İzmir Kitap Fuarında

İzmir Kitap Fuarında

ABONE OL
24 Nisan 2024 12:57
İzmir Kitap Fuarında
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Zeki SARIHAN

TÜYAP’ın İstanbul ve İzmir Kitap Fuarları çok hareketli geçerdi. Öğretmen Dünyası Dergisi kapandığı, Ulusal Eğitim Derneği de işlevsiz kaldığı 2019’dan beri, bu fuarlardan ayağım kesilmişti.

Geçen yıl Ulusal Eğitim Derneği kapatılması için toplanan son kurultayında ani bir kararla genel merkezi İzmir’e taşındıydı. Genel Başkan Osman Gazi Oktay, birkaç yıldır İzmir Belediyesince düzenlenen kitap fuarında derneğe Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi ile birlikte bir stant ayırtmayı başarmış. Benim orada imza günleri yapmamı istedi.

“Benim kitaplarımı artık okuyan kalmadı” diye dertlendim. Gerçekten oldum olası, yalnız bir kitabım “çok satanlar” listesine girmişti. Bir defasında da imza için oturtulduğum masa, aşırı izdihamdan birkaç kez devrilmişti. Çünkü Çankaya Belediyesi kitabımı bedava veriyordu!

Osman Gazi “Olsun,  sohbet ederiz” dedi.

Bir hava değişimi olur diye, valizlerden birine içine elimde bulunan 10 kitabımdan toplam fiyatları 4.980 lira tutan 45 kitabı tıka basa doldurdum. 19 Nisanı 20 Nisan’a bağlayan gece, Ankara’dan İzmir’e 600 lira ücret vererek otobüsle hareket ettim.

İzmir’in göbeği sayılan Kültürpark’ın kapılarından birine ulaştığımda Osman Gazi’ye geldiğimi haber verdim. On dakika sonra geldi. Kaldırıma masa sandalye atmış bir küçük işletmenin hazırladığı kahvaltımızı çay ve İzmirlilerin pek düşkün olduğu “boyoz”a yaptık. Hava bayağı serindi ve hafiften başlayan yağmurdan bizi işletmenin saçağı koruyordu.

Çantamızı sürükleyerek fuar alanına ulaştık.

NAM OLSUN, KÂR OLMASIN

Daha önce TÜYAP’ın fuar alanı olarak kullandığı büyük yapıyı İzmir Büyükşehir Belediyesi işgal etmiş. İki yıl, şehrin epey uzağında bir fuar alanı yapmış. Buraya otobüslerle insan taşımış olsa da o kalabalıklardan geçilmeyen kitap fuarlarının yıldızı sönmüş. Bunun üzerine şehir merkezine geri dönülmüş. Bu kez, sıra sıra çadırlar kurularak yayınevlerine kiralanmış. Dernek, vakıf, dergi gibi girişimlere de sapa bir köşede bedava çadırlar ayrılmış. Geceki yağmur, çadırlara zarar vermiş, zeminlerde gölcükler oluşturmuş. Sıranın en ucunda Kızılay, ikincisinde Ulusal Eğitim Derneği ve Kültürel Yaşam Girişimine ayrılmış masa var. Girişimin yalnızca birkaç afişi ve broşürleri var. Bizim kitapları masaya yaydık.

Buraya uğrayanlar pek seyrek. Yalnızca sosyal medyadan yaptığımız duyuru üzerine, benimle görüşmek isteyen “özel” ziyaretçiler geliyor. Bir gelen de pir geliyor. Oturuyor, sohbet ediyor, tartışıyoruz. Çay, kahve içiyoruz. Seyrek olarak da meraklı biri uğruyor. Kitap değişi yaptığımız arkadaşlar oluyor. Hemen herkes fotoğraf çektiriyor.

Burada iki gün sabahtan akşama oturuyoruz. Yalnız yarım saat kadar yayınevlerinin bulunduğu alanı gezme imkânım oluyor. Ziyaretçilerin sayısı, önceki TÜYAP Fuarlarına göre oldukça az. Akşam, bir şirkette çalışan Serkan Sarıhan beni alarak Karşıyaka’daki evine götürürken bir Karadeniz lokantasında mısır ekmeği, kara lahana çorbası ve hamsi ikram ediyor. Döşeğimi kalın serdiğinden rahat bir uyku uyuyorum.

İkinci günün akşamında Osman Gazi hasılatı bana teslim ediyor. Dört kitabı armağan etmişiz. 45 kitaptan 11 adet kalmış. Para olarak 3.460 lira teslim ediyor. Kalanları da hafta sonuna kadar satmaya çalışacak, parasını banka hesabıma yatıracak. Satıştan bir miktarını dernek için ayırma önerimi kabul etmiyor. Bu sokakta stant açanlar benim gibi “Nam olsun kâr olmasın” anlayışıyla hareket ediyor.

UMMAHAN YÜCEL

Başka fuarlar gibi bu da kalıcı birkaç dostluğa vesile oluyor. Bunlardan biri de, facebook duyurumdan öğrenip gelen bir doçent doktorla anlamlı karşılaşma. Bunun bir öncesi var. Ummahan Yücel, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Öğretim Üyesi. Hepimizin bir ebesi olduğu halde, tarihi merak edilmeyen ve yazılmayan bir mesleğin tarihini yazmaya karar vermiş. İnternette bu konuyu sorgularken Fatma Sarıhan Türkmen’in (kendisi ablam olur) “Işığı Arayan Köy Kızı-Bir Köy Ebesinin Anıları” kitabına rastlıyor. Köy Ebeleri, 1960’lların başında yalnız bir yıllık öğrenim ve altı ay staj gören köy kızlarından oluşuyordu. İçlerinde anılarını yazan başkası yok. Bu kitabı da Öğretmen Dünyası yayınlarından çıkarmıştık. Kitap bitmiş bulunuyordu. Meraklı bir araştırıcı olan Yücel için bu, hazine bulmaya bedel. Bir şekilde Fatma ablaya ulaşmayı başarıyor. Sağlık alanında yayın yapan bir yayınevine, onun bir kısmını alacağını söyleyerek kitabın ikinci baskısını yapmaya ikna ediyor. Ben Ummahan Hanımla, bu vesile ile telefonla görüşme yapmıştım. Sonra feysten arkadaş olmuştuk. Kendisi, Fatma ablayla buluşmak ve onun geçmişte yaşadığı, halen de yazları oturduğu Beyceli köyüne ta İzmir’den kalkıp geliyor. Bu vesile ile bölgede bazı eski ebeleri de buluyorlar. Belgeseller çekiliyor. Üniversitede 1. Uluslararası Ebelik Tarihi Kongresi düzenliyor. İstanbul’dan Fatma ablayı da konuk ederek ağırlıyor. Ona konuşturma ve oturum başkanlığı yaptırıyor. Kitabını imzalatıyor.

Seyitgazili Ummahan Hanım’ın anlayışı ve tutumu birkaç bakımdan ders verici anlamlar taşıyor. Merak, öğrenmenin başlangıcıdır. Arayan bulur. Gerçeği olgularda aramak gerekir. Başkalarının ilgilenmediği bir konu, senin çok işine yarayabilir. Fatma ablanın tutumu açısından da dersler var. Senin sıradan sandığın anılar, gün ve yeri gelir paha biçilmez bir kaynak olur. Boşuna “Anılarınızı yazın” diye dostlara boşuna ısrar edip durmuyoruz.

Sırf bu çalışkan ve ne yaptığını bilen bilim kadınıyla tanışmak için bile İzmir’e gitmeye değerdi. Epey sohbet ediyoruz. Kitapların çoğundan birer adet alıp çantasına koyuyor.  (25 Nisan 2024)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP