Şu para dedikleri (8)

Şu para dedikleri (8)

ABONE OL
9 Eylül 2023 10:54
Şu para dedikleri (8)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habip Hamza ERDEM

Sohn-Rethel, işe ‘değişimde soyutlama’yla başlayacaktır: iki malın değişimi için bir üçüncü malla karşılaştırılması gerekmektedir. Böylece bu üç malın bir ortak özü (subtance) olmalıdır, ki o da ancak malların somut niteliklerinden ve olası somut kullanımlarından hareketle soyutlama yapılarak bulunabilecektir.

Marx’a göre, iki malın değişimindeki bu ‘üçüncü öge’, içeriğine bakılmaksızın, emek tarafından oluşturulmaktadır: sözkonusu malların üretimi için gerekli basit zaman olarak emek. Ki Marx bunu ‘soyut emek’ diye tanımlamaktadır.

İşte Sohn-Rethel bu noktada Marx’ı izlemeyi bırakıp, ‘kullanım eylemi’ (acte d’usage) ve ‘değişim eylemi’ (acte d’échange)nden hareketle kendi soyutlamasını, yapacaktır. Daha doğrusu ‘değişim eylemi’nde ‘kullanım’ı, bir an için ‘soyutlamış’ olmaktadır.

Yani değişim, emek ve kullanımdan ayrı bir ‘gerçeklik’ olarak vardır ve tamamen toplumsaldır. Üretim gibi doğayla ilişkisi de yoktur.

Demek ki, nesnenin toplumsal kodu tartışmasız bir biçimde ‘değişim’dedir.

Şöyle de söylenebilir; değişim, herhangi bir maddî müdahale olmadan ‘mülkiyet değişimi’ olarak gerçekleşmektedir.

Sohn-Rethel, “Değişim bağı, başka hiçbir şeyle değil ama değişim ağı tarafından kurulmaktadır”, diye yazmaktadır.

“Bir manto aldığım zaman, toplumsal bağın parçası olan giyinmekten önce onu satın almış olmam önemlidir;  satan içinse üretiminden önce satış yapmak önceliklidir. Eğer toplumsal bağdan, ya da denildiği gibi toplumsal sentezden sözedilecekse, önce ‘değişim’den sözedilmelidir, ‘kullanım’dan değil”.

Burada yapılan vurgu ise, intellektüel edimin, yani soyutlamanın önceliğinedir.

Böylece anlağın kategorileri, sadece dış dünyanın duyumsal izlenimlerini değiştirerek, ‘para’nın ‘yansıması’ olarak kalırlar.

Değerin görünür biçimi, somut metaların değişken dünyasında hep yenilenmiş olacaktır. Toplumsal bağ, a posteriori olarak kurulmuş olmaktadır. Bu bağın anında kurulması, kol ve kafa emeğinin ayrılmasıyla olanaklı olacaktır.

Kant’taki ‘sentetik etkinlik’ (activité synhétiqueSohn-Rethel’de sosyal sentez (synthèse sociale) olup, klasik antikiteden günümüze, üretimin değil ama ‘dolanım’ fonksiyonu olmaktadır.

Intellect tarihi ise değişim biçimlerinin tarihine paralel ama ondan ayrı olarak ilerlemektedir.

Her ikisi de soyut olan değişim ve intellect, tarih-dışı ya da sonsuzdurlar demek daha doğrudur. Böyle olunca, her türlü eleştiri ve özellikle de tarihsel pratiğin dışında kalacaklardır.

Eşdeğerlerin değişimi ve bilimsel bilme, her türlü içeriğin üstünde ve her türlü içeriğe uygulanabilen bir hesaplama aklına (raison calculatrice) dayanmaktadırlar.

Eşdeğerlerin değişimi ve bilimsel bilme, değer ve para gibi ortak referans noktaları bulunan ama gerçek üretken etkinliklerin üzerine çıkan pür düşünce etkinliği  olarak yeralmaktadırlar.

Burada Sohn-Rethel geleneksel tarihsel materyalizmi aşmış görünmektedir. Çünkü, intellect kategorilerinin evrimini emeğin somut koduna, örneğin tekniğin evrimine bağlamamaktadır.

Özel mülkiyete dayalı bir toplumda, diye yazıyor Sohn-Rethel, toplumsal ilişkiler sadece ve ancak (uniquement) değişime dayanmaktadır”.

Emeğin toplumsal koduna gelince, meta toplumunda bu, soyut bir kod olup, para tarafından temsil edilmektedir.

Toplumsal bağı kuran ise toplumsal emek yani soyut emektir. Öyle bir bağ ki, giderek özerkleşecek ve kendisini yaratmış olan özneleri yönetecektir.

Sohn-Rethel, değişimde bunu görmezlikten gelecek, denildiği üzere soyutlaştıracaktır (abstractification).

 O daha çok, değişimin soyutlamasını kapitalist toplumun merkezine koyacak ve onun tarihini ve zamansal-mekansal özelliklerini dikkate alacaktır.

Böylece bir anlamda, soyut değişimin temeli olan Marksist ‘soyut emek’ kavramını redderek, marksist biçim-değer (forme-valeur) çözümlemesinden ayrılacaktır. Onun yerine, mal sahiplerinin davranışlarının  ‘soyutlama’sına dayanan marksist meta soyutlamasını koyacaktır.

İlkel (tribal) toplumlarda ‘emek’ ve ‘toplum’un çakıştığı zaten bilinmektedir. Çalışanlar aynı zamanda çalışmak için gerekli biliginin (savoir) de sahibidirler. Toplumun ürettiği ürünler de, ‘değişim’  olmaksızın, paylaşılarak tüketilmektedir.

Ancak Bronz Çağı’na gelindiğinde çok şey değişecektir.

Mısır, Mezopotamya ve Çin’de nehir yataklarında oldukça örgütlü bir çalışmaya yönelecektir toplumlar. Hidrolik, astronomi, matematik, mimari ve özellikle yazı sayesinde teknik kapasite önemli ölçüde gelişmiş olmaktadır. Böylece bir intelektüel tabakanın doğmasına da yol açılmış olacaktır. Geriye kalanlara ise kölelik ve hizmetkârlık (servage) düşecektir.

Öyleyse bütün bu gelişmelerin tarihin karanlık dönemlerinden buyana nasıl gelişmiş olabileceğine biraz daha yakından bakabiliriz.

(Sürecek)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP