“Seçim sonucundan dersimizi aldık” bu mu?

“Seçim sonucundan dersimizi aldık” bu mu?

ABONE OL
19 Nisan 2024 13:06
“Seçim sonucundan dersimizi aldık” bu mu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Daha bir ay dolmadı! Denilenlerin de unutulmaması gerekirdi aslında! Demek ki yirmiiki yıllık bir “iktidar” olmanın bıraktığı “iz” bu olmalı! Yaşanan yerel seçim sonuçları ortaya çıkınca “biz dersimizi aldık, sorunu anlıyoruz, çözeceğiz” diyenlerdi kimdi; anlamıyorum! Peki, “iktidar” ne dersi almıştı o zaman? Her şey, her uygulama, her çekilen dargelirlinin yaşadığı sıkıntı, şatafatlı yaşamlarını yoksulluğun gözüne sokmayı bırakmayanlar…

Değişen bir şey yok! Yirmiiki yıl boyunca nasıl yoksulluğu çözmek yerine “sadaka/ destek” vererek yaşamı sürdürmek, üretimi özendirmek yerine tüketen toplum olmayı salık vermek, bilgi/ deneyim yerine “biatı” öne çıkarmak erek sayılmışsa değişmeden sürüyor!

31 Mart seçimleri, yurttaşın yirmiiki yıl sonunda gelinen “yere” tepkisi biçiminde algılanması gerekirdi! O yıllar yurttaşın alım gücü neydi, o yılın teknolojisinden ne denli yararlanabiliyordu, bayramları nasıl karşılayabiliyordu, gelecek konusunda ne denli güvenliydi… Sandığa giden yurttaş sandıkta, gitmeyen “oy vermeme hakkını” kullanarak geçen yirmiiki yıl sonunda “iç sesinin” yönlendirdiği biçimde “iktidara” uyarıda bulundu!

Anlaşılıyor ki; son üç/ beş ayda yaşanan enflasyon göz ardı edilerek, yaşadıkları şatafat gözlerden uzak tutularak “asgari ücrete ara zam yok” denildi! Yurttaşın, soluduğu havadan bile “vergi” almalarına karşın, topladıkları “ulusal geliri” nereye/ neden/ ne amaçla olduğu bilinmeyen biçimde savurmalarına karşın, tüm “iktidarların” asıl ödevlerinin “ulusal geliri” hakça kullanmak olmasına karşın yükü/ cezayı halkın sırtına yüklemek “seçim sonucundan dersimizi aldık” demek değildir, “iktidarı desteklemediğiniz için daha da yoksullaşacaksınız” demektir! Unutmayın!

 

“Bana iş için gelmeyin” ne demek?

Akşam bir dizide, başrol oyunculardan biri “ayıp olmasın diye sustuklarımıza kızıyorum, ayıp olsun susmayacağım” dedi! Oyucunun “rol” gereği yaşadıklarını düşünüyorum da, ülkemizde “muhalefetin” yaşadıklarıyla benzerlikleri o denli çoktu ki! Hep dışarıda kalmıştı, birçok beklentisi yarıdan kalmıştı, sevinememişti, arkadaş söyleşilerinde kahkaha ile gülememişti!

“Muhalefeti” düşünsenize bir… Son yerel seçimde biraz olsun yüzler gülümsedi! Beklentilerinin gerçekleşme umudu vardı artık! Bugüne değin salt “muhalefet” olması nedeniyle yaşadıkları vardı! Çocukları çalınan üniversite sınav soruları sürecini yaşamıştı! “Muhalefet” olmakla imliydi…

Adana’da “iktidara” yakın kaç belediye var ki; birçoğu yirmiiki yıllık “muhalefetin” yönetimine geçti! Bugünden sonra, bugüne değin “muhalefette” olanların belediyelerin kapılarını çalmaları kadar doğal bir şey yok! Daha dün karşılattığım biri anlattı; üzüldüm! Kimin olduğundan söz etmedi, ancak bir başkanın “bana iş için gelmeyin” dediğini söyledi! Yurttaş yolu için de, çamurlu sokağı için de, sivrisinek ilaçlaması için de, çocuğuna iş içinde belediyenin kapısını çalacak!  Bunun “tersini” düşünmek aklı da, utkuyu da, başarıyı da yorar!

Bu tümceyi hiçbir belediye başkanının ağzından kulaklarımla duymadım, duyduğunu söyleyenlerden duydum! Bu ya da benzeri “kibri” çiçeği burnunda ya da “usta” konumundaki belediye başkanlarına hem yakıştıramam, hem de böyle bir yaklaşım beklemem! “İktidarın” tutamadığı ele “muhalefet” uzanamadıkça yaşam daha da zorlaşacak, yurttaş “ayıp olmasın diye sustum” demeyecek; bunu en son seçimde kanıtladı, unutmayın! 180424

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP