0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ömer ALPDOĞAN

Sosyal medyada, olayların başından bu yana “Ordu Filistin’e” diye bağıranların yeni hedefi, “ tek millet, iki devlet” dediğimiz Can Azerbaycan oldu..

Sözde Türk milliyetçisi, ülkücü hatta Türkçü maskesi takan bazı Filistin muhipleri, Azerbaycan halkına ve yönetimine küfürler yağdırıyorlar..

Sosyal medyada Azerbaycan ve Azerbaycan halkına yönelik ağıza alınamayacak galiz küfürler dolaşıyor..

Dijital medyadaki etik dışı paylaşımlara yetkililerin ne zaman dur diyeceğini merak ediyoruz..

Aslında din kardeşliği maskesiyle, bu ülkenin büyük çoğunluğunun kan kardeşlerine küfürler yağdırıyorlar..

Gerçek Türk milliyetçilerinin, ülkücüleri ve Türkçülerin, kan kardeşlerine hakaretler edilmesine tepkisiz kalmayacaktır..

Peki, Filistin aşıklarını, daha olaylar başlar başlamaz “Kudüs Kermesi” adıyla insanların katledilmelerini paraya çevirenleri bu kadar öfkelendiren neydi..

Azerbaycan’ın Karabağ savaşında açık destek veren, daha önce Ermeni soykırımı yalanının tanımayan İsrail’i kınamamaları..

Hem Filistin yönetiminin, hem de Hamas benzeri terör örgütlerinin Karabağ’ın işgalinde Ermenileri desteklemeleri, Filistin’de ve Lübnan’da düzenledikleri gösterilerde Türkiye ve Azerbaycan bayraklarını yakmaları, sözde Ermeni soykırımı için hatıra pulu bastırmalarını anımsatarak, Filistin’den yana tavır almayacaklarını açıklamaları..

Türkiye’de Türk insanından saklamaya çalıştıkları gerçeklerin dile getirilmesinden rahatsız oldular.

Türk vatandaşı sanatçı Linet’i tehdit ederek Türkiye’yi terk etmesini isteyenler de, protesto gösterilerinde İsrail ve ABD elçiliklerinin taşlayan ve elçilik binasına girmek isteyenler de aslında Azerbaycan’a küfürler yağdıranlar..

Elçilik binaları Türkiye’nin garantisi altında ve dokunulmazlıkları olan yerlerdir..

Elçiliklere saldırılar Türkiye’yi uluslararsı toplumda zor durumda bırakacağını görmek için kahin olmaya gerek yok..

Ve bu gruplar, Azerbaycan’a, Azerbaycan yönetimine ve Azerbaycan halkına hakaretler ederek, din kardeşliği maskesi altında kan kardeşliğine halel getirmek, kan kardeşlerinin arasına nifak sokmak derdindeler..

Onlar ne derse desin, ke kadar küfürler yağdırırsa yağdırsınlar, sonuna kadar Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındayız..

Bu arada, yetkililerin Filistin ayağıyla Azerbaycan’a yönelik hakaretleri acilen durdurmalarını bekliyoruz..

ALENEN SAHTE DİPLOMA SATIYORLAR

Sahtekarlar artık iyice pervasızlaştılar..

Açık açık sahte bir şeyler sattıklarını ilan ediyorlar..

Sosyal medyada yaptıkları sahte şeyleri satışa çıkarıyorlar..

Önceki akşam sosyal medyada gezerken Mark Zuckerberg’in Meta’sında bir paylaşım dikkatimi çekti..

Sponsorlu, yani Zuckerberg’in Meta’sının parasını alıp üyelerinin karşına çıkardığı, hatta gözüne soktuğu sayfanın adı “SAHTE DİPLOMA”.

Evet, yanlış okumadınız, Meta’da “Sahte diploma” adıyla resmen sahte diploma pazarlıyorlar..

Diplomalarının da e-devlet onaylı göstermelik diplomalar olduğunu belirtiyorlar..

Bir diğer iddiaları da göstermelik/sahte diploma için tek doğru adres” oldukları..

Anlaşılan artık sahtecilik sınır tanımıyor..

Yasalar karşısında suç olan sahteciliği açık açık yapıyorlar, üstüne bir de sosyal medyaya ilan veriyorlar…

BİRAZ DA GÜLELİM

O BİR ADANALI

Adanalı’nın biri İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi…

O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken ADANALI’ ya rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay ADANALI kardeşim ” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron,,

ADANALI yı çağırıp, Krusçev’i nereden’ tanıdığını sormuş. Hemşehrimiz ‘Hiiiç’ demiş. Ben eskiden komünisttim.

1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.

Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.

Yine aynı program ve fabrika ziyareti… Tezgahların arasında “Vay ADANALI kardeşim … Vay Nixon…” muhabbeti.

İyice meraklanan patron ziyaretten sonra ADANALI’yı çağırtmış. Soru da cevap da aynı. Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.

Olay bu kadarla kalsa iyi.

İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan ADANALI uluslararası çevresi var.

– De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

– Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.

– Sen herkesi tanır mısın?

– Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış.

– Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

ADANALI gülmüş.

– Tabii. Yakın arkadaşımdır.

Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış:

– İspatla. İspatlayamazsan kovarım…

ADANALI ,,

– Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.

Patron pazarı iple çekmiş.

Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Yine ADANALI…

Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor.

O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.

ADANALI bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.

Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.

ADANALI çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü. “Şu sağdaki bizim ADANALI ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı.

ADANALIYIK ALLAHIN ADAMIYIK.