Dünkü yazısında, CHP’nin yerel seçim beklentisine ‘AKP’nin MHP ile kutsal ittifak yaparak seçimlere gireceğine dair işaretler ortaya çıkmaya başlayınca; dünün karıştırıcıları, bu günün birlik söylemcileri biraz abandone oldu. Adana’da her şey çantada keklik değil’ biçiminde yorum getirmiş Özcan Aladağ…
Benzer ‘özeleştiriyi’ bu köşede bir kaç kez yazdım…
Geçtiğimiz aylarda ‘birinin adamı olmak’ ile başlayan, merkez belediye başkanlarının ‘Büyükşehir Adayı Olma’ yarışı, mahalle delegesi ölçeğinde bile demagojiye neden olmuştu!
Çukurova ile Seyhan Belediye başkanları kendi belediye sınırları dışında ‘delege’ belirleme ‘güç’ gösterisinde bulunmuşlardı…
‘Benim adamım olsun’ diyerek…
Bir araya geldiklerinde yapay ‘gülücükler’ göndermeye çalışmış olsalar da, içlerinde ‘barışık’ olmayan yarınlar vardı!
***
İki gün sonra kongre, bir yıl sonra seçimlerden biri için şimdiden ‘yarış, çalışma’ başladı…
Cumartesi, pazar günleri olması beklenen kongre için söylenenler, basına düşen haberler Adana’da yaşanan demagojik havayı aratmıyor!
Bugün için görevde bulunan Genel Başkan, Yardımcıları, diğer birimler ‘delegelerden’ zorla imza alındığı yönünde.
Bu sözleri de bir başkası değil; bu partinin içinde çırpınan, seçim sonuçlarında yitirdiği kent belediyesini ‘kazanca’ dönüştüren Genel Başkan Adayı Muharrem İnce…
‘Başkan yardımcıları milletvekili arkadaşlarımızdan, delegelerden imzalar topladıkları yönünde belgiler alıyoruz’ diyor.
Şunu da ekliyor: ‘Bu konuyu belirtmek için Genel Başkanla bir araya geldik’.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, geçtiğimiz günlerde Adana’da yaptığı konuşma, birkaç gün önce gençlere söylevi ‘demokrasi’ kavramından geçilmezken ‘bu’ imza toplama eyleminin ‘anlatılanlarla ‘bağını’ düşünmek gerekmiyor mu?
Kongrede de ‘benim adamım’ olayı egemen olacak mı yoksa?
***
En çok üzüldüğüm konu nedir biliyor musunuz?
Büyükbabam Atatürk’e söz söyletmezdi. Tek partili sistemin sancılarını bilmesine-yaşamasına karşın Atatürk’ü, arkadaşlarını hep yaşananlardan ayrı tutardı.
Babam, büyükbabamın düşüncesinden hiçbir ödün vermediği gibi, kentimizde çok partili sisteme geçiş sürecinde Gençlik Kolları’nın kurucuları arasında yer almıştı.
Sık sık yaşamı boyunca ‘iktidar’ olduklarını görmediğinden söz ederdi!
Ya muhalefet, ya da kısa dönemlerde hükümet ortaklığı…
Hepsi bu!
Kendimi düşünüyorum…
Yarım yüzyılı aşkın yaşımın çocukluk dönemlerinde ‘politika’ ile tanışmıştım. Babamın parti yönetiminde olmasından dolayı, işyerimize gelen o zamanın senatörlerini, milletvekillerini tanımıştım. Onlardan kitaplar almıştım. Onların söyleşilerine katılmıştım…
‘Partimize gel, yönetimimize gir, görevlendirelim’ önerilerini çok almıştım!
Bu günlerime değin ‘iktidar’ yüzü görmeyenler arasındayım. Zaman zaman gelen ‘iktidar’ önerilerini geri çevirmem; akıllılığım mıydı, kendimi cezalandırmam mıydı, iktidar olma korkusu muydu?
Belki de ‘hepsi’, ya da ‘hiçbiri’…
Yaşadığımız kentin yerel yönetimleri bazen ‘kazanılmış’ olsa da, kapılarının ‘açılmazlığı’ da başka bir sorun…
İktidar yüzü görememek, hep ‘muhalefet’ olmak; bambaşka bir şey olmalı…
***
Önümüzdeki yerel seçimi düşünenler, Özcan Aladağ’ın sözlerini yabana atmamalı…
Sözüm ona seçimin, her iki merkez kent için ‘çantada keklik’ olmadığı bilinmeli!
Bunu salt AKP-MHP ittifakı açısından değil, Adana’da geçtiğimiz aylarda yaşanan, bugün bile ‘etkisi’ sürdüğü bilinen ‘benim adamım’ ayrımından da kaynaklanan bir sonuç!
O zaman da söylemiştim…
Ben kimsenin adamı değilim. Kimsenin de adamı olmak gibi bir ‘edilgenlik’ içerisine atılmayı da düşünmem. Bu iki kentin Belediye Başkanları ile birkaç kez görüşmek istemem karşın da görüşme olanağı bulamamış biriyim.
Bu denli eleştirdiğim, bu denli yanlış bulduğum parti ile içselleştiremediğim davranışlarına karşın bunlardan biri ‘adayım’ olursa neden oyumu vereyim?
Başka bir partiye oy vermesem bile, ‘adamcılıklarından’ dolayı uzak durma hakkım olsa gerek!
CHP’de ‘çantada keklik oy’ olmaz; böyle beklentiler içerisinde olanlar varsa ‘dışarıya’…
Benimke aynı kanıyı üleşen çok partili var…
Var mı bunun ötesi?
010218
YORUMLAR