Oktay EROL
Kış ayları geldiğinde “emeklinin” ısınmakta zorlandığı gibi, aslında zorluklar yaşayan birçokları var! Yedi yıl önce, her ne denli “enerji tasarrufu” neden gösterilmiş olsa da, bir “inatlaşmadan” mıdır/ nedir bilinmez bir nedenle öğrenciler, veliler, sabah işlerine yetişmek zorunda olan emekçiler sabahın karanlığında yollara çıkmak zorunda kalıyor! Uyku uyuşukluğuyla evden çıkan öğrencilerin durumu, karanlıkta karşıdan gelenlerin bile sokak lambaları önünün dışında tanınmaması psikolojik bir yara!
Bir “inatlaşmadan” mıdır/ nedir, diye kaygımı dile getirdim ya; gerçekten bir inatlaşma mı bu? Neyin hesabı yapılıyor, neyin acısı küçücük çocuklara çektiriliyor, bugüne değin ne kadar tasarrufa neden olmuş, bundan yurttaşın kazancı ne? Bunun gibi birçok soru geliyor aklıma!
***
Doymayan “canlı organizma” istenen performansı göstermeyeceği gibi, uykusunu alamayan/ dinlenemeyen “canlı organizmadan” da bir verim beklenmez! Benim ki bir öngörü olsun: yedi yıldır eğitimde, ekonomide, bilimde, toplum yaşamında “çıtalar” kontrol edilsin! Öncesinden nasıl? Eğitimde, ekonomide bir “iyileşme” görüşmüş mü? Yoksa tam tersi mi? Ya da çalışanlar aldıkları ücretlere bir baksın, yedi yıl önce aldıklarını alabiliyorlar mı?
Bu soruların yanıtını bulmak o denli zor değil! “İktidar” kimseye inanamasa bile, kanımca Tüik’in verilerine inanır! Onlara bir baksın bakalım; iyileşmiş miyiz, kötüleşmiş miyiz? Zaten insanların yüzlerine baktıklarını, yaşattıkları sıkıntılar için çözüm üretme yoluna gittiklerini sanmıyorum! Bir yandan sanki bir “övünç” konusuymuş gibi “vergiyi tabana” yayacaklarının tabanının oluşturuyorlar, bir yandan temel gereksinmelere ulaşmakta zorlanan bu yurdun yurttaşı değilmiş gibi “enflasyon altından ezdirmedik” diyebiliyorlar! Onun için, inandıkları/ güvendikleri Tüik’e sormalılar, diyorum!
***
Geçtiğimiz günlerde dördüncü sınıfa bir öğrenciye, sokak köpekleri saldırdı! Öğrencinin yaşam tehlikesi yaşadığı belirtildi! Gecenin karanlığında “ne işi var köpeklerin orada” diye sormayın! Koca kentlerde kimin/ ne zaman yaşadığı bilinmiyor! Bir yanda sokak köpekleri, bir yanda “ne zaman” bu ülkede kalmayı hak ettiği bilinmeyen yabancı silahlı çeteler, bir yanda her şeyden habersiz karanlıkta okula, işe gitmek için “o saatte” sokakta olan bu yurdun yurttaşları…
İşte bu yaşanan “yaz saati” karmaşası nedeniyle, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Başkanlığı’na yasa önerisi verdi. Süllü açıklamasında, “yaz saati” uygulamasının ne işverene, ne de devlete en küçük katkısının olmadığını söyledi! Bu zamana değin, “muhalefetin” meclise getirdiği “hiçbir” öneriye, “iktidarın” olumlu karşılık verdiğini anımsamıyorum! Bunda olur mu, onu da doğrusu bilmiyorum!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar’ın uygulamanın sürmesi gerektiğini belirten sözleri şöyle: “Yaz saati uygulamasının yıl boyunca uygulanması, enerji planlaması, iktisadi kazanç, sosyolojik ve psikolojik anlamda daha doğru olacaktır.”
Yedi yıllar süren “yaz saati” uygulamasının, sözü edilen yararlarının “bir yurttaş” gördü mü, “iktisadi kazançtan” kimler yararlandı, “sosyolojik/ psikolojik” toplumdaki gerilmeleri azalttı mı; onu soruyoruz! Yoksa her şey yedi yıl öncesinden daha da “yaşanılmaz” mı; yanıtını Tüik bilir! 141223
YAZARLAR
13 saat önceEKONOMİ
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce