

Yazar gibi, yapıtı okurken ürperiyorsunuz!

***

Canlının yaşamını sürdürmesi için yemeye-beslenmeye gereksinimi olduğunca; canlının organizmasını koruyacak, yaşamsal yarar sağlayacak, organları çalışırken yenileyecek beslenmelerine de gereksinim var.

Koruyucu, yaşamsal, yenileyici ürünler yerine; zedeleyici, yaralayıcı, eskitici ürünler tüketmek yaşamı acılandırır!

Kapitalizm bunun için var!

Daha çok canlıyı doyurmak, daha çok canlının yaşam standardını yükseltmek, daha çok canlıya yaşam alanı sağlamak için değil;

Daha çok kazanmak, daha çok aç bırakmak, daha çok hastayı hastane kapılarına taşımak, daha çok ilaç satmak, tarımsal ilaçlarla başka-başka mikroplar yaymak, canlıya daha çok acı vermek için var kapitalizm…

Onun için;

“Beslendikçe zehirleniyorduk!”

***

Oruç ayında, tanıdığım bir eczacının “işlerden” yakınmasını yabana atmayalım…

Kimyasalların bozduğu salt canlı organizması değil, tarımda bozuldu!

Topraklarımızda ekilen “yerli tohumlar” yerine, küresel “tohum üreticilerinin” ikinci kez ekimi olmayan, ancak “bir ekimde” daha bol verim sağlatan “tohumlar”;

Bir yandan toprağın bozulmasına,

Bir yandan bilinmeyen bitkilerin ortaya çıkmasına,

Bir yandan ürüne daha çok masraf edilmesine,

Bir yandan daha çok tarımsal ilaç kullanılmasına,

Bir yandan daha çok “dışa bağımlılığa” neden olunmasına,

Bir yandan daha çok “besin zehirlenmeleriyle” karşılaşılmasına,

Bir yandan da okullarda “beslenme” kuralları oluşturulmasına,

Bir yanda da ekimin, toprağın, insanın suçlanmasına neden oluyor ya…

Kapitalizmin çarkında ufalanmak yeğlenirken; çarkın arasında ufalanmaya baş kaldırılması salık verilmiyor, yönetimin denetim mekanizmaları çalıştırılmıyor, uluslararası firmaların “yanlış” üretimi sorgulanmıyor, halkın sağlık sorunu yaşamasının suçluları aranmıyor, halkın sağlığını bozan ürünlerin temelinde nelerin olduğu araştırılmıyor, araştırılsa-sorgulansa bile rafların cezalanması fotoğraflanıp yayılıyor!

Dün nar ile ıspanaktı…

Yarın tere, turp, karpuz sıraya girecek; ya sonra?

Besin zehirlenmesindeki duyarsızlık neden?

051019

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç