Anımsamak

 Anımsamak

ABONE OL
10 Ekim 2022 15:44
 Anımsamak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL  

Bugünü anlamak, yarınları öngörmek için; dünü anımsamak gerekir.

Pekiyi ya siz anımsıyor musunuz dünlerde olup, bitenleri?

Gerçi Türk halkı yakınırken mide derdinden; umursamaz oldu olanı, biteni… Bulabilecek miyiz bu kış kaygısızca ocağı tüteni? Herkes kendi derdine düşmüşken… Yine de elde değil, bösüvermek olmuyor. Bugünü yaşarken; düne bakmadan, güncel sorunlara ilişkin neden-sonuç ilişkileri kurulmuyor

Anımsamak; dünü anımsamak… Bugünlerde yaşananları değerlendirebilmek için düne bakmak… Önemli, gerekli; insan denilen varlık, kesinlikle olmamalı balık hafızalı, balık bellekli…

Dolayısıyla işte ben yine dündeyim…Yıllar öncesinde; 13 Aralık 2009 gecesinde, HABERTÜRK TV’de… Yiğit Bulut; karşısında Ali Sirmen, Can Ataklı, Altan Tan ve Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı… Gündemlerindeyse; DTP’nin kapatılması var…

Yiğit Bulut; “sanki/güya/sözde/kanarsan/yersen” sormuş izleyicilere; “DPT’nin kapatılmasını doğru buluyor musunuz ?” diye…

Sanki bütün Türkiye onları izliyor, “bakalım Yiğit Bulut bu gece bize ne soracak?” diye “hazırol”da bekliyor…

Ve hemen almışlar cep telefonlarını ellerine “sanki/güya/sözde/kanarsan/yersen”, hemen parmaklar çalışmış; oylama için çekilmiş mesajlar, gönderilmiş oylar…

Oylamanın sonuçlarını gösteren Türkiye haritası yansıda; yeşil ve kırmızı renklere boyanmış olarak… Renklendirme oy yüzdelerine ve de oyların geldiği kentlere göre yapılmış(mış)…

Sonuçta; EVET oylarının yüzdeleri ki yansıdaki Türkiye haritası üzerinde yeşil boyalı alan ve HAYIR oylarının yüzdeleri ki kırmızı alan… Gelen oyların dağılımıyla sınırları çizilmiş iki bölge ki külliyen yalan… HAYIR, oylarının oranlarının renksel dökümü kırmızı bölge; kör, kör parmağım gözüne “sözde” Kürdistan… EVET, oylarının oranlarının renksel yansıması yeşil bölge de geriye bizlere kalan…

Şu Yiğit Bulut; yıllar önce, sessiz sakince Kanal D’de, Şule Bulut’un 12.30 haberlerinin ardından efendi, efendi ekonomi yorumları yapardı ve adam bilirdik kendisini… Ve de Namık Kemal Zeybek’in damadı idi. HABERTÜRK’e geçiş yaptıktan sonra Yiğit Bulut; yalakalık yapacağım diye nasıl da paralardı kendisini ? Gerçi HABERTÜRK Tv de yayın yaşamına başlarken “Yiğit Bulut gibi” kandırdı halkı; daha sonrasında yüzünden Atatürkçü, Cumhuriyetçi maskesini attı, ardından da yağ, bal dökmeğe başladı “demokratikleşme” martavalı niyetine ayrılıkçı, bölücü, kindar kimler varsa onların yanına… Sonuç olarak o günlerde; gönüllerinde yatan haritayı “güya” izleyiciden gelen DTP konulu EVET-HAYIR oylamasıyla çizen bu misak-ı milli düşmanları… Bugünlere geldiğimizde; onlar şimdi yerli ve milli… Oysa onlar birer fırıldak, esen rüzgarın yönünde… Bizlerinse durduğu yer hep aynı, hep belli; Mustafa Kemalin Askerleri kimliğimizle…

Ve Ahmet Tan…

Yine dünlerde kalan anılarda, 9 Ocak 2010 Pazar günü Altan Tan; Star’da Ruhat Mengi’nin “her açıdan” adlı programında konuk… Ve “bana göre, bence” söylemleriyle “Müslümanlar için demokrasi, insan hakları” konusundan ve de Müslümanlar için başkalarının dayatmalarda bulunamayacağından “örneğin; türbandan, miras konusuna değin İslami kuralların geçerli olması gerektiğinden ve her alandaki uygulamanın İslami kurallara göre olmasından söz ederken… Bir türlü silinmiyor belleğimden; bugün bile taptaze duruyor anılarımda…

Ve onun karşısında AİHM Eski Yargıcı Rıza Türmen… Demokrasilerde yalnızca “Müslümanlar” için demokrasinin varlığı ve demokrasiye özgü hakların kullanılması, uygulaması olmaz. Çünkü o zaman bu demokrasi olmaz. Demokrasi bütün insanlar için olur diyerek bu şeriatın Taraflı borazancı başına “demokrasi-laiklik-insan hakları” kavramlarını anlatmaya çalışırken, bir açıklama da Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’ndan geliyor:

– Demokrasi-laiklik-insan hakları kavramlarının olduğu yerde; bana göre, bence olmaz. Sanıyor musunuz ki halkın öncelikli sorunu türban ya da İslami hukuk kuralları ?… Hayır, halkın yüzde 90’ının en öncelikli sorunu; işsizlik, açlık, ekonomi…

Bugünlerde yeniden “sözde” Cumhuriyetin Partisi Genel Başkanı Bay Kemal (ya da kısaca KK) önerisiyle ki yıllardır tartışma gündeminde olmayan türban ya da başörtüsü sorununu çözmek için kafalarını yorarken iktidarıyla, muhalefetiyle tüm büyük adamlar ve evlerde tencereler nasıl kaynayacak diye umarsızca çırpınırken madamlar… Bugün yine “DPT’nin yerine ikame edilen” HDD’nin kapatılması tartışmaları gündemde… Bugünlerde “sansür hazretleri” bağlamında “bana göre, bence” içerikli demokrasi yorumları ilk sıralarda… Yıllar geçse de ülkede yaşanan tartışmaların içerikleri değişmiyor, toplumu bölen / parçalayan / ayıran sorunlar hiç gelip, geçmiyor.

Ben bugünden düne akıp, o günlerde bugünleri oluşturan kişileri ve koşulları anıp… Daha nelere tanık olacağız diye kaygılanıp… Ve Ekim ayında da düşe, kalka ilerlerken takvim… Bir de ne göreyim günlerden 10 Ekim; DÜNYA RUH SAĞLIĞI GÜNÜ imiş. Ah, ah! Nasıl da anımsayamadım diye kaygılanıyorum.

Ne diyelim?

Yaşadığımız koşullarda; kimde sağlam ruh (Türkçesi ile tin) kaldıysa… Tüm ruhlara sağlık olsun, yeter ki onlar için rahmet dilemeyelim, herkes sağlıkla yaşasın. Çünkü yaşamanın giderek çok daha da zorlaştığı şu Dünya’da; ruh ve beden anlamında sağlam ve sağlıklı kalmak ne yazık ki çok zor ve sağlam kalmak için çabalayan herkese kolaylıklar dileyelim.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP