MHP ve AB Parti’de adaylık ücretleri!

MHP ve AB Parti’de adaylık ücretleri!

ABONE OL
22 Kasım 2023 14:08
MHP ve AB Parti’de adaylık ücretleri!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerle ilgili partilerde adaylık başvuruları süreci de başlamış bulunuyor..

Hatta, AK Parti başvuru sürecini uzatma yoluna bile gitti..

MHP’de ise 13 Kasım’da başlayan adaylık başvuruları için son tarih 15 Aralık..

Bir çok parti, aday adaylarından başvuruda “bağış” adı altında zorunlu ücret talebinde bulunuyorlar..

Başvuru evrakına, “bağış”la ilgili banka dekontunu da eklemelerinin istiyorlar..

Banka dekontu olmayan başvuruları kabul etmiyorlar..

Aday adaylarından bağış isteyen partiler arasında başlıkta adı geçen MHP ve Adalet Birlik Partisi (AB Parti) de yer alıyor..

MHP, bildiğimiz kadarıyla hem belediye başkan, hem belediye meclis üye adaylarından “bağış” adı altında başvuru ücreti alıyor..

AB Parti ise belediye başkan adaylarından bağış talep ediyor..

Buraya kadar her şey normal..

Dediğim gibi, hemen her parti gerek milletvekili, gerek belediye başkan ve meclis üye adaylarından para talep ediyor..

Normal olmayan, belirlenen zorunlu bağış miktarları..

Gelen bilgilere göre, MHP merkezdeki belediyelerde meclis üyesi aday adayı başvurusunda bulunanlardan on bin lira başvuru ücreti istiyor..

Bazı ilçe örgütlerinin 13 Kasım’da başlayan başvuruların ilk günlerinde daha da yüksek miktarda başvuru ücreti istedikleri ancak, İl Başkanı Yusuf Kanlı’nın devreye girip, “makul bir ücret istenmesi” talimatından sonra söz konusu ücreti on bin liraya çekildiği ifade ediliyor..

AB Parti’deki durum ise daha tuhaf, bana göre..

14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde yurt genelinde 39 bin 360, yurt dışından 2 bin 520 olmak üzere toplam 41 bin 880 oy alan AB Parti, adaylık başvuru ücretlerinin büyükşehir belediye başkanlığı için yetmiş bin, nüfusu 100 binden fazla iller için elli bin, nüfusu 100 binden az olan iller ve nüfusu 200 binden az olan ilçeler için otuz bin, nüfusu 50 bin ile 200 bin arasında olan ilçeler için yirmi bin, nüfusu 50 binden az olan ilçeler için onbeş bin ve beldeler için on bin olarak belirlemiş..

Tabii, istenen bu paraları bağış niye nitelendirmişler..

Hadi MHP, 14 Mayıs’ta 5,5 milyon oy almış parti..

Gönlünde belediye başkanlığı, meclis üyeliği yatanlar için kapısı çalınacak bir parti.

Parti yöneticileri de bunun farkında olarak, belediye başkan ve meclis üyeliği adaylığı için her önüne gelenin başvurusunu engelleme gibi bir düşünceyle on bin lira gibi yüksek bir bağış miktarı belirledi diyelim..

AB Parti’ye ne demeli?..

Türkiye genelinde topu topu 39 bin 360 oy almış bir parti, aday adaylarından yetmiş bin liraya varan bağışı neden istiyor?..

Koltuk arayan siyasetçilerin aday olmak için AB Parti’nin kapısında sıraya gireceklerini mi düşünüyorlar, doğrusu anlamadım..

Gerek MHP’de, gerek AB Parti’de istenen yüksek bağışlar, insanın aklına tek bir şey getiriyor..

O da, yerel seçimleri bazı parti ve yöneticilerinin rant kapısı olarak gördükleridir…

 

Bahçeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne sahip çıktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 50+1 kuralının değiştirilebileceğini belirmesi ve “Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘En fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır” şeklindeki sözleri gözleri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çevrilmesine neden olmuştu..

Başta CHP’liler olmak üzere siyaset dünyası Bahçeli’nin ne diyeceğini merak ediyordu..

O merak dün bitti..

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan MHP Lideri, “Dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz” sözleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, bir anlamda yüzde 50+1 kuralına sahip çıktı..

Ancak, “Cumhur İttifakı olarak yeni sistemin doğasını zedelemeyecek onarımın uzlaşmayla yapılacağı inancındayım” ifadesiyle de sistem üzerinde küçük çaplı onarımlara da yeşil ışık yaktı..

 

Aşırı Sağcı mı, Aşırı Liberal mi?

Arjantin’de Cumhurbaşkanlığına Ekonomi Profesörü, La Libertad Avanza (Özgürlük Gelişimi) Partisi’nin adayı Javier Milei seçildi..

