Zeki SARIHAN
Epeydir zihnimi meşgul eden bir sorun var:
Köyümde bir etnografya müzesi açılamaz mı?
Köye gittiğimde arkadaşlarla konuşuyorum. Bu kez muhtara da anlattım.
Köyümüzde taşımalı eğitimle boş kalan ilk ilkokul Millî Eğitim tarafından onarımdan geçirilerek kullanıma hazır hale getirildi. Buraya “Beyceli Yaşam Merkezi” levhası da açılmış. Ancak ne için kullanılacağı konusunda açık bir bilgi yok. İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne giderek müdür yardımcısından bilgi aldım. Binaların hazineye ait olduğunu, kullanılmasının Millî Eğitime bırakıldığını, buralarda ihtiyaca göre çeşitli kurslar açabileceklerini söyledi. Boş sınıflardan birinin etnografya müzesi olarak kullanılmasına da karşı çıkmadı. Köydeki arkadaşlar da daha önce yetkililerle görüşmüşler fakat net bir bilgi alamamışlar.
Köylerde müze açmanın yasal ve idari birçok zorlukları olduğu anlaşılıyor. Kültür Bakanlığı kendi yönettiği müzeler ve kişilerin açtığı müzelere önemli kayıtlar koymuş. Öyleyse bunlara “Müze” adı vermeden de köyün kültür varlıklarını koruma altına almanın ve ziyarete açık hâle getirmenin yolu bulunmalı.
KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMAK
Geçmiş kültür varlıklarını koruyamayan ve tarihiyle bugünü arasında bağ kurmaktan aciz bir toplum, köksüz bir kalabalıktan başka bir şey olamaz. Böyle bir duruma toptan zorunlu göçler, soykırımlar ve Moğol istilası gibi ne varsa yakıp yıkan, taş üstünde taş bırakmayan vandallıklar sebep olabilir.
Türkiye, kültür varlıklarını koruma ve bunları müzelerde toplama işine çok geç başladı. Ancak köy müzeciliği henüz emekleme aşamasında bile değil. Ülkemizde bazı köylerin aydınlarının çabalarıyla bu varlıklar bir köy konağında veya boşaltılmış okulunda sergileniyor. Fatsa ilçesi köylerinde ise böyle bir merkez yok. Geçmişte sosyal uyanışta ve kültürde öncülük yapmakla övünen Beyceli köyü bu konuda da önderlik yapmalı. Ev ev gezilerek eski kültür varlıkları saptanmalı ve sahipleri ikna edilerek toplanmalı ve koruma altına alınıp sergilenmeli.
Bir kara saban, boyunduruk, övendire, bir dokuma tezgâhı, değirmen taşı, dibek, 19. Yüzyıldan kalma bir gelinlik, bir idare lambası, çıkrık, kağnı arabası, keşkek kazanı belki bulunabilir ama bir çarık bulmak herhalde imkânsızdır. Onu da aslına uygun olarak yeniden dikmek mümkün. Yakında köyde bir at nalı bulmak bile mümkün olmayacak!
Bir köy kültür merkezinde yanız eskiden kullanılmış eşya değil, köy tarihini, coğrafyasını ve kültürünü anlatan başka materyallere de ihtiyaç var. Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşı’nda şehit olanların listesi bunların başında gelir. (Şu anda camide bulunuyor.) Köyle ilgili kitaplara da bir raf ayrılmalı. Bunların sayısı şimdiden dokuzu, onu buluyor. Köyle ve ailelerle ilgili en eski fotoğrafları da büyütüp sergilemek gerekir. Köyde yetişen bitki çeşitlerinin kurutulmuş bir koleksiyonu neden olmasın?
Görüldüğü gibi, önemle ele alınırsa değil okulun bir odasına, bir okula bile bu materyalleri sığdırmak mümkün olmaz.
KÖY AYDINLARINDAN ÖNCÜLÜK BEKLENİR
Böyle bir isteğin köylülerden gelmeyişine ve kültür merkezini ziyaret için kuyruğa girmeyeceklerine bakıp işi önemsememek olmaz. Daha 1963’te açtığımız ve Fatsa’da ilk olan Beyceli Okuma Odası’nın hayata geçmesinde olduğu gibi böyle şeyler için aydınlar öncülük yapar. Köylüler burayı yılda veya birkaç yılda bir gezseler yeter. Köye gelen yabancılar için de övünçle gösterilecek bir yer olur. En önemlisi bunları kayıt ve korum altına almaktır.
Arkadaşlardan (Emekli öğretmenler Necati ve Hamdi Sarıhanlar ve mühendis Mustafa Hatiboğlu) ile muhtar Mustafa Cezan’dan rica ettim. Ele geçirdiğiniz kültür varlıklarını şimdiden okulda toplayarak işe başlayalım. Gerisi arakadan gelir. Umarım yetkililer de gerekli desteği verirler.
16 yıl kadar önce “Çocuk ve Vatan-Beyceli Köyünde Son Yüz Yıllık Değişim” kitabım için belge toplarken köy muhtarından muhtarlıkta bulunan belgeleri istedim. Belgelerin bir çuval içine doldurulmuş olduğunu gördüm. Bu belgelerden biri 1948’den başlayan İhtiyar Heyeti Karar Defteri idi. Köye ikinci gidişimde yeni muhtardan çuvalı istedim. Karar defteri kayıplara karışmıştı! Fatsa Kaymakamlığına gönderdiğim bir dilekçede muhtarlıklara bir yazı gönderilerek köyleri ile ilgili belgeleri korumaları emrinin verilmesini rica ettim. Zira köylülerden okumuş kişiler çoğaldıkça her köyün tarihinin yazılacağına inanıyorum. Ben bu belgeler sayesinde 1930’larda ve 40’larda köylülerimizin kaç kuruş salma parası verdiğini biliyorum ve bunu yayımladım.
Gelecek yıl, Beyceli Kültür Merkezinden fotoğraflar yayımlayabilme umuduyla. (19 Eylül 2023)
YAZARLAR
5 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce