Amaca giderken…

 

‘Amaca giderken her yol mubahtır.’

‘Mubah’, dinsel bir terim…

Yapılmasında ‘dince’ bir sakınca olmadığı biçiminde açıklanır.

Y a da yapılmasında sakınca görülmeyendir!

‘Amaca giderken her yol…’

Aklınıza ne geliyor şu anda bilmiyorum ama, onu ‘amaç’ etmişseniz ‘sakınca’ yok!

Paylaşmama hırsı, toplumsal çöküntü, hoşgörü retti…

***

Siyasi partilerin yerel seçimlerde ‘kazanmak’ için büründükleri durumu görmeyen yok!

Dünyanın başka bir coğrafyasında bu ya da benzeri durum oluyor mu bilmiyorum; oluyorsa eğer, insana yazık edildiğini düşünüyorum.

Hani sıkça söylenir, yadsınmaz ya…

‘İnsanda akıl var…’

Elbette, bilinen seçenekleri bilgisine-deneyimine göre değerlendirecek olan, karar verecek olan da insandır.

Bir başkasının, kendi bilgi-deneyimlerini öne çıkararak ‘benim dediklerimi de’ der gibi, insanı ‘tıpış tıpış’ bir canlı olarak görmesi bir ‘ahlak çöküntüsü’ değil de nedir?

Üç de olsa, beş de olsa, kazansa da, yitirse de ‘kendi gibi’ karar vermesinin kötülüğü nedir?

Yok ille de ‘benim dediğim gibi olacak’ demek,

Yok ille de ‘kararı bir ben veririm’ demek,

Yok ille de ‘seçtiğimi seçin’ demek…

Bu gidiş ‘mubahtır’ diyerek, dinsel destek aramak…

Doğru mu bunlar?

***

Birini sevmek,

Birine gönül vermek,

Birine yakın durmak…

Tüm bunlar işselleşmiş, iç sesle bütünleşmiş, yapınca sevinç uyandırıcı ‘şeyler’ değil mi?

Biri dedi diye sevmek,

Biri dedi diye gönül vermek,

Biri dedi diye yakın durmak…

İç sese karşı koymak, kendinle ayrı düşmek, gönül acıtmak, yüreğe taş basar gibi…

İnsan için hak mı?

***

Hiç aklınıza geldi mi bilmiyorum;

Ülkemizdeki siyasi partiler neden var?

Seçim öncesi ‘ittifak’ çirkinliğini, seçimlerde yurttaşa yaşatmak için mi?

Hadi sistemin ‘çirkinliklerini’ korumak için çırpınan partileri bir yana bırakalım, ‘insan odaklı’ olduklarını ileri sürenlerin de buna katılmalarının altında ‘haklılık’ bulan var mı?

Kendi ‘ideolojisine’ yakın mı, uzak mı demeden ‘işbirliği’ içerinde kıvranan partilerin haklılığını…

Yok, donup kalıyorum!

Seçmen o denli ‘duyarsız’, o denli ‘tutarsız’, o denli bilgisiz-deneyimsiz, o denli ‘inandıkları’ yalanmış gibi ‘istemediği’ yana savrulacak; bunu da gönülden yapacak!

İşin en anlamsız, en dayanaksız oluşunu görmezden gelecek!

‘Amaca giderken her yol mubahtır.’

Sakının ha, bu söz ‘amaca giderken bazı yollar mubahtır’ olmasın!

281118