Suya sabuna dokunmak

Suya sabuna dokunmak

ABONE OL
7 Şubat 2024 23:20
Suya sabuna dokunmak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

6 Şubat 2023 gününden beri; yaşadığımız DEPREM FELAKETİ nedeniyle depremle yatıyoruz, depremle kalkıyoruz. Ama yaşadığımız bu koşullarda bile çevremize bakıyoruz. Çünkü yaşanan olumsuzlukların dışsallıkları sonunda yine bizlerin canını yakacak. İnsan yaşamı da, doğal yaşam da büyük yara olacak.

Dolayısıyla…

Birileri sümüklü mızmız muhallebi çocukları gibi yazdıklarımızdan yakınacak diye; sözlerimizi sakınacak, acıtan gerçekler karşısında dilimiz lal olup da susacak değiliz.
Diyarbakır escort bayan

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ANAYASASI bize 25. ve 26. maddeleriyle İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ diye bir hak tanımış. Biz de yasalara uyan, yasalar çerçevesinde karnı doyan ve en önemlisi de ülkesini, ulusunu seven bir yurttaş olduğumuza göre, olumsuzluklar karşısında içimiz dolduğunda yazacağız elbette… Dolayısıyla uzun bir süredir içimize dert olan, bizi kaygılandıran Menderes nehri için yazmak da gereklidir dedim.

Ege Bölgesi’nde ve özellikle de Aydın ili çevresinde; Menderes nehrinin suyu kirleniyor diye sıkça yakınıyorsa yurttaşlarımız, onlarla birlikte biz de kaygılandığımız için… Elbette ki bu önemli çevre soruna ilişkin yazılar da yazacağız.
Esenyurt escort bayan

Bilindiği gibi Menderes havzasında; dönem, dönem ölü balıkların karaya vurmasına ilişkin duyumlar yer alıyor basında, bunları öğrendikçe bu soruna duyarsız kalmak, boşverip de gündelik işlere dalmak olmaz.

Çünkü bu ölü balıkların karaya vurmasının gerçek anlamı nedir diye soracak olursak; bu durum kirlenmeye karşı, suyun bir başkaldırısı olarak algılanmalıdır. Ve yerel seçimler öncesinde; yerel yönetimlere aday olanların da bu soruna ilişkin çözüm önerileri de olmalıdır.
Denizli escort bayan

Çünkü halk adaylardan çevre sorunlarına ilişkin duyarlılıklar da bekler. Bu sorunlara yönelik çözümler alınmazsa, Menderes ve habitatındaki tüm canlılar yok olur gider.

Özellikle suları kirletilen nehir, göl ve denizlere ilişkin çok bilinen olumsuz bir örnek vardır; insanlığın geçmişinde, Japonya’da 1950’li yıllarda yaşanan MİNİMATA HASTALIĞI, üstelik etkileri, bir başka deyişle olumsuz dışsallıkları günümüzde de sürmektedir.

1925 yılında Japonya’nın Minimata köyüne kurulan bir fabrikanın işlemleri sırasında kullandığı cıvalı atıkları denize dökülerek, körfezi zehirliyor. Önce körfezdeki balıkların, sonra balıkları yiyen kedilerin ve insanların zehirlendiği, üstelik civa zehrinin anne karnındaki çocukların hücrelerini parçalayarak onların kolsuz, gözsüz, kulaksız doğmalarına ve çok sayıda ölümlere neden olduğu ancak 25 yıl geçtikden sonra anlaşılıyor.

Minimata benzeri kirlenmelerin; 1990 yılında Marmara Denizi’nde ve çoğunlukla İzmit Körfezi’nde görüldüğü henüz belleklerden silinmeyecek kadar yakın bir geçmiştir. Üstelik İzmit Körfezi’nde ve Marmara’nın genelinde oluşan kirlilik nedeniyle; Marmara Bölgesi halkı yıllardır midye yiyememektedir, Marmara Bölgesi’nde midye satışları yasaklanmıştır.

Dolayısıyla Menderes nehrinde de benzeri ölümcül kirlenmelerin yalnızca balıklar için değil, tüm canlılar için de gerçekleşebileceği olasılığı kesinlikle göz ardı edilmemelidir, Japonya’nın Minimata köyünde ortaya çıkan cıva zehirlenmelerinin, bizim akarsularımızda da yaşanmayacağının güvencesini kim verebilir?…

Açgözlü sömürgenler ve sorumsuzlar; yalnızca kendi ekonomik çıkarlarını düşünürken hem Doğa’ya, hem de Doğa’nın barındırdığı tüm canlılara zarar vermektedir.

Bilindiği gibi ÇEVRE; en genel anlamda “Doğa ile insanın ilişkisi” olarak tanımlanmaktadır. İnsanın varoluşunun başlangıcından beri çevre vardır.

Çevre insanlık tarihi boyunca; hiç bir şey ödemeden alıp kullanabileceğimiz bir mal olarak yorumlanmıştır. Gerçekten de hava, su, toprak için Doğa’ya hiç bir şey ödemiyoruz ama Doğa’yı kullanmakla; Doğa’da bir takım değişiklikler oluyor.

Doğa’nın değişime karşı bir direnme gücü vardır. Suya atılan kirletici madde; zamanla su tarafından etkisiz bırakılıyor. Havadaki kirletici gaz; zamanla etkisini yitiriyor. Kısacası Doğa’nın kendini yenileme gücü vardır. Ama insan eliyle Doğa’yı bozma hızı; Doğa’nın kendini yenileme hızından daha çoksa, o zaman çevre sorunları ile karşılaşıyoruz.

Sonuç olarak kendi bencilliğimiz, kendi çıkarlarımız için Doğa’yı sorumsuzca kirletmekle, işin gerçeği biz insan soyu, kendi sonumuzu hazırlıyoruz, ölümümüze çağrı çıkarıyoruz.

Bu nedenle çevreye karşı sorumsuzca eylemde bulunanlara karşın suskun kalmadan… Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demeden…Kısacası birileriyle çatış-ma-mak için; suya, sabuna dokunmadan yaşama aldırmazlığı ve alışkanlığı edinmeyelim.

Çok bilinen Afrika atasözünde anlatımını bulan bir gerçekle; bu DÜNYA bize atalarımızdan miras kalmadı, onu çocuklarımızdan ödünç aldık. Değerini bilelim, çevre sorunlarına neden olmadan yaşamasını öğrenelim. Akarsularımızı, göllerimizi, denizlerimizi kirletmemeğe özen gösterelim; yaşam suda başlamıştır ama zehirli sular nedeniyle de son bulmaması için özenli ve özverili olalım.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP