Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Selma Erdal

Dijital yurttaşlık mı, dijital kölelik mi?

Dijital çağ size ifade özgürlüğü, katılım, eşitlik sözlerini verdi. Bu sözlere karşın; bugün elinizde ne var? Paylaştığınız her fotoğraf, yazdığınız her yorum, tıkladığınız her içerik sizi özgür bireyler mi yapıyor, yoksa gönüllü dijital kölelere mi dönüştürüyor?

Sizler dijital çağın yurttaşlarısınız, öyle diyorlar. Bilgiye anında ulaşan, düşüncelerini sınırsızca paylaşan, ağlarla birbirine bağlanmış özgür bireyler…  Ne güzel sözler ama gerçekten özgür müsünüz, yoksa dijital zincirlerle ama hiç de ayırdına varmadan birbirine bağlanmış çağdaş köleler misiniz?

Bugün sosyal medyada attığınız her tweet, beğendiğiniz her gönderi, izlediğiniz her video bir yurttaşlık uygulaması gibi görünüyor. Sanki siz bu dijital alanın eşit ve özgür bir parçasısınız. Ama o gönderiler, o gündemler, o tartışmalar gerçekten de sizlerin düşlerinin, düşüncelerinin izdüşümü mü?  Yoksa sizler; bir algoritmanın, bir şirketin, bir siyasal topluluğun planladığı dijital tiyatronun seyircisi olarak yalnızca bu oyunların içine mi çekiliyorsunuz?

Bir kez daha sorun, sorgulayın: Sizler dijital yurttaşlar mısınız, yoksa dijital köleler misiniz?

Dijital Demokrasi Masalı

Dijital platformlar size “herkes eşit” dediler. “Herkes konuşabilir, herkes katılabilir.” Ama kimsenin sormadığı bir soru vardı: Bu alanın sahibi, gerçek sesi kim?

Bugün Facebook, Twitter, Instagram, TikTok gibi platformlarda söz söyleme hakkınız varmış gibi görünüyor. Oysa bu oyun alanları; kuralları önceden yazılmış bir piyasa… Siz yalnızca “içerik üreten”, “tıklayan”, “beğenen”, “tüketen” figüranlarsınız.

Eğer özgür olsaydınız; paylaşımlarınız sansürlenmez, “söz konusu sosyal platformun hoşuna gitmeyen, çıkarlarına ters düşen paylaşımlarınız nedeniyle” hesabınız süreli de olsa engellenmez ve cezalandırılmaz ya da kapatılmazdı. Bilmelisiniz ki gerçek yurttaşlık katılabilmektir, değiştirebilmektir, karar verebilmektir.

Dijital alanın gerçeği şudur: Size yalnızca konuşuyormuşsunuz duygusu, algısı veriliyor; ama hiç kimse sizi dinlemiyor.

Çünkü burada güç, paylaşımlarıyla sesini en çok duyuranda değil; veriyi elinde tutanda, platformu dijital alanda kullanıma açandadır, dijital piyasaya sürendedir.

Dijital çağın en zekice, belki de en kurnazca kandırmacası şu olmuştur:

“Özgürsün çünkü istediğini yazabiliyorsun.”
Oysa her tıklamanız, her paylaşımınız bir veri paketine dönüşüyor. Size ücretsiz platformlar sunulurken siz aslında ürün oluyorsunuz. Verileriniz satıldı, düşünceleriniz yönlendirildi, öfkeleriniz pazara çıkarıldı.

Eskinin köleleri zincire vurulurdu, sizin zincirleriniz görünmez: Algoritmalar, manipülasyon teknikleri, veri madenciliği…

Bu zincirleri seviyorsunuz çünkü size “özgürsünüz” duygusu veriyorlar.

Dijital Yurttaşlık mı, Tıklama Köleliği mi?

Bir tweet atıyorsunuz, bir story paylaşıyorsunuz, bir yorum yazıyorsunuz. Sandığınız şey şu:
“Ben kamusal tartışmaya katılıyorum.”
Oysa çoğunlukla yalnızca dijital düzenin çarkını döndürüyorsunuz. Çünkü algoritmalar öfkeyi, çatışmayı, sansasyonel içerikleri ödüllendiriyor. Ne kadar çok tepki verirseniz, düzen o kadar çok veri topluyor.
Siz konuştuğunuzu sanırken, aslında yalnızca algoritmaların karnını doyuruyorsunuz.

Dijital yurttaşlık dediğiniz şey, gerçekte bir dijital kölelik döngüsüne dönüşmüş durumda… Kendi verinizi, kendi iradenizi, kendi zihninizi pazara çıkarıyorsunuz.

Özgürlük ya da insan iradesi; algoritmaların insafına bırakılabilir mi?
Bugün dijital haklar, veri güvenliği, algoritmik şeffaflık gibi sorunlar konuşulmazsa tartışılmazsa, eleştirilmezse; biliniz ki bu çağda “yurttaşlık” kavramı yalnızca bir yanılsama olarak kalacaktır.

İyi düşünün ve bu dijital platformları sorgulayın:

Bugün sosyal medyada özgürce konuştuğunuzu mu sanıyorsunuz, yoksa dijital çağın gönüllü kölelerinden biri olduğunuz ama ayırdında bile değil misiniz?

Karar sizin.

Ama unutmayın, dijital zincirler ses çıkarmaz; onları yalnızca sorguladığınızda duyarsınız, duyumsarsınız. Sonucunda da aklınızı ya algoritmalara kiraya verirsiniz ya da beyninizi işlevsiz bırakmadan, dumura uğratmadan insanca zekanıza güvenerek yaşamınızı sürdürürsünüz. Karar sizin, seçim sizin.

Didim, 3 Nisan 2025

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER