0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Selma ERDAL

Yalnız yürüyün şu yaşam yolculuğunda, aşık olmayın erkeklere, çünkü son soluğunuzu vermek onların ellerinden olacak mı demeliyiz kadınlara?

Her gün kadınlara şiddet, her gün kadınlara yönelik cinayet… Ne istiyorsunuz bu kadınlardan, nedendir bu nefret?

Neler oluyor bu erkeklere?

Eğer kadın seni istemiyorsa ya da sen kadını mutlu edemiyorsan zorla güzellik olmaz ki…

Toplumsal yaşamda itilip, kakılması, yok sayılması için yıllardır çalışıp, çabalayanlar, kadını dört duvarın arasına kapatmak için, ellerinden gelse yasal düzenlemeler yapmak isteyenler yetmezmiş gibi… Bir de kadın katilleri türedi bu ülkede… Çünkü kadınların gönlünü verdiği erkekler, sonrasında oluyor onların Azrail’i…

Geçmişte belki binde bir yaşanan kadın cinayetleri, birdenbire artış gösterdi son yıllarda… Neler oluyor, nasıl bir değişim geçiriyor da şu erkek denen kullar; sevgiliden, arkadaştan, eşten, kocadan ansızın dönüşüveriyorlar bir canavara, bir katile?

Dünlerde kalan çocukluğumuzda olgun kadınlar bir erkek çocuğu gördüklerinde “kim bilir bu büyüdüğünde ne canlar yakacak?” derlerdi, onların gelecekte çapkın bir yakışıklı olacaklarını varsayarak… Oysa günümüzde işte o dünün erkek çocukları büyüdüklerinde, gerçekten de çok canlar yakıyorlar, hem de gerçek anlamda, ölümüne…

Ve kadınlar korkuyorlar; eşinden ayrılmış ya da eşinin ölümü nedeniyle yalnız kalmış kadınlar korkuyorlar, ürküyorlar ve sakınıyorlar kendilerini yeni bir erkekle olmaktan, her gün yaşanan bu cinayet duyumlarını aldıkça…

Ki o erkekler; dünlerde bir kadın tarafından dünyaya getirildi, bir kadın tarafından büyütüldü, yetiştirildi. Daha sonrasında nasıl olup da acımasızca, hunharca cinayet işleyen katillere dönüşüveriyorlar; yalnızca yolunu ayırmak istiyor diye kadınlar?

Kadın erkeksiz, erkek kadınsız olamaz kuşkusuz; bu doğanın yasalarına aykırı… Ama erkek değil de erkek maskeli canavarlar çoğaldıkça toplumda, kadın nasıl bilebilecek aralarındaki farkı?

Çoğunluğun bildiği gibi uzmanlar beslenme biçiminin, insanların kişilik yapılarını değiştirdiğini, bozduğunu ileri sürüyorlar. Özellikle GDO’lu, katkılı, fosfatla ve daha pek çok zararlı madde içeren besinler, insan beynini bozuyor, beynini küçültüyor, düşünerek değil içgüdüleriyle eyleme geçen insanlar çoğalıyor. Daha da ötesi insana özgü değil, hayvana özgü, hayvansal içgüdüler gösteren, seçimler yapan ve saldırganlaşan yaratıklar sokaklarda dolaşıyor. Gerçi yalnızca erkekler için değil, kadınlar için de geçerli bu sav… Ve dışarıda gezen insan görünümlüler her an bir av, her an bir saldırı, her an bir can alma isteğiyle toplumsal yaşamdalar. Ama yine de en çok kadınlar öldürülüyor.

Aşk’tan korkar oldu kadınlar…

Gerçekten de kadınlar korkuyorlar; gönlümü vereceğim erkek, katilim olursa endişesiyle, kuşkusuyla ne yazık ki…

Oysa Adem’le Havva’dan beri “aşk eski bir yalan” olarak bilinirdi, ama günümüzde aşkın sonunda kan var, yitirilen can var.

Her alanda ve anlamda özgürlükleri kısıtlayan yasa yapıcılar ve çıkardıkları yasalar, her nedense bağlamıyor şu kadın katillerinin ellerini…