İktidar medyası ile muhalefet medyası da son yıllarda ilk kez aynı frekansta yayın yaptılar ve  Javier Milei’yi “aşırı sağcı” siyasetçi ilan ettiler..

Hızını alamayanlar, ülkemizden çok uzaklarda seçim kazanmış bir lidere, cumhurbaşkanına “deli” deme cüretini bile gösterdiler..

Milei’nin “Aşırı Sağcı”lığına kanıt olarak, sağlık sistemini ve bazı kamu kurumlarını özelleştirmeyi, kamu harcamalarını kısıtlamayı ve vergileri düşürmeyi hedeflemesini, Arjantin Merkez Bankası’nın yanı sıra, çevre, sağlık, eğitim gibi bakanlıkları kapatacağını söylemesi, para birimi olarak Arjantin Pesosu yerine ABD Doları kullanmayı vaat etmesini gösterdiler..

Javier Milei’yi aşırı sağcı ilan ettiren gerekçeler gerçekten aşırı sağcı olmanın özellikleri mi; yoksa vahşi kapitalist, aşırı liberal olmanın ölçütleri mi?..

Anlaşılan Türkiye’deki ana akım medya, iktidar havuzu medyası, muhalefet medyası ideolojik anlamda cehaletin zirvesine çıkmışlar, topluma siyasal açıdan yön vermeye kalkanlar aslında siyaseti de ideolojiyi de bilmiyorlar..

Bilseler, aşır sağcılık dedikleri ideolojinin, kendi ülke parasının yerine küresel emperyalizmin aracı doları ülkenin para birimi yapmayacağını, ülkenin parası dahil her değerine sonuna kadar sahip çıkacağını da bilirlerdi..

Aşırı sağcı ideolojiye sahip kişilerin sağlık, eğitim, kamu kuruluşlarının özelleştirilmesine karşı çıkacaklarını, aksine devleştirmeye ağırlık vereceklerini  bilirlerdi..

Arjantin Cumhurbaşkanının aşırı sağcı olduğunu kanıtı olarak söylediklerinin tümüm vahşi kapitalizmin hizmetindeki aşırı liberalliğin kanıtlarıdır..

Bunun en iyi örneğini Türkiye geçmişte, Adnan Mendereslerle, Turgut Özallarla, Tansu Çillerle yaşamıştı..

Bizimkiler aşırı sağ deseler de, Arjantin’in komşu ülkelerindeki siyasetçiler, ideolojileri iyi bildikleri için Milei’yi neoliberal olarak tanımlıyorlar..

Örneğin, Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Arjantin’deki seçim sonucunu, “Neoliberalizmin artık toplumun sorunlarının çözümüne dair bir önerisi yok. Neoliberalizm, insanlığın güncel sorunlarına cevap veremiyor” şeklinde değerlendiryor..

Javier Milei’nin aşırı sağcı olarak nitelendirilmesi gereken açıklamaları ise başka şeyler..

Javier Milei’yi aşırı sağcı (bizim medya açıkça söyleyemiyor ama dillerinin altındaki tanım milliyetçi) olarak nitelendirmesini sağlayacak açıklamaları ise ancak, küresel emperyalizmin ülkemiz de dahil tüm dünyaya dayattığı devlet okullarında toplumsal cinsiyet ve kimlik konularında eğitim verilmesi, iklim değişikliği ve karbon ayak izi adı altında getirdiği kısıtlamalara karşı çıkmasıdır..

Bunlar ise, aşırı sağcılığın değil, milliyetçiliğin kanıtlarıdır. Her milliyetçinin göstereceği reflekslerdir..

Javirer Limei’nin aşırı sağcı olarak nitelendirilmesini sağlayacak bir başka konu ise Çin ile ilişkilerini kesmek, İsrail ile ilişkiler konusundaki söyledikleridir..

Bizi medyanın aşırı sağcı olduğuna dair kanıtlarına göre, Javier Milei, tam bir aşırı liberal, neoliberal bir kişilik..

İklim değişikliği, toplumsal cinsiyet ve kimlik konusundaki küresel emperyalizmin baskılarına karşı çıkmasına, İsrail politikasına bakınca tam bir milliyetçi, vatansever..

Javier Milei’nin bizim medyanın ilan ettiği gibi aşırı sağcı mı, yokda aşırı liberal ne liberal mi olduğu ilerleyen günlerde atacağı adımlardan, hayata geçireceği uygulamalardan anlayacağız..

Ama Arjantin seçimlerinden net bir şey öğrendik:

Türkiye’de siyasete yön verme iddiasındaki, her gün gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında siyasal ahkam kesen gazeteciler siyaseti bilmiyorlar. İdeolojinin ise İ’sini bile bilmiyorlar..

Sokaktaki insanların bildiği aşırı sağcı kime denir, neoliberal kimdi, onlardan bile haberleri yok..

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP