Suay KARAMAN
Şubat ayında ülkemizde yaşanan depremler, bize bilimin göz ardı edilince, neler yaşandığını tüm açıklığıyla ve çok acı biçimde gösterdi. Depremler doğal olaylardır, daha önce de oldu, bundan sonra da olacaktır. Ancak yapıların yer seçimi uygun olmalı, bunun yanında plan, proje ve inşaatta kullanılacak malzeme de doğru seçilmelidir. Toplum, deprem konusunda gerçek anlamda bilinçlendirilmelidir.
Ülkemiz, deprem gerçeğine uygun olarak gerekli önlemleri almak zorundadır. Ama siyasi rant (çıkar) sağlamak için imar barışı – imar affı gibi yasaların kabul edilmesi gibi akıl ve bilim dışı yollara başvurulduğu görülmektedir. Deprem gerçeği olan ülkemizde afet planlarının her an hazır olmalıdır. Bu planları yapacak görevli kuruluş olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD), afet öncesi ve afet sonrası yapılacak müdahaleler için hazırlıklı olması gerekirdi. Ama bunun yerine siyasi iktidarın yandaşlarına iş sağlayacak bir kuruma dönüştürüldüğü görülmektedir. Afet durumunda, AFAD’ın dışında Kızılay’ın da asıl görevi depremden kurtulanların barınması için çadırları, sağlık için gerekli düzenlemeyi, günlük gıda gereksinimlerini sağlamaktır. Ancak Kızılay’ın işi, ticarete döktüğü görülmüştür.
Yaşanan depremlerde AFAD ve Kızılay, siyasi iktidardan talimat bekledikleri için müdahalede geç kaldılar. Deprem olduktan sonra bazı bölgelerde 2-3 gün hiçbir yardım, arama ve kurtarma çalışmasının olmadığı görülmüştür. Bunun yanında Kızılay’ın çadır satmasıyla başlayan skandalların ardı arkası kesilmemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin deprem bölgesine hemen gönderilmemesi büyük tepkiye yol açtığı gibi, ölümlerin daha da artmasına neden olmuştur. Bütün bunları dillendirenlere karşı siyasi iktidar “şerefsizler” diye başlayarak, “ahlaksız, namussuz, adi” ile sona eren karşılıklar verdi.
Daha sonra AKP genel başkanı; “ilk iki gün harekete geçemedik” diye açıklama yaptı ve helallik istedi. Böylece siyasi iktidarın hatası kabul edildi; o zaman söylenen onur kırıcı sözleri nereye koymak gerekecektir? Bu yıkımların sorumluları ile toplum helalleşemeyecektir.
Spor karşılaşmalarında taraftarların hep bir ağızdan “hükümet istifa” diye bağırması karşısında siyasi iktidar ve yandaşları tepki vererek, komplo olduğuna ilişkin açıklamalar yapmaktadır. Ancak toplumun çektiği sıkıntıların üzerine depremde yaşanan olumsuzluklar ve sorumsuzluklar da bindiği için, gerçekleri göremeyenler boşuna çırpınmaktadır. Toplumun gözü açılmıştır ve her şeyi açık olarak görmektedir. Son yaşanan depremle birlikte toplum, AKP iktidarının bedelini kendi canıyla ödediğini acı şekilde gördü ve yaşam hakkının yok edildiğini anladı.
20 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı hiçbir sorumluluk almadan ve istifa eden yetkili olmadan deprem yaralarını sarmak bahanesiyle yine inşaat işine başlamaktadır. Daha enkazlar kaldırılmadan, tüm ölenlerin bedenlerine ulaşılmadan, siyasi iktidar yeni bina yapımı için kolları sıvamış ve bilinen çetelere iş vermeye başlamıştır. Üstelik ormanlar, meralar ve alüvyon tarlaları imara açılıyor, ovalara ev yapılmaya başlanıyor.
Ülkemizin 6 Şubat 2023 tarihinden sonra daha farklı bir durumda olacağı öngörülmektedir. Deprem konusunu, yaşananları, yanlışlıkları ve beceriksizlikleri sürekli dile getirmeliyiz, yazmalıyız, konuşmalıyız. Son siyasi gelişmeler, deprem konusunu ötelemiş ve yaşananların unutulmasına, anımsanmamasına yol açabilecektir. Bu siyasi gelişme zaten kısır döngü içinde gelişen çarpık olaylardı; iktidarın ve muhalefetin güvenilirliğini yitirdiği bir toplumda insanlar mutsuzdur, çaresizdir. Şu anda yapılması gereken deprem olayını sürekli güncel tutarak, siyasi iktidara karşı demokratik tepkimizi vermek ve ivedilikle yaraları sarmaktır.
6 Mart 2023.
EKONOMİ
15 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce