Voltaire ve Türkler

Voltaire ve Türkler

ABONE OL
31 Temmuz 2022 12:23
Voltaire ve Türkler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

Ansiklopediler onu kısaca şöyle anlatır:

Voltaire olarak bildiğimiz, ünlü Fransız yazar ve filozofun Voltaire aslında sadece mahlasıdır. Zamanında Fransız devrimine ve Aydınlanma hareketine önemli katkıları olan ünlü yazarın, din ve ifade konularında özgürlüklerden yana olan söylemleri dışında, insan hakları konusunda da önemli yazıları olmuştur. Dünya edebiyatına kazandırmış olduğu eserlerinde, kiliselerde ortaya çıkan dogmalarını fazlasıyla hicvetmiştir. Yaşadığı dönemin en etkili isimlerinden biri olarak kabul edilebilir.

Asıl ismi, François Marie Arouet olan Voltaire 21 Kasım 1694 tarihinde dünyaya gelmiştir. Paris’te doğan ve büyüyen François, dünyaca ünlü bir yazar ve filozof olmayı başarmıştır. Hayatı boyunca ifade özgürlüğünü savunmuş ve hicivler kaleme almıştır. Yazılarındaki sivri dili başına dert açmış, Paris ve İngiltere arasında uzun yolculuklar yapmıştır. Voltaire 30 Mayıs 1778 tarihinde hayatını kaybetmiştir.

Felsefe üzerine pek çok çalışması olmakla birlikte, en bilinen çalışması FELSEFE SÖZLÜĞÜ’dür. Bununla birlikte tarih üzerine de yazılar yazmıştır. Cengiz Orhan tarafından “New York Halk Kütüphanesinde bulunan Tarih üzerine yazdığı yazılardan oluşan TÜRKLER, MÜSLÜMANLAR, ÖTEKİLER adlı kitapta Voltaire’in Türkler, Osmanlı dönemindeki Türkler üzerine yazdıkları oldukça ilginçtir.

Bugün Osmanlı’yı yanlış, yetersiz ya da “işlerine geldiği gibi” anlatmaya kalkışan gerçek ya da sözde Tarihçiler ve de Osmanlıcılık oynamaya heveslenen kifayetsiz muhterisler, Voltaire’in yazılarını kesinlikle okumalıdır.

Neden mi? Çünkü birileri yıllardır Türk’ün devletinde, TÜRK yoktur, TÜRK diye bir ırk yoktur diye paralarken kendilerini… Ünlü düşünür Voltaire, üşenmemiş araştırmış ve de yazmış Türker’i, Türker’in Tarihi’ni…

İşte Voltaire’in Türkler üzerine yazdıkları… Özellikle de Müslümanlık ve Türkler üzerine yazdıklarından bazı alıntılar:

“Biz o kitaba sayısız saçma sözler kondurduk. Oysa Kur’an’da bunların hiçbiri yoktur. Keşişlerimizin asıl zoru, Müslüman olan Türkler idi. İstanbul’un fatihlerine başka türlü karşı konulamayınca, onlar aleyhine bir sürü kitaplar yazıp durdular.”

Voltaire’i bir an için 17. yüzyılda bırakıp, günümüze dönersek Mart 2019’da Yeni Zelanda’da bir camiye yapılan bombalı saldırıda, namaz kılanlardan ölenler ve yaralananlar olsa da… İrlanda asıllı bombacının açıklamalarında; 1453’de İstanbul’u fetheden Türkler vardı aslında… Arap petrol-dolarları ile iktidar olanların ve Türk kimliğini yok saymak için uğraşanların açıklamalarındaysa; Türklük değil, İslam’a yönelik bir saldırı vardı.

Günümüzden yüzlerce yıl öncesinde Voltaire’in de belirttiği gibi, bugün de Batılı ve Hristiyan dünyasının derdi; İslam değil, yalnızca ve yalnızca Türklerdir. Eğer onların zoru; Araplarla ve onların dinleriyle ilgili olsaydı, bombalar Araplar için patlar, Araplar için nefret dolu açıklamalar yapılırdı. Ama onların derdi, öfkesi, kini, nefreti; dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi, yarın da olacağı gibi yalnızca Türklere yönelik… Üstelik değil 1453, daha da öncesinde gerçekleşmiş olan Hun akınlarından beri dinmiyor onları Türker’e yönelik kini, nefreti…

1453 demişken, Voltaire; Fatih Sultan Mehmet’i de anlatıyor yazılarında…

“Fatih yirmi iki yaşında Osmanlı tahtına çıktı. Bizans tahtına da çıkmaya hazırlanırken, bu devletin kodamanları, hamursuz ekmeği yensin mi yenmesin mi, dualar Yunanca mı yoksa Latince mi okunsun konularını sonuçlandırmaya uğraşıyorlardı.”

Ve İstanbul’un fethi sırasında; karadan yürütülen gemiler üzerine de yazmış Voltaire…

Yıllarca Fetöcüler genç beyinlere işledi; Fatih’in gemilerini karadan yürütmediğine ilişkin martavalları… Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal’in Çanakkale Zaferi’nde hiç bir payı olmadığını ileri sürmeleri gibi, Fatih’in bu zeka ürünü uygulamasını da yok saydılar. Ama Voltaire; “Fetöcü” olmadığı için, yazmış işte tarihsel gerçekleri…

“Bu savaşın en ilginç tarafı da, Fatih’in bir kısım gemileri kullanış tarzıdır. Kalın bir zincirle kapanmış ve anlaşıldığına göre, üstün kuvvetlerle savunulan limana gemilerini sokamıyordu. Bir kaç fersahlık bir araziye kızaklar döşeterek, seksen kadırga ile yetmiş mavnayı bir gecede Haliç’e indirdi.”

Ve dahası…

“Kendini dünyanın başkenti sanan İstanbul’a, Mayıs’ın ilk günlerinde saldırılar başladı. Bizans imparatoru, papanın ve Katolik prenslerin gözüne girmekle yardım sağlayacağını umarak, Kardinal İzidor’un yanı başında Latin mezhebine göre ayinler yaptırıyordu. Bu saçma manevraya Bizanslılar öyle kızıyorlardı ki, artık onun gittiği kiliseye ayak basmıyorlardı. BURADA BİR KARDİNAL ŞAPKASI GÖRMEKTENSE, BİR SARIK GÖRMEYİ TERCİH EDERİZ diyorlardı.”

Ve ayrıca Bizans’ın durumuyla ilgili olarak da yalnızca o günler için değil, her çağda geçerli bir yorum yapıyordu Voltaire… Onun bu yorumundan; günümüzde “dışa bağımlı ekonomik büyüme” ile ya da “dışa bağımlı savaş sanayii” ile var olmayı amaçlayanlar da gerekli dersi çıkarmalıdır hiç kuşkusuz…

Voltaire diyor ki…

-Eskiden bütün Hristiyan prensleri, kutsal savaş bahanesiyle Hristiyanlığın bu kalesine çullanmak üzere el ele vermişlerdi. Şimdi oraya Türkler saldırırken, imdada hiç kimse yetişmedi. Doğrusunu isterseniz İstanbul düşmeliydi ve düştü; çünkü dış yardımla tutunmak isteyen bir kurum, çökmeye mahkumdur.

İşte böyle; TARİH önemlidir. TARİH bilmek önemlidir. Eğer ülkeyi yönetmeye girişmişseniz ya da yönetecek olanları seçecekseniz; TARİH bilmek çok daha önemlidir.

Yoksa TARİH’i iyi bilmezseniz, birileri; Tarihinizi, ırkınızı, kimliğinizi, dilinizi, kısaca varlığınızı yok saymaya kalkışır. Ardından da ATATÜRK’ün kurtardığı ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yerine, 15 Temmuz’u ikame etmeye kalkışır.

TARİH bilmek, özellikle de Türk Tarihi’ni okumak, öğrenmek, bilmek, özümsemek çok önemlidir; Türk Ulusunun ve Türk Devleti’nin varlığı, birliği, dirliği için çok önemlidir.

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP